Balyoz Sanıkları, birer birer özgürlüklerine kavuştular. Kendilerine geçmiş olsun dileklerimi iletmek istiyorum. Güzel de, yıllarca şanla şerefle vatanını korumuş, Cumhuriyet Rejimi'nin bekçiliğini yapmış o insanlara pardon demek, yanlış oldu demek yeterli mi olacak? Bu insanlar, vatanlarını savunmuş, ulusunun özgürlüğü için çaba göstermiş vatan bütünlüğü için, kar demeden kış demeden Cudi Dağlarında PKK ile savaşmış, bu insanları sorgusuz sualsiz içeri tıkacaksınız ve sonra yanlışlık oldu diyeceksiniz. Buna özrü kabahatinden fazla derler.Balyozdaki sahteciliği çalışmaları ile kanıtlayan "Rodrik" iktidarın kandırıldığına inanmadığı gibi bu hareketi Cemaatle birlikte yürüttüklerini belirtmektedir. Kurgulanmış suçlamaları ve sahte delilleri çalışmaları ile ortaya koyan Dani Rodrik, bu hareketin Türk Ordusu'nu zayıflatmak için yapılmış bir hareket olduğunu savunuyor. Olay detayları ile AKP'li bakanlara vekillere anlatılmasına karşın ciddiye alınmadığını dile getiren Prof. kendisinin haklılığını kanıtlamaktan son derece mutlu görünüyor.Türkiye Cumhuriyeti öyle bir yerlere getirildi ki, hangi kurum kimin elinde kim kimin için çalışıyor, kimlere güvenebiliriz? Sorularını kendimize sorduğumuzda vereceğimiz yanıtlar olumsuz. Balyoz, Ergenekon gibi davalara delil üretmek ve sanık lehine delilleri saklamaya kadar suç işlemiş polis ve savcıların mahkeme önüne çıkarılıp adil yargılama yapılmadan Türk Ulusu, özellikle Türk Ordusu, bu kumpasçıları bağışlayacağına inanmıyorum. Çünkü bu suçları işleyenlerin sadece adalet için değil, Türkiye'nin itibarını yüceltmek ve sağlıklı gelişmesini sağlamak için de önemlidir. Tarih, bu kumpasçıları ortaya çıkaracaktır. Ne yazık ki o zaman da suçlar birbirlerinin üzerine atılacaktır. Resmi çalışmalar da böylece çıkmaza sokulacaktır. Ama Cemaat bu olayı tezgâhlamışsa AKP'den de azımsanmayacak kadar destek aldığına inanmaktayım. O zaman, Ordu, cemaat ve AKP yüzleşmek zorundadır. Yüzleşilirse çirkinlikler ortaya çıkar ve Türkiye rahatlar. Bu güveni sağlamak kolay olmayacaktır ama denenmelidir.Türkiye, yurt dışında saygınlığı olan bir ülkeydi. "Arap Baharı" yutturmacısında Arap ülkelerine Türkiye örnek gösteriliyordu. Ancak, bugünkü Türkiye örnek gösterilecek olmaktan uzaklaştırıldı. Tamamen yalan yanlış yaklaşımlarla dijitallere serpiştirilen isimlerin sonradan içeri almak için yapılan ön hazırlıklar olduğu bugün gün yüzüne çıktı bile. Kendi insanımıza özellikle basın üyelerine ve ordu mensuplarına yapılan olumsuz yakıştırmalar dünyadaki itibarımızı zedeledi.Ben, iktidarın kandırılmış olduğuna inanmıyorum. Askeri ve sivil istihbarat kuruluşları iktidara bağlıdır. Ama bir Başbakan meydanlara çıkıp başsavcılığa soyunursa yargılayan savcı ve yargıçları korursa ve yargıçlara vurun abalıya denilirse onlar da şirin görünmek için öldürmeyi tercih ederler ve ettiler de. Bunun yanında bizim haberimiz yoktu veya cemaat tarafından kurulan kumpastı yaklaşımı iktidarın yasal sorumluluğunu azaltmıyor diye düşünüyorum.AYM, savunma lehine karar vermesi bekleniyordu. Çünkü AİHM'ye gidildiğinde Türkiye'nin aleyhine karar çıkacağı kesindi. Ama AYM'nin dediği"Savunmanın istediği tanıklar da dinlenmeliydi." Yaklaşımı bile savcıların yargıçların taraflılığını önümüze sermektedir.Askeri bir semineri darbe hazırlığı gibi göstermek tüm aydınlar ve çağdaş yayın organları tarafından esefle karşılanmıştı. Çünkü bu tür seminerler askeri hiyerarşinin bilgisi altında yapılır; ama ne hikmetse zamanın Genel Kurmay Başkanı Hilmi Özkök, yargılama dışı bırakılmıştı. İşte o zamandan beri bu yargılamanın kasıtlı olduğunu, dağdaki çoban bile biliyordu.Özetin özeti: İktidar olarak suçsuz insanların içeri tıkılmalarını önemsemeliydi. O insanları, yıllarca sorgusuz sualsiz içerde yatırmamalıydı İşte o zaman bu insanlardan teşekkür bekleme hakkınız olurdu. Bu yaklaşım, Allah fakire eşeğini kaybettirmiş sonra buldurup sevindirmiş özlü sözündeki mizahı anımsatıyor bana. Çünkü bu dönemde ne yazık ki adalet paspas gibi çiğnendi, Hukukun üzerinden silindir gibi geçildi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ekrem Yazar / diğer yazıları
- Atatürk Gençlik ve Spor Bayramı / 20.05.2023
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023