"Müjdeler olsun yurdumun / Toprağına taşına"..
Evet gerçekten müjdeler olsun.. Akşam gazetesinin geçen hafta yazdığına göre nurtopu gibi bir evlâdımız daha oldu. "Canım ne olur?"cuların açtığı kapıdan giren Yunanlılar nihayet "Pontus TV"yi kurdular. Uydudan Doğu Karadeniz bölgesine yayın yapacak olan televizyonun elemanları "bölgede" eğitimini gördükleri "özel dilin" şivesi ile konuşacaklarmış.
Yakışır. "Müttefiklerimizden" MED-TV yayını yapıldı yıllardır. "Yahu ne oldu? MED-TV var da ülke bölündü mü? İyisi mi Kürtçe yayını da devlet yapsın. Böylece MED-TV'nin elindeki propaganda imkânlarını alalım" diyenler çok değil üç sene sonra aynı türküleri Pontus TV için de çalmaya başlayacaklar ve "Madem Kürtçe yayın yapılıyor, TRT'den Pontusça da yapılmalı" diyeceklerdir.
TRT'den "İzmir'in Kavakları"nın zaten bir süredir Rumca söylendiğini sağır sultan duydu, bir tek TRT yöneticileri ile TRT'den sorumlu devlet bakanı duymadı.
Aynı TRT; 1 Nisan 2002 Pazartesi gecesi de "TRT-FM Akşam Sefası"nda, Yahudiler Ortadoğu'da toplu kıyım yaparken Yahudi falanjistlerin şarkısı "Havva Nagila"yı çalıyordu.
Neyse.. Kürtçe, Pontusça'dan sonra sırada hangi dil var?
İyi de bu televizyon yayını benim ödediğim vergilerle yayın yapmıyor mu? Neden bana sorulmuyor nasıl bir yayın istediğim?
Tabii bu anlatılanlar benim için sürpriz değil. Okuyucu için de sürpriz değil. Şu sıralar 3'ncü baskısının hazırlıkları yapılmakta olan "Karadeniz'in Kitabı" isimli kitabımızın 89'uncu sayfasında, (Nisan 2000) Varşova'da 6 Ekim 1998 tarihinde yapılan bir AGİT toplantısının karar metnini yayınlamıştık:
"Halkların Hakları ve Kurtuluşları için Uluslararası Hareket Birliği, bu günkü bu müdahalesiyle, tarihi bir halk olan Pontusluların bu günkü sorunlarını dile getirmek suretiyle AGİT üyelerini bu konuda bilgilendirmeyi arzu etmektedir. Bu halk bu gün Türkiye'de Trabzon'un doğusunda Sinop'tan Of'a kadar olan bölgede yaşamaktadır. Burada bu halk binlerce yıldan beri sahip olduğu kültürel ve etnik kimliğini ifade etme gibi temel haklardan mahrumdur... Pontus'ta, yani kendi topraklarında kalan Pontuslular, dinen Müslümandırlar. Osmanlı döneminde 17'nci YY'da zorla 'Müslümanlaştırılmış'lardı. Malum olduğu üzere, Yunanistan'la Türkiye arasında yapılan nüfus mübadelesini öngören Lozan Antlaşması, her iki taraftaki nüfusların etnik kimliklerine göre değil, dini konumlarına göre gerçekleştirilmişti. Yine malum olduğu üzere Hristiyan Pontus'luların maruz kaldığı kovulmalar, toplu katliam ve etnik temizlik, arındırma şeklinde ve Lozan Antlaşması'nın imzalanmasından önce meydana gelmişti. Bu gün Türkiye'de yaşamakta olan Pontuslu genç aydınların, gerek sözlü ve gerek yazılı olarak kültürel kimliklerini ve bu halkın mirasını gayet dikkatli bir biçimde ifade etmeye çalışmaları bile Türk makamlarının şiddetli bastırma, sindirme hareketleriyle karşılaşmaktadır. Ölümle tehdit edilmektedirler. ... 1998 yılı Eylül ayında Türk Ordusu'ndan emekli bir subay ile bir profesör Trabzon'da gerçekleştirdikleri bir dizi televizyon programında, hem Pontusluların Türk kökenli olduğu iddialarını ortaya atmışlar, hem de Yunanistan'dakilerle temas kurma girişiminde bulunan Pontuslulara tehditler savurmuşlardır. Pontus'u ziyaret eden Yunanistanlı Pontuslular, Türk makamlarının sıkı denetim ve takiplerine maruz kalmaktadırlar. ... Böylece eski Yunancaya en yakın lehçe bu gün bile bu bölgelerde varlığını canlı olarak sürdürmektedir. Ancak gerek Pontus'ta ve gerek Türkiye'de bu dili kullanmak yasaktır, yasadışıdır, Pontus nüfusu, dillerini öğrenmek, korumak ve geliştirmek okul sahibi olma hakkından mahrumdur. Mevcut okullar, Türk okullarıdır.... Pontuslu genç kız ve erkek öğrenciler, özellikle ülkenin iç kısımlarındaki yerleşim birimlerinde, Türkçe ile ilk kez okulda tanışmaktadırlar.Zira evlerinde Türkçe konuşulmamaktadır. Ama okula gittiklerinde onlara zorla bu dil öğretilmektedir. İlkokullarda bulunan hafiye öğrenciler, kendi dillerini konuşan Pontuslu çocukları öğretmenlere ihbar etmektedirler. Bu öğrenciler, öğretmenleri veya polis tarafından dövülmektedirler. Liselerde ise bu terör-korkutma görevini ırkçı ve faşist Bozkurtlar üstlenmektedir. Eğitimdeki bu koşullar, Pontuslu öğrencilerin yüksek öğrenime devam etmelerini imkansız kılmaktadır.."
Bu ifadeler size tanıdık gelmiyor mu? Kürtçe TV yayını ve eğitim hakkından sonra sırada neyin bulunduğunu göremiyor musunuz?
Evet gerçekten müjdeler olsun.. Akşam gazetesinin geçen hafta yazdığına göre nurtopu gibi bir evlâdımız daha oldu. "Canım ne olur?"cuların açtığı kapıdan giren Yunanlılar nihayet "Pontus TV"yi kurdular. Uydudan Doğu Karadeniz bölgesine yayın yapacak olan televizyonun elemanları "bölgede" eğitimini gördükleri "özel dilin" şivesi ile konuşacaklarmış.
Yakışır. "Müttefiklerimizden" MED-TV yayını yapıldı yıllardır. "Yahu ne oldu? MED-TV var da ülke bölündü mü? İyisi mi Kürtçe yayını da devlet yapsın. Böylece MED-TV'nin elindeki propaganda imkânlarını alalım" diyenler çok değil üç sene sonra aynı türküleri Pontus TV için de çalmaya başlayacaklar ve "Madem Kürtçe yayın yapılıyor, TRT'den Pontusça da yapılmalı" diyeceklerdir.
TRT'den "İzmir'in Kavakları"nın zaten bir süredir Rumca söylendiğini sağır sultan duydu, bir tek TRT yöneticileri ile TRT'den sorumlu devlet bakanı duymadı.
Aynı TRT; 1 Nisan 2002 Pazartesi gecesi de "TRT-FM Akşam Sefası"nda, Yahudiler Ortadoğu'da toplu kıyım yaparken Yahudi falanjistlerin şarkısı "Havva Nagila"yı çalıyordu.
Neyse.. Kürtçe, Pontusça'dan sonra sırada hangi dil var?
İyi de bu televizyon yayını benim ödediğim vergilerle yayın yapmıyor mu? Neden bana sorulmuyor nasıl bir yayın istediğim?
Tabii bu anlatılanlar benim için sürpriz değil. Okuyucu için de sürpriz değil. Şu sıralar 3'ncü baskısının hazırlıkları yapılmakta olan "Karadeniz'in Kitabı" isimli kitabımızın 89'uncu sayfasında, (Nisan 2000) Varşova'da 6 Ekim 1998 tarihinde yapılan bir AGİT toplantısının karar metnini yayınlamıştık:
"Halkların Hakları ve Kurtuluşları için Uluslararası Hareket Birliği, bu günkü bu müdahalesiyle, tarihi bir halk olan Pontusluların bu günkü sorunlarını dile getirmek suretiyle AGİT üyelerini bu konuda bilgilendirmeyi arzu etmektedir. Bu halk bu gün Türkiye'de Trabzon'un doğusunda Sinop'tan Of'a kadar olan bölgede yaşamaktadır. Burada bu halk binlerce yıldan beri sahip olduğu kültürel ve etnik kimliğini ifade etme gibi temel haklardan mahrumdur... Pontus'ta, yani kendi topraklarında kalan Pontuslular, dinen Müslümandırlar. Osmanlı döneminde 17'nci YY'da zorla 'Müslümanlaştırılmış'lardı. Malum olduğu üzere, Yunanistan'la Türkiye arasında yapılan nüfus mübadelesini öngören Lozan Antlaşması, her iki taraftaki nüfusların etnik kimliklerine göre değil, dini konumlarına göre gerçekleştirilmişti. Yine malum olduğu üzere Hristiyan Pontus'luların maruz kaldığı kovulmalar, toplu katliam ve etnik temizlik, arındırma şeklinde ve Lozan Antlaşması'nın imzalanmasından önce meydana gelmişti. Bu gün Türkiye'de yaşamakta olan Pontuslu genç aydınların, gerek sözlü ve gerek yazılı olarak kültürel kimliklerini ve bu halkın mirasını gayet dikkatli bir biçimde ifade etmeye çalışmaları bile Türk makamlarının şiddetli bastırma, sindirme hareketleriyle karşılaşmaktadır. Ölümle tehdit edilmektedirler. ... 1998 yılı Eylül ayında Türk Ordusu'ndan emekli bir subay ile bir profesör Trabzon'da gerçekleştirdikleri bir dizi televizyon programında, hem Pontusluların Türk kökenli olduğu iddialarını ortaya atmışlar, hem de Yunanistan'dakilerle temas kurma girişiminde bulunan Pontuslulara tehditler savurmuşlardır. Pontus'u ziyaret eden Yunanistanlı Pontuslular, Türk makamlarının sıkı denetim ve takiplerine maruz kalmaktadırlar. ... Böylece eski Yunancaya en yakın lehçe bu gün bile bu bölgelerde varlığını canlı olarak sürdürmektedir. Ancak gerek Pontus'ta ve gerek Türkiye'de bu dili kullanmak yasaktır, yasadışıdır, Pontus nüfusu, dillerini öğrenmek, korumak ve geliştirmek okul sahibi olma hakkından mahrumdur. Mevcut okullar, Türk okullarıdır.... Pontuslu genç kız ve erkek öğrenciler, özellikle ülkenin iç kısımlarındaki yerleşim birimlerinde, Türkçe ile ilk kez okulda tanışmaktadırlar.Zira evlerinde Türkçe konuşulmamaktadır. Ama okula gittiklerinde onlara zorla bu dil öğretilmektedir. İlkokullarda bulunan hafiye öğrenciler, kendi dillerini konuşan Pontuslu çocukları öğretmenlere ihbar etmektedirler. Bu öğrenciler, öğretmenleri veya polis tarafından dövülmektedirler. Liselerde ise bu terör-korkutma görevini ırkçı ve faşist Bozkurtlar üstlenmektedir. Eğitimdeki bu koşullar, Pontuslu öğrencilerin yüksek öğrenime devam etmelerini imkansız kılmaktadır.."
Bu ifadeler size tanıdık gelmiyor mu? Kürtçe TV yayını ve eğitim hakkından sonra sırada neyin bulunduğunu göremiyor musunuz?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hüseyin Mümtaz / diğer yazıları
- Ekonomi, İslam ve Rusya / 01.04.2006
- Küresel aktörler, bölgesel piyonlar / 20.12.2005
- 'Namkör' kedi / 16.07.2002
- Cılkı çıkan siyaset / 15.07.2002
- İsmail Cem'in sakladıkları / 14.07.2002
- Cem fotoğrafları / 13.07.2002
- Vitesten atan siyaset / 12.07.2002
- Freni patlayan siyaset / 11.07.2002
- "Nankör kedi" / 10.07.2002
- "Bindir bir alamete" politikası / 09.07.2002
- Küresel aktörler, bölgesel piyonlar / 20.12.2005
- 'Namkör' kedi / 16.07.2002
- Cılkı çıkan siyaset / 15.07.2002
- İsmail Cem'in sakladıkları / 14.07.2002
- Cem fotoğrafları / 13.07.2002
- Vitesten atan siyaset / 12.07.2002
- Freni patlayan siyaset / 11.07.2002
- "Nankör kedi" / 10.07.2002
- "Bindir bir alamete" politikası / 09.07.2002