Küreselleşme olgusu varlığını siyasal, ekonomik ve kültürel alanda hissettirir. Ancak çoğu bilim adamı ve araştırmacı ekonomik ve siyasal boyutu ön plâna çıkararak küreselleşmenin bir kapitalist yapılanma şekli olduğu konusunda görüş birliği içindedir. Böylece küreselleşmenin millî kültürler üzerindeki etkisi ya göz ardı edilmekte ya da göz ardı edilmesi istenmektedir.
Dikkatli bakacak olursak, küreselleşmenin ekonomik boyutuyla kültürel boyutu arasında da çok yakın bir temas vardır. Küreselleşmeyle ortaya çıkan uluslararası sermayenin egemen anlayışı marka cazibesini körükleyerek toplumu tüketim toplumu haline dönüştürür. Marka tüketen toplumun fertleri ise kültürleriyle uzaktan yakından ilgisi olmayan ürünlerle kültürel değişimi yaşamaya başlar. Bu bir anlamda globalizmin büyük bir köy olarak gördüğü dünyada yaşayan herkesi benzer davranış kalıpları içine sokmasıdır. Başka bir deyişle aynı kalıptan çıkma ortak bir kültürel kimliği dayatmasıdır.
Kapitalist ekonomi modelinde kaynaklar sınırlı ve ihtiyaçlar sınırsızdır. Kapitalist dünya sınırlı kaynakları paylaşma derdine düştüğü için küreselleşme planını ortaya koymuşlardır. Bu planı ortaya koyan Batı Avrupa ülkeleri, sömürgecilik faaliyetlerine 15. yüzyılda başladılar. Bu faaliyetlerin hedefi, yeni yerler keşfetmek değil, uzak ülkelerin kaynaklarına el koymak ve insanlarını köle olarak kullanmaktır.
Amerika kıtasının kaşifi olarak tanıdığımız Kolomb'un asıl hedefi, bu el değmemiş toprakların zenginliğini ele geçirmekti. Bu maksatla binlerce yerli öldürüldü. İspanyol kaptan Cortes de aynı yolu takip etti. İnkaların yaşadığı Peru topraklarını işgal eden Cortes, buralarda büyük katliam ve zulümlerin yaşanmasına sebep oldu.
İspanyol Las Casas, bu eylemler neticesinde 12 milyondan fazla insanın öldüğünü söylemiştir. Bugün küreselleşme ve BOP adı altında yapılan sömürgeci uygulamaların kökleri, asırlar öncesine dayanmaktadır. Mantık tamamen aynıdır. Tüm kaynakları sömürmek. (Prof. Dr. Haydar Baş, Milli Ekonomi Modeli, s.741).
Sosyalizm ekonomi modelinde, Marksizm uygulamaları da yaşananların kapitalizmden farklı olmamıştır. Sovyetler Birliği döneminde yayılmacı sisteme devam ederek Çeçenistan ve Afganistan işgal edilmiştir. 27 Aralık 1979'da Afganistan'a giren kızıl ordu, burada milyonlarca insanı öldürmüş ve çoğunun vatan topraklarını terk etmelerine sebep olmuştur.
Küreselleşme, dünyaya hakim olmak isteyen sanayileşmiş devletlerin ve onlar üzerinden global firmaların, az gelişmiş ve gelişmekte olan devletlerin kaynaklarını kendi çıkarları doğrultusunda kullanmak için, 2. Dünya Savaşından sonra ortaya attıkları bir kavramdır.2. Dünya savaşından sonra güçlenen ABD küreselleşme kavramını ortaya atarak, az gelişmiş ülkelerin kaynaklarını, insan gücünü ve zenginliklerini daha ucuza ve zahmetsiz olarak transfer etme metodudur.
Büyük Orta Doğu Projesi (BOP), küreselleşmenin bir uzantısı olarak ortaya atıldı. Bu projenin amacının tamamı Müslüman olan devletlerin totaliter düzenlerine son vererek, insan hakları, modernizm ve demokrasi getirmek için başlatılan bir seferberlik olduğu iddia edilse de insanların yaşadığı tecrübe gerçeğin hiç de öyle olmadığı görülmüştür.
BOP, Kuzey Afrika, Ortadoğu ve Kafkaslar'da yer alan 22 Müslüman ülkesinin rejimlerini, sınırlarını ve kimyasını değiştirmek, kaynaklarını sömürmek; bütün bunları gerçekleştirebilmek içinde bu ülkeleri misyonerlik faaliyetleri ile kendi inançlarından koparılarak işgale karşı tepkisiz-ılımlı hale getirmektir.
Misyonerlik ile maksat da, içi boşaltılmış, dejenere edilmiş bir İslam anlayışını bu ülkelerde hakim kılabilmektir. İşgale karşı çıkmayan, bilakis söz konusu küreselci işgali destekleyen ve İslam ile hiç alakası olmayan bu yeni inancın adı, ılımlı İslam'dır. (Prof. Dr. Haydar Baş, Milli Ekonomi Modeli s.746).
Ülkemizde, Diyalog adı altında Vatikan menşeli fetö grubu ılımlı İslam'ı oluşturarak binlerce gencimizin din değiştirmesine veya tepkisiz bir gençlik yetişmesini sağlamışlardır. Ayrıca İngilizlerin, Fransızların ve ABD gibi devletlerin ülkemizde kullandığı Müslüman görünümlü binlerce misyonerlerde BOP adı altında çalışmaktadırlar.
Bunun yanında Gulf Stream sıcak su akıntıları, küresel ısınmanın ve sera etkileri sayesinde iklimsel değişikliklerin, bilim adamlarının verdiği raporlara göre, Avrupa devletleri ve ABD'nin büyük kısmı yükselen okyanus ve deniz seviyesinin altında kalacak ve Britanya 2020'de bir 'Sibirya' iklimine teslim olacaktır. Bu rapordan dolayı BOP projesi ile Türkiye'nin de içinde olduğu 22 ülke güvenli topraklarıyla çeşitli bahanelerle savaşlar açılarak bu topraklara yerleşmek istemektedirler.
Unutmayalım ki, BOP'ta asıl hedef ülkemizdir. Bu oyunu boşa çıkarmak için güçlü devlet, güçlü asker, güçlü millet birlikteliği ile Türk milleti olmalıdır.
- Kerbela’dan günümüze / 13.07.2024
- Gadr-i Hum Bayramımız mübarek olsun / 25.06.2024
- Kur’ an ve Ehl-i Beyt rehberliğinde yaşamak / 24.05.2024
- Peygamber Efendimizin emanetlerine sahip çıkmak / 29.01.2024
- Cumhuriyetimizin 100. Yılı bayramı kutlu olsun / 27.10.2023
- Zafer Bayramımız kutlu olsun / 30.08.2023
- Hatem-ül Enbiya Peygamber Efendimiz / 22.08.2023
- Kerbela ve Aşura gününün düşündürdükleri / 26.07.2023
- Hicri yılbaşımız mübarek olsun / 19.07.2023