Ölümün aklı..

Ölüm var, ölüm!..Hz. Adem gibi bin yıl yaşansa da, Nûh(a.s.) gibi dokuz yüz elli yıl veya Hz. İsa gibi otuz üç yıl, İki Cihân Serveri Resulullah(s.a.a.) gibi altmış üç yıl yaşansa da... Ölüm var...İnsanoğlunun çok büyük bir kısmı sadece kendisi için yaşama kurnazlığını, akıllılık saydığı için doğar, yaşar ve ölür; "Bir varmş, bir yokmuş..."İstisnalar vardır.Kendileri için yaşamaya yaratılmamış, toplumu irşâd için, milleti yönlendirmek için, ayrışanları ayıktırıp birleştirmek için yaratılmışlar vardır. Onlar, ölümü öldürerek ölümsüzleşirler! Ölümsüzdürler! Bir varmış, hâlâ var, yarın da, ebediyyen de var olacaklar...İnsanlık tarihi, Dinler tarihi, milletler tarihi de bu özel yaratılmış, ölümü öldürebilecek donanımdaki şahıslar üzerine kuruludur, yazılıdır."Bir varmış, bir yokmuş" ların hatırlanma ömürleri de, kendilerinden sonra en fazla iki nesilliktir! Kaç kişi, babasının dedesini hatırda tutmaya çalışır? Kaç kişi, dedesi ile yaşadıklarının unutulmaması için gayret eder?Biliyor, tahmin ediyor ve inanıyoruz ki, bin yıl ömür sürmüş olan ilk insan Hz. Adem'in ömrü, Kıyâmet günü ömürleri sonlanacak olan insanların ölümüyle tamamlanacaktır.İnancımızın gereği; bütün Peygamberlere ve Kitaplara imanımızla bütün Peygamberlerin de Kıyâmet Günü'ne kadar yaşayacaklarını, yaşatılacaklarını biliyoruz.Peygamberlerin dışında, toplum hafızasında diri kalmayı, unutulmamayı başaranlar da vardır.Kutadgu Bilig'de; "İnsanların dillerinden düşmeyen iki türlü isim vardır; biri iyi, biri kötüdür. İkisi de unutulmaz. İyiyi överler, kötüye söverler." Diye yazılıdır.Bu gerçeği bilip, kabullendikten sonra tercîh, irâde?i cüz'iyyedir yani aklın seçimidir!Dünyasını değiştikten sonra yüzlerce, hatta binlerce yıl övülmeyi, rahmetle yâdedilmeyi kim istemez?Veya; öldükten sonra yüzlerce, hatta binlerce yıl sövülmeyi, lanetle hatırlanmayı kim ister?Söylerken kolay ama övülecek veya sövülecek adı kazanmak, kendisinden sonrakilere miras olarak bırakmak, söylendiği kadar kolay mıdır?Dün tesadüfen denk geldim ve senaryosunu Turgut Özakman'ın yazdığı "Çanakkale 1915" filmini izledim!Şühedânın ?anlatılabildiği kadar? emeklerini; huşû' içinde, nemli gözlerle içtim!Bazen içimden, bazen sesli olarak o muhteşem emekleri inkâr eden, unutan, reddeden nankörlere buğz ettim, lânetler okudum.Filmden aklımı uçuran bir sahne:Ateşkes sürecinde, siperleri aralarında bir kaç metre olan müstevlî saldırganları ile Vatan Müdafaası yapan Mehmetçikler arasında işaret diliyle de olsa selamlaşmalar, tanışmalar, karşılıklı gülüşmeler oluşur! Bir Mehmetçik; "Biz bunlarla tanıştık, merhabalaştık. Ateşkes bittiğinde yine birbirimize mermi atacak mıyız?" Diye merek eder, kendisi zorlanacaktır belli ve karşı cepheden, yani düşman cephesinden sormaya kara verir! Hevesle ayağa kalkar ve anında düşman mermisini yer!Bunlar, isimsiz ölümsüzler!Bir kaç günlük ateşkes sürecinde selamlaştığı düşmana selamlaşmanın hatırına mermi atamayacağını düşünen isimsiz "Güzel İnsan" la, hatır bilmeyen isimsiz "Kötü insan" arasındaki fark bu kadar net!Yazılı binlerce yıllık insanlık ve milletler tarihinde barış içinde geçen süre, toplam yüz yıl değil! Tuhaf değil mi?Hangi dinden, hangi dilden, hangi renkten olursa olsun; insan, eşref?i mahlûkat değil mi? Gelmiş?geçmiş bütün dünya insanlarında akıl var değil mi?Aklın hakim olduğu yerde, huzurun?barışın olması gerekmez mi?"Akıl akıldan üstündür." Gerçeğinde yoksa, gizli bir akıllar savaşımı var?Bütün insanlık tarihince; "Benim akıllım, senin akıllını döver!" çekişmesi mi yaşanmış yoksa?Benim akıllım, daha akıllı!Senin güzelin, daha çirkin!Benim yiğidim, daha kahraman!Senin kahramanın, daha kalleş! Bu gizli akıl çekişmelerinden mi kaynaklı yoksa bütün akılsızlıklar?Eşref?i mahlûkat, yani yaratılmışların en şereflisi, yani eşyanın adı öğretilerek meleklerden üstün kılınmış, yani cüz'i irâdesi ile yani aklıyla iyiyi?kötüyü seçme yetkisi verilmiş insanları yöneten daha akıllıların, kişisel rekabetlerinden mi doğmuş bütün kıtâller, savaşlar, cinayetler?"... Sonra diğerlerini yok ettik. (Ey insanlar!) Elbette siz de sabah ve akşam onlara uğruyorsunuz. Hâlâ akletmez misiniz?" (Sâffat, 136?137?138)Çok sordum. Soruyorum galiba ömrüm oldukça da soracağım:Müslüman, akıllı değil midir? Akıllı olduğu için îman etmemiş midir?"OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN." Vesselâm.Selâm, sevgi, duâ...