Biden gelmeden önce genelkurmay başkanı geldi, gitti. Sonra Biden geldi, gitti. Binlerce haber ve yorumlar yapıldı. Ülkemiz, İslam Coğrafyası ve Türkiye-ABD ilişkilerine bakarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim; Ya ABD yalan söylüyor, ya ülkemizi yönetenler. Ya da her ikisi de yalan söylüyor.
ABD'den birisi gelmeden önce, "ülkemiz ve bölgesel sorunları değerlendirmek için geliyor" haberleri yapılır. Geldikten sonra yapılan saatlerce kapalı görüşmelerden sonra "ülkemizdeki ve bölgemizdeki gelişmeleri değerlendirdik. Teröre karşı ortak hareket etme kararı aldık." Açıklamaları yapılır. Yine böyle oldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Biden ile görüştü ve müttefiklerinden teröre karşı duyarlı olmalarını beklediğini, Türkiye'nin terörle mücadelesini baltalamaya çalışanları kale almamalarını, Türkiye'nin terör örgütü ayırımı yapmadığını ve DAİŞ, PKK, El Kaide, DHKP-C gibi PYD ve YPG'yi de terör örgütü olarak gördüğü açıkladı.
Sayın Davutoğlu'da Biden ile görüştü. Erdoğan'ın cümlelerine ek olarak; "Görüşmelerimizde teröre karşı ortak bir tavır almak konusunda aynı yaklaşımı benimsediğimizi bir kez daha teyit ettik." Dedi.
İşte bu açıklamalara ve belgemizdeki durumun dününe ve bugününe bakarak tekrar ediyorum, ikisinden biri, ya da her ikisi de yalan söylüyor.
Şimdi basitçe analiz edelim.
IŞİD'ın başı ABD'de miydi? Evet. IŞİD'ın silahları ABD ve batı patentli mi? Evet. IŞİD militanlarını yetiştirenler CIA ve MOSSAD mı? Evet. IŞİD'a havadan mühimmat atan uçaklar ABD'nin mi? Evet.
Suriye'deki diğer terör örgütlerini de askeri ve siyasi anlamda destekleyenlerin başında ABD geliyor mu? Evet.
PKK kamplarında resmedilmiş onlarca ABD ve NATO subaylarını milletimiz gördü mü? Gördü. Askerimiz açıkladı mı? Açıkladı. Şuanda askerimizin giremediği doğu illerimizdeki sokak ve ilçelerde, CIA ve MOSSAD ajanlarının dolaştığını duyuyor muyuz? Duyuyoruz.
"Nerde terör orda ABD" artık ispatlanmış bilimsel bir gerçek mi? Evet.
Eee! Bunlarla nasıl teröre karşı işbirliği yapacağız.
AYNAYI ÇEVİRELİM
Biden, Türkiye dahil Ortadoğu'daki müttefiklerinin Şii-Sünni savaşı çıkarmakta kararlı olduklarını ve Esad'la savaşacak herkese yüz milyonlarca dolar para ve on binlerce ton silah akıttılarını, söyledi.
Türkiye'ye bunlara (terör örgütlerine) desteğinizi kesin, dedik. Kesmediler. Sonra Erdoğan, bana, 'siz, haklıydınız. Bunlara (yani IŞİD dahil terör örgütlerine) destek vermemeliydik' dedi. Kısaca Türkiye'yi IŞİD'ı beslemekle suçladı.
Antalya'da G-20 toplandı. Rusya, IŞİD'ın petrolünü bu zirvedeki ülkelerden pazarlayanlar var, dedi.
Sonra tezeğe güvenerek Rus uçağı düşürdük. Rusya, ülkemize giren IŞİD petrolünün resimlerini yayınladı.
ABD açıklama yaptı; "Evet, IŞİD petrolü Türkiye üzerinden pazarlanıyor."
Şimdi ülkemizin yöneticileri diyor ki? DAİŞ, PKK, El Kaide, DHKP-C, PYD, YPG hepsi bizim için terör örgütüdür.
ABD diyor ki, PYD ve YPG terör örgütü değildir.
Ve bu iki yönetim anlayışı teröre karşı ortak mücadele de hem fikirmişler. Yedin mi!
Peki, Türkiye nezdinde PYD ve YPG terör örgütü olarak mı kalır?
Zannetmiyorum. Barzani (YPG) ile gurur duyacaksın, her türlü iletişime geçeceksin, protokole kanunlara rağmen bayrak koyacaksın, Salih Müslim'i (PYD) defalarca ağırlayacaksın ve bunların militanlarına terörist, diyeceksin. Olacak iş değil.
Peki, nasıl bir dönüş olur?
Çok kolay.
Hatırlayın! Tarih 21 Eylül 2014'tü ve Sayın Erdoğan, Suriye sınırımızda tampon bölge olmazsa olmazımızdır, diyordu.
G-20 öncesi yaptığı açıklamada ise "Tampon bölge olayını literatürümüzden çıkaralım. Tampon bölge diye bir şey söz konusu değil." Dedi.
PYD ve YPG'yi de yanlış anlamışız veya aldatılmışız, denir, olur, biter.
ABD'den birisi gelmeden önce, "ülkemiz ve bölgesel sorunları değerlendirmek için geliyor" haberleri yapılır. Geldikten sonra yapılan saatlerce kapalı görüşmelerden sonra "ülkemizdeki ve bölgemizdeki gelişmeleri değerlendirdik. Teröre karşı ortak hareket etme kararı aldık." Açıklamaları yapılır. Yine böyle oldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Biden ile görüştü ve müttefiklerinden teröre karşı duyarlı olmalarını beklediğini, Türkiye'nin terörle mücadelesini baltalamaya çalışanları kale almamalarını, Türkiye'nin terör örgütü ayırımı yapmadığını ve DAİŞ, PKK, El Kaide, DHKP-C gibi PYD ve YPG'yi de terör örgütü olarak gördüğü açıkladı.
Sayın Davutoğlu'da Biden ile görüştü. Erdoğan'ın cümlelerine ek olarak; "Görüşmelerimizde teröre karşı ortak bir tavır almak konusunda aynı yaklaşımı benimsediğimizi bir kez daha teyit ettik." Dedi.
İşte bu açıklamalara ve belgemizdeki durumun dününe ve bugününe bakarak tekrar ediyorum, ikisinden biri, ya da her ikisi de yalan söylüyor.
Şimdi basitçe analiz edelim.
IŞİD'ın başı ABD'de miydi? Evet. IŞİD'ın silahları ABD ve batı patentli mi? Evet. IŞİD militanlarını yetiştirenler CIA ve MOSSAD mı? Evet. IŞİD'a havadan mühimmat atan uçaklar ABD'nin mi? Evet.
Suriye'deki diğer terör örgütlerini de askeri ve siyasi anlamda destekleyenlerin başında ABD geliyor mu? Evet.
PKK kamplarında resmedilmiş onlarca ABD ve NATO subaylarını milletimiz gördü mü? Gördü. Askerimiz açıkladı mı? Açıkladı. Şuanda askerimizin giremediği doğu illerimizdeki sokak ve ilçelerde, CIA ve MOSSAD ajanlarının dolaştığını duyuyor muyuz? Duyuyoruz.
"Nerde terör orda ABD" artık ispatlanmış bilimsel bir gerçek mi? Evet.
Eee! Bunlarla nasıl teröre karşı işbirliği yapacağız.
AYNAYI ÇEVİRELİM
Biden, Türkiye dahil Ortadoğu'daki müttefiklerinin Şii-Sünni savaşı çıkarmakta kararlı olduklarını ve Esad'la savaşacak herkese yüz milyonlarca dolar para ve on binlerce ton silah akıttılarını, söyledi.
Türkiye'ye bunlara (terör örgütlerine) desteğinizi kesin, dedik. Kesmediler. Sonra Erdoğan, bana, 'siz, haklıydınız. Bunlara (yani IŞİD dahil terör örgütlerine) destek vermemeliydik' dedi. Kısaca Türkiye'yi IŞİD'ı beslemekle suçladı.
Antalya'da G-20 toplandı. Rusya, IŞİD'ın petrolünü bu zirvedeki ülkelerden pazarlayanlar var, dedi.
Sonra tezeğe güvenerek Rus uçağı düşürdük. Rusya, ülkemize giren IŞİD petrolünün resimlerini yayınladı.
ABD açıklama yaptı; "Evet, IŞİD petrolü Türkiye üzerinden pazarlanıyor."
Şimdi ülkemizin yöneticileri diyor ki? DAİŞ, PKK, El Kaide, DHKP-C, PYD, YPG hepsi bizim için terör örgütüdür.
ABD diyor ki, PYD ve YPG terör örgütü değildir.
Ve bu iki yönetim anlayışı teröre karşı ortak mücadele de hem fikirmişler. Yedin mi!
Peki, Türkiye nezdinde PYD ve YPG terör örgütü olarak mı kalır?
Zannetmiyorum. Barzani (YPG) ile gurur duyacaksın, her türlü iletişime geçeceksin, protokole kanunlara rağmen bayrak koyacaksın, Salih Müslim'i (PYD) defalarca ağırlayacaksın ve bunların militanlarına terörist, diyeceksin. Olacak iş değil.
Peki, nasıl bir dönüş olur?
Çok kolay.
Hatırlayın! Tarih 21 Eylül 2014'tü ve Sayın Erdoğan, Suriye sınırımızda tampon bölge olmazsa olmazımızdır, diyordu.
G-20 öncesi yaptığı açıklamada ise "Tampon bölge olayını literatürümüzden çıkaralım. Tampon bölge diye bir şey söz konusu değil." Dedi.
PYD ve YPG'yi de yanlış anlamışız veya aldatılmışız, denir, olur, biter.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025
- İslam dünyasında bayram! / 31.03.2025
- ‘Cebrail dua etti, bende amin dedim’ / 30.03.2025
- Boykot, tehdit ve umut / 29.03.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025
- İslam dünyasında bayram! / 31.03.2025
- ‘Cebrail dua etti, bende amin dedim’ / 30.03.2025
- Boykot, tehdit ve umut / 29.03.2025