Mustafa Kemal Paşa'nın, 3 Ocak 1922'de Ukrayna Cumhuriyeti Olağanüstü Yetkili Temsilcisi General Frunze'nin verdiği davette kullandığı "mazlum milletler" tanımı, ideolojik içeriğinin yanında, jeopolitik gerçekle örtüşen bir düşünce sistemini de içerir? ezilenlerden yanadır.
Politik, ideolojik düzlemde emperyalizme karşı savaşan uluslar için sosyalizm dışında, devrimci, millici bir başka programa sahiptir. Merhum dostum ve mesai arkadaşım Prof. Dr. Cavit Orhan Tütengil'in, "Mazlum milletler, Üçüncü Dünya'nın göbek adıdır" sözü, Milli Mücadele'nin üçüncü dünyacı boyutunu, antiemperyalist tavrını vurgular.
Kurtuluş Savaşı ve Atatürk, Milli Mücadele'den başlayarak, Cumhuriyet ve sonrasında devrimler, atılımlar döneminde; Asya ve Afrika'dan Latin Amerika'ya dek geniş bir coğrafyada, azgelişmiş toplumlarda, sömürülen ülkelerde, üçüncü dünyada, mazlum milletlerde yakından izlenmiş, takdir edilmiş, örnek alınmıştır.
Cumhuriyet'in ilânından sonra izlenen yol, ekonomiden dış politikaya, eğitimden hukuk reformuna dek Üçüncü Dünya için önemli bir model ve deneyim oluşturmuştur. Mustafa Kemal Atatürk, iç siyasette topyekûn kalkınmayı, bunun aracı olarak da halkçı-devletçi bir ekonomik modeli, devrimci bir çağdaşlaşma programını, ideolojik düzlemde antiemperyalist bir hattı ve mazlum milletler dayanışmasını esas almıştır. Sadabat ve Balkan Antantı örneklerinde olduğu gibi bölge merkezli dış politikayı, komşularla ilişkilerde ortak çıkarı, dayanışmayı, içişlerine, bağımsızlığa, toprak bütünlüğüne ve egemenliğe saygıyı, mütekabiliyet (karşılıklılık) ilkesini, yani "say benim hatırımı, sayıyım senin güzel hatırını" ilkesini benimsemiştir.
Ölümünün üzerinden 79 yıl geçti. Her geçen yıl bizleri, Atatürk'ü anmaktan öteye bir duruma getiriyor; anma, yerini aramaya, neredesin demeye bırakıyor.
Anlaşılan o ki; çözüm, Atatürk'e dönmektir. 1920'leri, 30'ları tekrar yaşamak değildir kastımız. Atatürk'e dönmek geçmişe değil, geleceğe dönmektir. Geleceğe Atatürk gibi yönelmektir. Atatürk'ün Milli Mücadele'ye başlarken verdiği kararın "milli egemenlik esası", "kayıtsız şartsız bağımsızlık" ilkelerinin tam anlamıyla yaşatılması demektir.
Bu satırları yazmamız sadece Atatürk hakkında tarihi bir hatırlatma değildir; hem çözümün nerede olduğunu hem de nasıl dünya lideri olunabileceğini işaret etmek istiyoruz.
Atatürkçü Devrim hala bu coğrafyada medeniyetin ulaştığı en ileri noktayı temsil ediyor. 20. yüzyılın ilk yarısına baktığımızda Atatürk'ün "Milli Cumhuriyet" projesinin başarılarını ve bunun mazlum milletler üzerindeki etkilerini görüyoruz.
21. yüzyıla baktığımızda ise Prof. Dr. Haydar Baş'ın "Milli Ekonomi Modeli" projesini ve dünyadaki etkilerini görüyoruz. Çözüm Atatürk'e dönmekse O'nun projelerinin günümüzdeki modeli Sayın Baş'ın ekonomi ve sosyal projelerinde yeniden hayat bulmaktadır.
Günümüz akademik çevrelerinde model tartışmaları sürerken Prof. Dr. Haydar Baş'ın ulus ve uluslararası düzlemde gerçekleşen kongrelerde savunduğu Milli Ekonomi Modeli (MEM) tezi, özellikle Rusya'da önemli devlet organı ve meclisi Duma'da bizzat Türk bilim insanı Prof. Dr. Haydar Baş tarafından dünya kamuoyuna sunulduğunda ayakta alkışlanmıştır. Tarihler 27 Şubat 2013'ü gösterirken, "Haydar Baş gibi düşünmek" sözü literatüre çoktan kök salıyordu. Literatürün ötesinde MEM, tamamen ve kısmen dünya ülkelerinin önemli bir bölümünde başarılılara imza atıyordu.
Ülkemizin kurtuluşu ve diğer ülkelere örnek oluşu Sayın Haydar Baş'ı hem milli hem de dünyalı kılarken;
21. yüzyılda ATATÜRKÇÜ modelin MEM olduğu gerçeği ispatlanıyordu.
Politik, ideolojik düzlemde emperyalizme karşı savaşan uluslar için sosyalizm dışında, devrimci, millici bir başka programa sahiptir. Merhum dostum ve mesai arkadaşım Prof. Dr. Cavit Orhan Tütengil'in, "Mazlum milletler, Üçüncü Dünya'nın göbek adıdır" sözü, Milli Mücadele'nin üçüncü dünyacı boyutunu, antiemperyalist tavrını vurgular.
Kurtuluş Savaşı ve Atatürk, Milli Mücadele'den başlayarak, Cumhuriyet ve sonrasında devrimler, atılımlar döneminde; Asya ve Afrika'dan Latin Amerika'ya dek geniş bir coğrafyada, azgelişmiş toplumlarda, sömürülen ülkelerde, üçüncü dünyada, mazlum milletlerde yakından izlenmiş, takdir edilmiş, örnek alınmıştır.
Cumhuriyet'in ilânından sonra izlenen yol, ekonomiden dış politikaya, eğitimden hukuk reformuna dek Üçüncü Dünya için önemli bir model ve deneyim oluşturmuştur. Mustafa Kemal Atatürk, iç siyasette topyekûn kalkınmayı, bunun aracı olarak da halkçı-devletçi bir ekonomik modeli, devrimci bir çağdaşlaşma programını, ideolojik düzlemde antiemperyalist bir hattı ve mazlum milletler dayanışmasını esas almıştır. Sadabat ve Balkan Antantı örneklerinde olduğu gibi bölge merkezli dış politikayı, komşularla ilişkilerde ortak çıkarı, dayanışmayı, içişlerine, bağımsızlığa, toprak bütünlüğüne ve egemenliğe saygıyı, mütekabiliyet (karşılıklılık) ilkesini, yani "say benim hatırımı, sayıyım senin güzel hatırını" ilkesini benimsemiştir.
Ölümünün üzerinden 79 yıl geçti. Her geçen yıl bizleri, Atatürk'ü anmaktan öteye bir duruma getiriyor; anma, yerini aramaya, neredesin demeye bırakıyor.
Anlaşılan o ki; çözüm, Atatürk'e dönmektir. 1920'leri, 30'ları tekrar yaşamak değildir kastımız. Atatürk'e dönmek geçmişe değil, geleceğe dönmektir. Geleceğe Atatürk gibi yönelmektir. Atatürk'ün Milli Mücadele'ye başlarken verdiği kararın "milli egemenlik esası", "kayıtsız şartsız bağımsızlık" ilkelerinin tam anlamıyla yaşatılması demektir.
Bu satırları yazmamız sadece Atatürk hakkında tarihi bir hatırlatma değildir; hem çözümün nerede olduğunu hem de nasıl dünya lideri olunabileceğini işaret etmek istiyoruz.
Atatürkçü Devrim hala bu coğrafyada medeniyetin ulaştığı en ileri noktayı temsil ediyor. 20. yüzyılın ilk yarısına baktığımızda Atatürk'ün "Milli Cumhuriyet" projesinin başarılarını ve bunun mazlum milletler üzerindeki etkilerini görüyoruz.
21. yüzyıla baktığımızda ise Prof. Dr. Haydar Baş'ın "Milli Ekonomi Modeli" projesini ve dünyadaki etkilerini görüyoruz. Çözüm Atatürk'e dönmekse O'nun projelerinin günümüzdeki modeli Sayın Baş'ın ekonomi ve sosyal projelerinde yeniden hayat bulmaktadır.
Günümüz akademik çevrelerinde model tartışmaları sürerken Prof. Dr. Haydar Baş'ın ulus ve uluslararası düzlemde gerçekleşen kongrelerde savunduğu Milli Ekonomi Modeli (MEM) tezi, özellikle Rusya'da önemli devlet organı ve meclisi Duma'da bizzat Türk bilim insanı Prof. Dr. Haydar Baş tarafından dünya kamuoyuna sunulduğunda ayakta alkışlanmıştır. Tarihler 27 Şubat 2013'ü gösterirken, "Haydar Baş gibi düşünmek" sözü literatüre çoktan kök salıyordu. Literatürün ötesinde MEM, tamamen ve kısmen dünya ülkelerinin önemli bir bölümünde başarılılara imza atıyordu.
Ülkemizin kurtuluşu ve diğer ülkelere örnek oluşu Sayın Haydar Baş'ı hem milli hem de dünyalı kılarken;
21. yüzyılda ATATÜRKÇÜ modelin MEM olduğu gerçeği ispatlanıyordu.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023