Tarım, stratejik bir sektördür. Petrolsüz, doğal gazsız, uçaksız, gemisiz... yaşanabilir ama tahılsız, sebzesiz, meyvesiz asla.Global şirketlerin tarım ürünlerine el atması, buna bağlı olarak gelişmekte olan ülkelere bir takım baskılar uygulanması tarım sektörünü daha da önemli bir hale getirmiştir. Ülkeler bir çok baskılara karşı direnebilir, ama tarım ürünleri konusundaki kotalara asla, özellikle stratejik bir konuma sahip bulunan ülkemiz.Dünkü yazımda tarım sektöründe yaşanan sıkıntıları anlatmaya çalıştım. Maliyetlerin artması, desteklerin azlığı, ithal ürünlerin piyasaya hakim olmaya başlaması, yaşanan iç ve dış pazar sorunu, doğal felaketlerin ardı ardına yaşanması, üreticilerin hiçbir güvencelerinin olmaması, uygulanan kotalar ve buna benzer sebepler en önemli sektörümüz olan tarım sektörünü bitme noktasına getirmiştir.Esasen bugün tarımın bu noktaya gelmesinin en önemli sebebi de IMF ve AB tavsiyeli politikalardır.Dilerseniz, karamsar tabloyu fazla tasvir etmeden karanlığı aydınlığa çevirecek olan çözüme geçelim.Dünkü yazımda bu kötü gidişatı durdurabilecek tek çözümün Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in Milli Ekonomi Modeli olduğunu ve bu gerçeği yüzü aşkın yerli ve yabancı bilim adamının ulusal bir kongrede dünyaya ilan ettiğini ifade etmiştim.Şimdi bu modelin tarım sektörü için sunduğu çözümlere değinelim:1) Çiftçiden, planlı ve sürekli üretime katıldığı sürece vergi alınmayacaktır. (Bu maliyetleri düşürücü bir faktördür, aynı zamanda üretimde sürekliliği sağlayacaktır)2) Çiftçi ürün alım garantisiyle doğrudan desteklenecektir. (Çiftçinin pazar sorunu kalmayacaktır)3) Toprağı olmayan köylüye, üretim yapılması şartıyla toprak verilerek üretime katılması sağlanacak.(Böylece atıl kapasiteler devreye konulacak, işsizlik probleminin çözümlenmesinde de büyük bir adım atılmış olunacaktır)4) Devlet tarafından ürünün tahmini bedelinin yüzde 50'si üreticiye avans olarak ürün ayından 6 ay önce peşin olarak ödenecektir. (Böylece çiftçinin kaynak sorunu kalmayacak, tohumunu, gübresini, ilacını rahatlıkla alabilecek, faiz yükünden de kurtulacağı için maliyeti oldukça aşağıya düşecektir)5) Kuraklık, don, sel gibi doğal afetlere karşı, ürün sigorta sistemi getirilerek üreticilerin zararları karşılanacaktır. (Bu çiftçinin devletine güven duymasını sağlayacaktır. 2005 yılında köylü Akdeniz sineği, kuş gribi, don ve aşırı sıcaklar sebebiyle oldukça zarar gördü ama bunun karşılığında yeterli desteği alamadı ve üretimden soğudu. Bu maddeyle beraber devlet çiftçisini, sürekli arkasında olarak destekleyecektir. Çiftçi geleceğe güvenle bakacaktır. Çiftçi teferruatla değil, işiyle meşgul olabilecektir. Verimlilik artacaktır)6) Stratejik öneme sahip tarım sektöründe yerli üretim, ithal ürünlere karşı gümrük duvarları yoluyla korunacaktır. (Bugün ithal edilen tarım ürünleri maksatlı olarak ucuz giriş yapmaktadır. Bu ürünleri üretenler devletlerinin desteğini aldıkları için bu fiyatlara gelebilmektedir. Amaç Türkiye'de tarımı bitirmektir. Türkiye tarım sektörü tam olarak çöktüğünde bu dediğimi daha iyi anlayacaksınız. O zaman o ithal ürünlerin fiyatları bir anda fırlayacak, hatta ancak bazı tavizler karşılığı ülkemize girişine müsaade edilecektir. Bunun örneğini değişik sektörlerde görüyoruz. Aynı zamanda ithalat daha fazla dış ticaret açığı demek, daha fazla borç demektir. İşte bu maddeyle yerli üretici korunacak ve bahsettiğim tehlikelerden kurtulmuş olacağız.)7) Tarım ürünlerine IMF ve Dünya Bankası dayatmasıyla getirilen tahditler tamamen kaldırılacak, yerli üretimin arttırılması teşvik edilecektir. (Dünyanın birçok ülkesi açlıkla pençeleşirken, yani geniş bir pazar olmasına rağmen sırf IMF ve AB istiyor diye ürünlere tahdit koymak çok yanlıştır. Bu kotalar hem üreticiye, hem ürüne, hem bu ürüne ihtiyacı olanlara, hem de devletin kasasına zarardır. Bu maddeyle bu sorun aşılmış olacaktır.)8) Çiftçiye devlet tarafından tohum, fidan, gübre ve ilaç konularında yardım edilecektir. (Böylece çiftçi üretimde kendi kaderine terk edilmeyecek, devletin güçlü eli her aşamada çiftçisinin yanında olacaktır. Bu konularda çiftçi ithal ya da kalitesiz ürünlere mahkum edilmeyecek, yerli tohum, fidan, gübre ve ilaçla desteklenmiş olacaktır. Genetiği değiştirilmiş olan tohumların zararını hepimiz biliyoruz. Bu konularda da global güçler, rakiplerini ekarte edebilmek için her türlü oyunu oynamaktadır. İşte bu madde bu oyunlara son verecektir.)9) Çiftçilere sosyal güvenlik ve emeklilik hakkı verilecektir. (Bu madde de çiftçilerin geleceğe güvenle bakmasını sağlayacak ve verimi arttıracaktır. Köylü milletin efendisidir ve bu güvenceyi fazlasıyla hak etmektedir)Milli Ekonomi Modeli'nde daha birçok çözüm maddesi var. Sadece çözümler değil, bu çözümlerin hangi kaynaklarla temin edileceği de var. Detaylı bilgi için "Milli Ekonomi Modeli" kitabının 287. sayfasına bakabilirsiniz. Yarınki yazımda karanlığa ışık tutma babından bu maddelere devam edeceğim.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- 1 Mayıs: İşçi de mağdur, işsiz de… / 30.04.2025
- Silah bırakması beklenen PKK, 'özerklik kongresi' yaptı / 29.04.2025
- BTP'nin Karaman Kongresi engellendi: Demokrasiye darbe / 28.04.2025
- Conkbayır'ında "Haka Dansı", anma etkinliği mi, tehdit mi? / 27.04.2025
- İstanbul'daki tüm riskli binalar yeniden inşa edilebilir! / 26.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- Silah bırakması beklenen PKK, 'özerklik kongresi' yaptı / 29.04.2025
- BTP'nin Karaman Kongresi engellendi: Demokrasiye darbe / 28.04.2025
- Conkbayır'ında "Haka Dansı", anma etkinliği mi, tehdit mi? / 27.04.2025
- İstanbul'daki tüm riskli binalar yeniden inşa edilebilir! / 26.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025