Ne hikmetse İsrail-Türkiye ilişkileri ne zaman görünüşte iyileşse ardından Gazze’ye ya saldırı, ya ambargo ya da işgal geliyor.
“Görünüşte” diyorum, çünkü perde arkasında AKP hükümeti ile İsrail ilişkileri hiçbir zaman kötüye gitmedi.
İsrail ya da onun adına ABD hep Türkiye’ye talimat verdi, bizim siyasilerimiz de “emriniz olur” deyip fazlasıyla yerine getirdiler.
Herhalde bu durum, deliğe süpürülmemenin bir bedeli olsa gerek.
Türkiye İsrail’i korumak için füze sistemlerinin beyni olan X-Band radar sistemini Malatya Kürecik’e aldı. İsrail son Gazze saldırılarında bu radardan elde edilen bilgiyi kullandı, Hamas’ın roketlerini engelledi, Gazze’de önemli hedefleri bu bilgiler sayesinde vurdu.
Yani Türkiye’deki radar sistemi sadece savunma amaçlı değil, saldırı amaçlı da kullanıldı.
Ve işin ilginç tarafı, NATO’nun radar sistemini ilk kullanan ülke NATO üyesi ABD olmadı, AB ülkeleri olmadı, bu sistemi topraklarında konuşlandıran Türkiye olmadı, daha NATO üyesi bile olmayan İsrail oldu.
NATO’nun varlığının sebebini anlamamız açısından sadece bu misal bile yeterlidir.
Türkiye’nin AKP iktidarı döneminde İsrail’e verdiği tavizler sadece bunlarla da sınırlı değil elbette. Patriotlar yerleştirildi ve patriot bahanesiyle NATO kılıfıyla yabancı askerler Başbakan tarafından “NATO toprağı” ilan edilen Türkiye’ye yerleştirildi.
Radarını sadece ve sadece İsrail için kullandıran NATO, sizce askerlerini İsrail’in amaçları uğruna kullandırmaz mı? Acaba bu NATO askerleri coğrafyamızı da kapsayan BOP projesinin, diğer ifadesiyle Büyük İsrail Devleti’nin öncü birlikleri mi?
AKP hükümetinin son PKK ve APO açılımı da Kürdistan kılıfıyla İsrail’in amaçlarına hizmet etmektedir.
İsrail kökenlilere Türk vatandaşları üzerinden satılan arazilerin haddi hesabı yok. Enerji ihaleleri, maden sahaları, kamu şirketleri daha birçok taviz İsrail’e bu zaman zarfında verildi.
Peki, bu kadar gerçek tavize rağmen, İsrail bunun karşılığında ne yaptı? Telefonda özür dilediği iddia ediliyor.
Bizimkilerin demesine bakılırsa, İsrail Mavi Marmara katliamıyla alakalı Türkiye’nin bütün taleplerini yerine getirmiş.
İsrail’in açıklamalarına bakılırsa, ne tazminat ödemeyi kabul ediyor, ne de Gazze’ye yapılan ambargoları kaldırıyor. Bilakis ambargoyu ve işgalleri daha fazla artırıyorlar.
İsrail, Gazze’ye ticari ürünlerin tek geçiş kapısı olan Kerem Şalom sınır kapısını da kapattı. Dahası, İsrail askerleri, zırhlı araçlar, keşif uçakları, helikopterler, buldozerler, tanklar ve uçaklar eşliğinde Gazze’ye girdi.
Bu hadise, İsrail’in yalan özründen hemen sonra gerçekleşti. Hatırlarsanız, daha önce İsrail yine Başbakan düzeyinde Ankara’da bir görüşme yapmış ve birkaç gün sonra Gazze’yi bombalamaya başlamıştı, binlerce masum ölmüştü.
Bir takım tiyatrolarla Türk milleti önce yumuşatılıyor, gündem kargaşası içinde uyutuluyor, ardından da İsrail Gazze’de yapacağını yapıyor.
Görünen o ki, özürdü, ziyaretti, iltifattı, cesaret madalyasıydı derken İsrail bir taraftan Türkiye kapsamında emellerine ulaşıyor, diğer taraftan da Filistin coğrafyasını talan etme, Filistinli kardeşlerimizi katletme konusunda cesaret buluyor.
Ne diyelim, cesaret verenlere yazıklar olsun.
“Görünüşte” diyorum, çünkü perde arkasında AKP hükümeti ile İsrail ilişkileri hiçbir zaman kötüye gitmedi.
İsrail ya da onun adına ABD hep Türkiye’ye talimat verdi, bizim siyasilerimiz de “emriniz olur” deyip fazlasıyla yerine getirdiler.
Herhalde bu durum, deliğe süpürülmemenin bir bedeli olsa gerek.
Türkiye İsrail’i korumak için füze sistemlerinin beyni olan X-Band radar sistemini Malatya Kürecik’e aldı. İsrail son Gazze saldırılarında bu radardan elde edilen bilgiyi kullandı, Hamas’ın roketlerini engelledi, Gazze’de önemli hedefleri bu bilgiler sayesinde vurdu.
Yani Türkiye’deki radar sistemi sadece savunma amaçlı değil, saldırı amaçlı da kullanıldı.
Ve işin ilginç tarafı, NATO’nun radar sistemini ilk kullanan ülke NATO üyesi ABD olmadı, AB ülkeleri olmadı, bu sistemi topraklarında konuşlandıran Türkiye olmadı, daha NATO üyesi bile olmayan İsrail oldu.
NATO’nun varlığının sebebini anlamamız açısından sadece bu misal bile yeterlidir.
Türkiye’nin AKP iktidarı döneminde İsrail’e verdiği tavizler sadece bunlarla da sınırlı değil elbette. Patriotlar yerleştirildi ve patriot bahanesiyle NATO kılıfıyla yabancı askerler Başbakan tarafından “NATO toprağı” ilan edilen Türkiye’ye yerleştirildi.
Radarını sadece ve sadece İsrail için kullandıran NATO, sizce askerlerini İsrail’in amaçları uğruna kullandırmaz mı? Acaba bu NATO askerleri coğrafyamızı da kapsayan BOP projesinin, diğer ifadesiyle Büyük İsrail Devleti’nin öncü birlikleri mi?
AKP hükümetinin son PKK ve APO açılımı da Kürdistan kılıfıyla İsrail’in amaçlarına hizmet etmektedir.
İsrail kökenlilere Türk vatandaşları üzerinden satılan arazilerin haddi hesabı yok. Enerji ihaleleri, maden sahaları, kamu şirketleri daha birçok taviz İsrail’e bu zaman zarfında verildi.
Peki, bu kadar gerçek tavize rağmen, İsrail bunun karşılığında ne yaptı? Telefonda özür dilediği iddia ediliyor.
Bizimkilerin demesine bakılırsa, İsrail Mavi Marmara katliamıyla alakalı Türkiye’nin bütün taleplerini yerine getirmiş.
İsrail’in açıklamalarına bakılırsa, ne tazminat ödemeyi kabul ediyor, ne de Gazze’ye yapılan ambargoları kaldırıyor. Bilakis ambargoyu ve işgalleri daha fazla artırıyorlar.
İsrail, Gazze’ye ticari ürünlerin tek geçiş kapısı olan Kerem Şalom sınır kapısını da kapattı. Dahası, İsrail askerleri, zırhlı araçlar, keşif uçakları, helikopterler, buldozerler, tanklar ve uçaklar eşliğinde Gazze’ye girdi.
Bu hadise, İsrail’in yalan özründen hemen sonra gerçekleşti. Hatırlarsanız, daha önce İsrail yine Başbakan düzeyinde Ankara’da bir görüşme yapmış ve birkaç gün sonra Gazze’yi bombalamaya başlamıştı, binlerce masum ölmüştü.
Bir takım tiyatrolarla Türk milleti önce yumuşatılıyor, gündem kargaşası içinde uyutuluyor, ardından da İsrail Gazze’de yapacağını yapıyor.
Görünen o ki, özürdü, ziyaretti, iltifattı, cesaret madalyasıydı derken İsrail bir taraftan Türkiye kapsamında emellerine ulaşıyor, diğer taraftan da Filistin coğrafyasını talan etme, Filistinli kardeşlerimizi katletme konusunda cesaret buluyor.
Ne diyelim, cesaret verenlere yazıklar olsun.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- İmamoğlu’nun tutuklanması ve demokrasi sınavı / 25.03.2025
- ‘Onlar Kur'an'ın müşahhas halidir’ / 22.03.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- İmamoğlu’nun tutuklanması ve demokrasi sınavı / 25.03.2025
- ‘Onlar Kur'an'ın müşahhas halidir’ / 22.03.2025