Globalizasyon Sistemi sermayenin esaret sistemidir Tüm bu sömürüler en iyi şekilde, Kapitalist sistemin GlobalizasyonKüreselleşme isimli, dolaylı sermaye esareti altına ülkelerin girmesiyle sağlanabilmektedir. Böylece Sermaye tröstleri, kendi zenginliklerini arttırarak gittikçe dünyanın üzerine adeta kara bulutlar şeklinde çökmektedir. Borçlu ülkelerin kalkınma programları, onların kontrolünden geçmek zorundadır. Böylece onların uygun görmedikleri programları uygulamak da mümkün olmamaktadır. Çünkü borçlu ülkeler ne kadar fakir ve geri kalırlarsa, zenginlerin sömürülerine o kadar uygun olacak ve bu durumu da sessiz bir şekilde kabul edeceklerdir.Dünya FaşizmNasyonal Sosyalizm ve Komünizmden çektiği kadar şimdi de Vahşi Kapitalizm'den çekmektedir. Çünkü bu ekonomik sistemlerin hiçbiri insana dönük değildir, hiçbiri insanlara ne refah ne de mutluluk getirmemektedir. Bu sistemlerin arkalarında, istismarcılık, ıstıraplar, emek verenlerin karşılıksız alın teri ve envai çeşit zorbalıklar yatmaktadır. Milli Ekonomi, insana dönük gelişme sistemidirİnsanlığın bu ekonomi bataklığından bir an önce kurtulması gerekiyordu. Onun için bir an önce insan hayatını ve adaletini ön plana alan bir ekonomik sistemin bulunması lazımdı. İnsan hayatını hakla düzenleyecek ve ekonomik varlıkları ve zenginlikleri eşit ve adaletli bir şekilde paylaştıracak, insanlığa yakışan bir ekonomik sistemin işletilmesi gerekirdi. Bunun için uzun zamandan beri çeşitli bilim adamları yeni bir ekonomik sistemin bulunması, daha doğrusu keşfedilmesi gerekliliğini bekliyorlardı. Ancak bu sistemi bulmak ve keşfetmek o kadar kolay değildi. Çünkü yeni bir yol, yeni bire sistem ve yeni bir yöntem ve ekol gerekiyordu. Onun için de insan yapısını, insan ruhunu, maddi, manevi değerlerini, yaşayış sistemini ve inançlarını iyi bilmek ve tanımak ile ekonominin bilimsel yönlerini sağlıklı bir şekilde hazmetmek gerekiyordu.İnsanın maddi ve manevi yapısının tüm boyutlarını, inceliklerini ve özelliklerini analiz etmesi gerekiyordu. Çünkü geliştirilecek olan yeni sistemde insanlık adına düşünmek, insanın kendisi adına gelişme gösterecek ve insana hizmet edecek bir sistemin kurulması gerekiyordu. Bu sistemi zaten, çıkar peşinde koşan ideolojilere ve maddiyata hizmet eden bir kafa yapısı bulamazdı. Çünkü ideolojilere ve sermayeye hizmet eden bu kafalar, bir nevi onların esiri olmaktaydı. Bu yeni sistemi ancak maneviyatı güçlü ve inancı tam bir beyin yapısı keşfedebilirdi. Onun için insanlık uzun zamandan beri eski ekonomik kuralların verdikleri ile yetiniyordu ve bu sarmalın içinde adeta esir gibiydi.Dünyadaki güçlü inancı olanlar genellikle ekonomiden uzak kalırlardı. Ekonomi bilgileri olanlar ise, ya geleneksel ekonomik sistem dışına çıkamıyor, veya çıkmak istese de yeni bir sistemi geliştiremiyordu.Yeni ekonomik modelde Türkiye'nin rolüAncak sonunda tarihten bir çok sahada olduğu gibi bu sefer de insanlık hizmetine bir Türk'ün yetişmesi mümkün oldu. Böylece çağ açan ve kapayan yüce milletimiz, bir kez daha üstün zekasıyla dünya sahnesine çıktı ve Ekonomik sahada da dünyaya yenilikler kazandırdı. Böylece, Cenabı Hakk'a inancı tam olan, güçlü maneviyatı ve üstün bilgisiyle tebarüz eden, ön plana çıkan, Ekonomi hakkında da deha düzeyinde yüksek bilgisi olan sayın Prof. Dr. Haydar Baş ortaya çıkarak yeni "Milli Ekonomi Modeli"ni insanlık hizmetine sundu. Bu Modeli tabii ki tüm çıkarı zarar görecek olan ideolojiler ve sermaye taraftarları ya hiç nazari itibara almamaya çalışacaklar, ya kötüleyecekler veya ona karşı tamamen sessiz kalacaklardır. Ancak tüm büyük buluşların anlaşılması için belirli bir zamanın geçmesi gerekir. Bu devir ise, fikirlerin ve yeni buluşların filizlenme, gelişme ve yetişme zamanına genellikle eşit olmaktadır. İnsanlığın zamanı gelince bu felaket yolundan dönmek üzere, elbette bir gün gözleri açılacak, tüm hakikatleri ve istismarları görecek ve bu yeni sisteme geçecektir. Geçecektir, çünkü bu rezil kapitalist sömürü sisteminden çıkmanın tek yolu bu 'Milli Ekonomi Modeli'ni benimsemektir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006