logo
26 NİSAN 2025

Makedonya

28.10.2011 00:00:00
Çukurca'da 24 askerimizin şehit olduğu hain saldırıda ana memleketim olan Makedonya'daydım. 17-22 Ekim 2011 tarihlerinde Üsküp ve Manastır'da icra edilen 7. Uluslararası Atatürk Kongresi'ne katılmak üzere ana sılamdaydım. Kongreye Makedonya Cumhurbaşkanı'nın yanı sıra Türkiye'den de Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da katıldı. Bu kongrede kendisini kaptıran Sayın Bülent Arınç, Mustafa Kemal Atatürk'e "efsane" diyebilme becerisini de gösterebildi. Atatürk'ün adını ağzına almamaya özen gösteren Sayın Arınç için bu gerçekten başarıydı. Mustafa Kemal'i nitelerken "Atatürk gibi muharebe meydanlarında efsanevi bir komutan" demesi gerçekten övülmeğe değerdi. Bravo demek lazım, aferin ona, gerçeği gördü, bu şekilde hidayete bile erdi. Çocukluğum Necati Cumalı'nın hikayelerini "Makedonya 1900" lerini okuyarak, soluyarak geçti. Yazılan ve anlatılan her hikâyede ve mitolojide kendimi buldum, dağlarında esen ılık rüzgârları ruhumda kasırgalar ve fırtınalar olarak yaşadım. Nasıl da yitirmiştik. Anlayacağınız, tıpkı o günler gibi, bizlerle kalp atışları dahi bir olan Türkiye'de bir şehit cenazesi kaldırılırken yürekleri yanan suyun öte tarafında bıraktığımız, bırakmak zorunda kaldığımız akrabalarımın, soydaşlarımızın arasında olmak gerçekten güzeldi. Şehitlik mertebesine ulaşan kınalı kuzuları yüreklerinde katre katre duyumsayan Evlad-ı Fatihan'la birlikteydik, geçen hafta. Cuma namazında ve hutbesinde Ohri'de Merkez Camisindeydim. Onlar, Allah'ın evinde ana kuzusu, evlat babası, Türk milletinin tarihi, peygamber ocağının sakinleri, Fatih'in torunları, geleceğimizin nurları şehitlerimizle bütünleşmişlerdi, birlikte onları andık. Şehitlerimiz, Allah yolunda, dinleri, canları, ülkeleri, namus ve şerefleri, vatan ve milletleri uğrunda şehit olmuşlardı. Bu hususta Kur'an-ı Kerim Azim-i Şan'da Allah Teâlâ: "Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyiniz, onlar ölü değil, diridirler, fakat siz (o yüksek hayatın) farkında değilsiniz." (Bakara, 154) buyurmaktadır.  Ecdat yadigârı Cumaları safların daha bir sıklaştığı, Türkçe hutbe okunan şehrin merkez camiinde Evlad-ı Fatihan torunlarıyla bütünleştik. Caminin kapısına şanlı bayrağımız ve kırmızı zemin üzerinde Yüce Atatürk'ün kalpaklı resmi bir bayrak gibi asılmıştı. Bizi en iyi anlayan Makedonya'da bırakmak zorunda kaldığımız soydaşlarımızdı. Çünkü onlar da yaşamışlardı, birlikte yaşamıştık. Biraz ortalık ılınsa bile endişe ve kaygıları yüreklerinde duyuyorlardı. Örneğin, İkinci Balkan Savaşının sonuna kadar Makedonya Türkiye Cumhuriyetinin Güneydoğu Anadolu bölgesi görünümündeydi. Acımasız Sırp, Bulgar ve Rum çeteleriyle burun buruna yaşamışlardı. Osmanlı Devleti'nin isteği üzerine, 17 Aralık 1912'de toplanan Londra Konferansı'nda yitirmişlerdi koskoca Makedonya'yı. Yani anlayacağınız, tüm Balkan ulusları Osmanlı Devletine karşı ayaklanmamışlardı. Tersine Devlete sadık kalan Osmanlı Devletinin yanında yer alan Makedonya'yı üç isyancı Osmanlı reayası taşeronluk yaparak parçalamışlardı. Balkan Devletleri ve onların avukatlığını yapan Avusturya, Almanya, İngiltere ve Rusya gibi Avrupa Devletlerinin istekleri kabul edilebilecek nitelik taşımadığı için Türk Hükümeti Londra Konferansı'ndaki görüşmelerden çekilmişti. Bu arada, İstanbul'da da hükümet değişikliği olmuş ve yeni hükümet yenileceğini bildiği halde bile bile savaşa devam kararı almıştı. Ama işte bu durum da sonun başlangıcı olmuştu, Osmanlı Devleti için. Siyasete boyuna kadar batmış, ordu savaş alanına çıkmış ancak savaşamamıştı. İşte o kadar. Devam eden savaşta, Yanya, İşkodra ve Edirne'nin de düşmesi üzerine Osmanlı Devleti koşulları ağır da olsa, antlaşmaya razı olmuştu. Osmanlı Devleti'nin isteği üzerine tekrar toplanan Londra Konferansı Makedonya Sırp, Bulgar ve Yunan olmak üzere üç işgal bölgesine ayrılan 30 Mayıs 1913 tarihli bir antlaşmayı imzalamak zorunda kalmıştı.Midye-Enez hattı gerisinde bir anda çekilivermiştik. Neredeyse Avrupa'daki varlığımız sonlanmıştı. Hemen hemen bütün "Sarı Saltuk" türbeleri manastırlara çevrilmişti.  Ya bir de Ohri Kentinin kuzeyine baktığınızda... Birinci Dünya Savaşı sırasında Makedonya cephesinde Pelister Dağlarında yitirdiğimiz başta 177. Alay olmak üzere 2.500 şehidimizin acısı bir bulut gibi üzerinize çöküyordu. Bir şehitlik bile yaptıramamıştık, Birinci Dünya Savaşında Makedonya Cephesinde yitirdiklerimiz için... Bilen var mı? Kurtuluş Savaşının Lider kadrosu bu coğrafyada kan, ter ve gözyaşı dökerek yetişmişlerdi. Bu arada Türk Kurtuluş Savaşında ilk silahlı kalkışmayı gerçekleştiren Ali Çetinkaya da burada savaşmıştı. Bu nedenle bu coğrafya günümüzdeki terör olayları için de sayısız deneyimler taşıyordu.  Yeni geldim. Başka bir acı ile Van depremiyle karşılaştım. Tırnaklarıyla enkazları kaldırmağa çalışan ülkemin güzel insanlarını gördükçe yüreğim sızladı. Kalbimi Balkanlarda bıraktım diyordum, ama aziz dostlar, sizin için kanayan yüreklerin Balkanlarda da olduğunu unutmayalım.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
 
Prof. Dr. Esat Arslan / diğer yazıları
Görüntüler yapay zeka değil gerçek
Depremde 15 Temmuz Şehitler Köprüsü
İBB için yeni gözaltı dalgası
53 kişi hakkında gözaltı kararı verildi
Bankaların eli sımsıkı
İş dünyasının kredi alabilmesi mucize
İstanbul’da kentsel dönüşüm neden yetersiz?
Bu bir milli güvenlik meselesi!
18 bin kilometre öteden geliyorlar
110 yıl geçse de, unutmuyorlar!
İşte son bilanço
Deprem İstanbul'u çok da pas geçmemiş
Endişeye gerek var mı?
Ahmet Ercan kaygılı, Üşümezsoy rahat
Çalışan sayısı da hızla azalıyor
Hazır giyimde kan kaybı hızlandı
Tarihi Yarımada'da Pazar günü şenlik var
İstanbul'un 'Altın Etiket'li koşusunda start heyecanı
Deprem sonrası yapılacaklar listesi
Deprem sonrası erken uyarı sistemleri hayati öneme sahip!
Rusya'da üst düzey askeri yetkiliye suikast
Aracı havaya uçuruldu... Patlama anı kamerada
Beşiktaş bu sezon ilk kez 5 golle kazandı
Hatayspor'un küme düşmesi kesinleşti
CHP Genel Başkanı Özel: "Bu salı grup toplantısı yok"
"Ümit Özdağ yargılanıyor, gideceğiz"
İstanbul yine sallandı
Büyükçekmece açıklarında 4,3 büyüklüğünde deprem
İran ve Rusya safları sıklaştırıyor
Stratejik işbirliği anlaşmasından sonra şimdi de dev petrol anlaşması
Görüntüler yapay zeka değil gerçek
Depremde 15 Temmuz Şehitler Köprüsü
İBB için yeni gözaltı dalgası
53 kişi hakkında gözaltı kararı verildi
Bankaların eli sımsıkı
İş dünyasının kredi alabilmesi mucize
İstanbul’da kentsel dönüşüm neden yetersiz?
Bu bir milli güvenlik meselesi!
18 bin kilometre öteden geliyorlar
110 yıl geçse de, unutmuyorlar!
İşte son bilanço
Deprem İstanbul'u çok da pas geçmemiş
Endişeye gerek var mı?
Ahmet Ercan kaygılı, Üşümezsoy rahat
Çalışan sayısı da hızla azalıyor
Hazır giyimde kan kaybı hızlandı
Tarihi Yarımada'da Pazar günü şenlik var
İstanbul'un 'Altın Etiket'li koşusunda start heyecanı
Deprem sonrası yapılacaklar listesi
Deprem sonrası erken uyarı sistemleri hayati öneme sahip!
Rusya'da üst düzey askeri yetkiliye suikast
Aracı havaya uçuruldu... Patlama anı kamerada
Beşiktaş bu sezon ilk kez 5 golle kazandı
Hatayspor'un küme düşmesi kesinleşti
CHP Genel Başkanı Özel: "Bu salı grup toplantısı yok"
"Ümit Özdağ yargılanıyor, gideceğiz"
İstanbul yine sallandı
Büyükçekmece açıklarında 4,3 büyüklüğünde deprem
İran ve Rusya safları sıklaştırıyor
Stratejik işbirliği anlaşmasından sonra şimdi de dev petrol anlaşması
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.