Öğretmenim

Elli yıldır eğitimin içindeyim, suların bir türlü durgun aktığını görmedim. İktidarlar değişir, eğitim ordusunda ve programında değişim olur. Aynı iktidarın bakanı değişir yine her şey sil baştan yapılır. Her 24 Kasım Öğretmenler Günü'nde öğretmenlik için övücü sözler söylenir, sonra unutulur gider.

MEB, yıllardır ardı arkası kesilmeyen kadro değişimlerinden çok çekti. Başında olan "Milli" sözcüğü çoktan "Siyasi" sözcüğüle yer değiştirdi. Ne yazık ki değişimlerde her gelen gideni arattı. Çünkü FETÖ ile iktidar arasında pazarlık yıllarca kendini gösterdi. Umarız bundan böyle taşlar, yerli yerine oturur. 

Yeni uygulamaya konulan bir haftalık ara tatili bitti. Çocuklarımız yine okullarına döndüler öğretmen ve arkadaşlarıyla buluştular, eğitime ve öğretime bıraktıkları yerden devam edecekler. Öğrencilerimize ve öğretmenlerimize başarılar diliyorum.

Bir okulda temel olan, öğretmendir. Çünkü okulun esas sahipleri öğrencilerdir ki onlara birinci derecede yakın olan ise öğretmenleridir. Okullarda yönetici ve eğitici arasındaki bağ diğer devlet dairelerinden farklıdır. Okullarda amir-memur ilişkisinden çok, dostluk, güven önemlidir. Öyle ise bu ülkeye hizmet edilecekse ve bunda samimiysek öncelikle öğretmenin iyi eğitilmesine önem vermeliyiz. Meslek içi eğitim kursları açarak öğretmenin alan bilgisini ve toplumsal yapısını iyiye, güzele götüren çalışmalar yapmalıyız. 

Öğretmenin giyimi, davranışı, diksiyonu, hatta fiziki yapısı çocuklar üzerinde etkili olduğu gerçeğini gözden kaçırmamalıyız. Bence kılık kıyafet yönetmeliği yeniden gözden geçirilmelidir. Çünkü öğretmenlik bir meslektir. Tıpkı subay, polis gibi öğretmenin giyim kuşamına; saçına, bıyığına dikkat edilmelidir. Çünkü öğretmen her yönü ile öğrencisine örnek olan kişidir. Öğretmenlik mesleği okulda başlayıp okulda biten meslek değil. Öğretmen 24 saat görevinin başındadır. Öyle ise onun huzurunu sağlamak çalışma ufkunu açmak üst düzey yöneticilere düşer.

Ben öğretmen arkadaşımı seçkin yerlerde görmek istiyorum. O yörenin doktorunun, kaymakamının, yargıcının oturdukları yerlerde oturmalarını yemek yediği yerlerde yemelerini istiyorum. Bu da ancak doktoruna, yargıcına verdiğiniz maaş kadarını öğretmene de vermekle mümkündür. Gerçekten seçim döneminde birinci ağızdan meydanlarda verilen bir söz vardı: Öğretmene 3600 ek gösterge verilecekti, gerçekten ne oldu bu söz?

Bir taraftan çok gülüyorum sonra da üzülüyorum. Allah'a şükrediyorum ki zamanında bu mesleği onurla yapmış ve emekli olmuşum diye. Elbette ki öğretmen de bir insan. Her vatandaş gibi onun da bir siyasal görüşü tercih etmesi doğal. 

Okul yöneticisi veya bakanlık, öğretmenin siyasal bakışına bakana kadar sınıftaki başarısına baksa ve öğretmeni ona göre değerlendirse, sanıyorum doğrusunu yapmış olur. Bırakalım şu senin, benim adamım yaklaşımını da gelecek için uygar, çağdaş, kişilikli gençler nasıl yetiştirebiliriz onun hesabını birlikte yapalım çaresini arayalım.

Unutmayalım ki mahkeme kadıya mülk değildir. O görevden ayrıldığınızda arkanızdan övgü almanız, sizi ne kadar mutlu edeceğini hiç düşündünüz mü?

Lütfen bu yazdıklarımı yabana atmayın, olur mu?