Para politikası deyip geçmeyin, bugün dünyadaki bütün dengeleri para politikaları belirliyor. Tabi, daha temele indiğinizde para politikalarını da inançlar belirliyor ama şu an bu konu üzerinde durmayacağız.Diğer bütün askeri, hukuki, siyasi politikalar ise para politikalarının neticesinde bir anlam ifade ediyor. Örneğin ABD'nin doları bugüne kadar hard currency yani dünya parası olarak kabul edilmeseydi Pentagon sadece askeri yöntemlerle ABD'yi bir dönem zirveye çıkartabilir miydi?Bu temel tespitleri yaptıktan sonra para politikaları üzerinde yaşanan son gelişmelerin ABD'yi ve küresel güçleri neden bu denli rahatsız ettiğini daha iyi anlayabiliyorsunuz.Rusya, 2005 yılında tanıştığı Milli Ekonomi Modeli'ni, 2006 yılında gerçekleştirdiği üst düzey strateji toplantısıyla kalkınma planına aldı ve madde madde uygulamaya başladı.2008 yılında yani kapitalist dünyanın mortgage kriziyle çalkalandığı dönemde MEM'in "milli paralarla dış ticaret" prensibini hayata geçirmeye başladı. Bu noktadaki ilk adımı ise dünyanın üretim merkezi olan Çin ile attı.O dönemlerde Çin de batılı ülkelerle yaptığı dış ticaret konusunda büyük bir endişe yaşıyordu. Neden mi? Çünkü çalışıyordu, çabalıyordu, üretiyordu, ürününü dolar karşılığında satıyordu ve kasasını dolarla dolduruyordu. Merkez bankasında 3 trilyon dolar rezerv birikmişti. Ve işin garip tarafı ABD'de bir petrol şirketinin ihalesine girmiş ve 8 milyar dolar teklifle kazanmıştı. Fakat ABD Parlamentosu petrol şirketlerinin stratejik olduğu gerekçesiyle bu petrol şirketinin Çin'e satışını durdurdu.Çin bu ve benzeri olaylarda alın teri dökerek elde ettiği dolarların, üretildiği ABD'de bile işe yaramadığını fark etti ve kara kara düşünmeye başladılar. Rusya'nın "milli paralarla ticaret" teklifi işte bu dönemlerde geldi ve Çin için bu büyük bir çıkış noktası olmuştu.Hatırlarsanız, o dönemlerde ABD'li yetkililer Çin'e yönelik tehditvari açıklamalar yapıyorlardı ama Çin buna hiç aldırış etmedi ve Rusya ile ilişkilerini devam ettirdi, o gün bugündür bu kararının doğruluğunu görüyor ve meyvelerini topluyor.Çin'den hemen sonra BRICS ülkelerinden olan Hindistan da "milli paralarla ticaret" politikasına sıcak bakmaya başladı. Bu meyli fark eden ve de Rusya ve Çin'in milli paralar ile ticaretinden dolayı büyük bir darbe yiyen batılı güçler aynı darbeyi ikinci üretim merkezi olan Hindistan'dan da yemek istemediler.Ve her zaman ikna unsuru olarak kullanmaktan çekinmedikleri "terör"ü devreye koydular. Hindistan'ın 10 farklı yerindeki otellere, tren istasyonlarına, lüks lokantalarına profesyonelce saldırı gerçekleştirdiler. 100'ü aşkın insan öldü, 300'ü aşkın insan yaralandı.Fakat Hindistan'ı da ikna edemediler, bilakis Hindistan daha da ayıktı ve Rusya ve Çin ile ilişkilerini milli paralarla ticaretle daha da pekiştirdi.Bu MEM kervanına diğer BRICS ülkeleri de kayıtsız kalmadı, Brezilya, Güney Afrika Cumhuriyeti de katıldı, ardından Rusya ile beraber hareket eden Şanghay Beşlisi ve Arjantin, Venezuela, Şili gibi diğer Latin Amerika ülkeleri de katıldılar.Attığı her MEM adımından fayda gören Rusya, ilişki kurduğu her ülkeye de milli paralarla ticareti teklif etti. Ki bildiğiniz gibi Türkiye de bunlardan birisi?Dünya milli paralara yönelirken, bundan en fazla zararı ABD gördü, çünkü dolara talep gittikçe azalmaya başladı ve her yıl daha az dolar basmaya başladı.Artık dünya insanlığı dolarla yapılan modern sömürüyü ve de bununla yaşanan esareti fark etmişti. Yusuf Karaca'nın ifadesiyle "dünyanın kulağına kar suyu kaçmıştı."Başta Fransa olmak üzere batılı ülkeler de elbette ki bu doğan güneşe kayıtsız kalamayacaktı. ABD ve AB ülkeleri kapitalizmin pençesinde debelenip dururken doğuda bir MEM güneşi doğmuştu ve kriz mriz takmıyordu.Fransa bu MEM bloğuna meyleder gibi oldu, ABD'den ikaz üstüne ikaz aldı. 2017 yılında Cumhurbaşkanı adayı olan Le Pen'in "ABD'nin dayattığı kapitalizm" ifadesine şaşırmamak lazım, Fransa bunu kapitalizmden kaçıp MEM'e doğru meylettiğinde bu baskıyı pratik olarak gördü o yüzden ifade ediyor.Le Pen Rusya'nın uyguladığı Milli Ekonomi Modeli'ne de "vatansever model" diyerek Fransız halkının MEM'e olan talebini dillendiriyor.Fransa kararını vermişti, Rusya'ya yapılan yaptırımlara da destek vermeyerek bunu açıkça belirtti ve ardından Hindistan'da yaşanana benzer bir terör eylemi Paris'te de gerçekleşti. Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in önceki gün TV programında da ifade ettiği gibi, Paris saldırısı ile bu bloğa katılmak üzere olan Fransa'ya gözdağı verilmişti.Şimdi top Fransa'da? Bakalım bu gözdağına mağlup olarak küresel güçlerin tuzağına düşmeye devam mı edecek, yoksa Hindistan gibi bağımsız bir ekonomi yolunda mücadelesine devam mı edecek?Ama bir gerçek var ki, Fransız halkının kararı Milli Ekonomi Modeli'ne "vatansever model" diyenlerdir ve bunu AP seçimlerinde göstermiştir; eğer Hollande bu karara değil de ABD'nin dayatmasına aldanırsa, Rusya ile ilişkilerini bozacak bir politika izlerse kaybeden kendisi olacaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025