Bu veciz söz, Sadi'nin Gülistan'ında anlattığı bir hikâye de geçiyor.
Kur'an-ı Kerim'de, hadis-i şeriflerde âdil yöneticilerden bahsedilir. Doğru ve âdil olduklarında mükâfatları, yanlış ve zulme düştüklerinde cezaları bildirilmiştir.
Bu konu ile alakalı seçtiğim iki anlam yüklü hikâyeyi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Padişaha söyle ki; hizmeti, hürmeti, kendinden para pul uman kimseden beklesin.
Yalnız başına yaşayan bir derviş, bir sahra köşesinde oturmuştu. Tesadüfen padişah oraya uğradı.
Derviş, kanaat mülkünde dünyadan el etek çekmiş olduğu cihetle başını kaldırmadı ve padişaha göz ucuyla bakmadı.
Padişah, saltanatın taşkınlığı icabı olarak kızdı ve "Bu hırka giyen insanlar hayvan gibidirler, kabiliyet ve insanlık onlarda yoktur" dedi.
Vezir de dervişin yanına gelip, "Derviş bana bak, yeryüzünün padişahı senin önünden geçti. Niçin hürmet etmedin, niçin edep şartını yerine getirmedin?" dedi.
Derviş şöyle cevap verdi: "Padişaha söyle ki; hizmeti, hürmeti, kendinden para pul uman kimseden beklesin. Bir de şunu şöyle: Padişahlar ahalinin muhafazası için o mevkie gelir, yoksa ahali padişahlara tapınmak için yaratılmış değildir. Her ne kadar devlet, saltanat sayesinde mal, mülk, para padişahların elinde ise de onlar fakirlerin bekçisidirler. Koyun çoban için değildir. Belki çoban koyunlara hizmet içindir. Birisi bir ölünün mezarını açacak olsa, zengin mi fakir mi fark edemez."
Dervişin sözü padişaha doğru ve sağlam geldi ve "Dile benden ne dilersen" dedi.
Derviş, "Senden onu isterim ki bir daha buraya gelip de beni rahatsız etme" dedi.
Padişah dervişe, "Bana bir nasihat et" dedi.
Derviş de şu beyti söyledi:
"Bugün elinde nimet varken fırsat bil.
Çünkü bu devlet, bu mülk elden gider." (Gülistan, Şeyh Şadi Şirazi, s.71, Akvaryum yy., Haz. Fisun Özgenç).
Padişah zulmü reva görecek olursa, padişahın askerleri bin tavuğu şişe geçirirler.
Nuşirevan-i Adil için bir avı kebap edeceklermiş fakat tuz yokmuş. Bir parça tuz getirmek üzere uşaklardan birini köye göndermişler. Nuşirevan uşağı çağırıp, "Tuzu para ile al, ta ki o köyden tuz almak hükümetçe bir adet olup köy harap olmasın" diye tembih etmiş.
Nuşirevan'ın yanında bulunanlar, "Bir parça tuzdan ne fenalık çıkar" demişler.
Nuşirevan, "Zulmün esası cihanda evvela az imiş. Sonra her gelen bir parça artırmakla bugünkü dereceyi bulmuştur" demiş.
Eğer ahalinin bahçesinden padişah bir elma yerse, uşaklar ağacı kökünden çıkarırlar. Birisinden yarım yumurta alma suretiyle padişah zulmü reva görecek olursa, padişahın askerleri bin tavuğu şişe geçirirler.
İşittim ki, bir vali sultanın hazinesini mamur etmek için ahalinin evini yıkarmış. Hükemanın (hikmet ehli) şu sözlerinden haberi yokmuş. Hükema demişlerdir ki: "Her kim halkın gönlünü elde etmek için Cenab-ı Hakk'ı gücendirirse, Cenab-ı Hak o halkı onun üzerine musallat kılar. Onun dünyadan kökünü kaldırır." (a.ge., s.58)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Feyyaz İnanç / diğer yazıları
- ‘Işıkları açın’ / 07.05.2021
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021