Küreselleşme karşıtları, ilk önce sokak gösterileriyle seslerini duyurmaya çalıştılar. Daha sonra alternatif toplantılar düzenlemeye başladılar. Bu yıl, 'Davos Zirvesi' olarak adlandırılan 'Dünya Ekonomik Forumu' New York'ta toplandı. Küreselleşme karşıtları da, buna alternatif olarak Brezilya'nın Porto Alegra kentinde 'Dünya Sosyal Forumu' adı altında bir araya geldiler.
Dünya Sosyal Forumu organizatörlerinden Oded Grajnew, toplantıda şöyle dedi: 'Terörizm daha fazla terör, savaş da daha fazla savaş doğurur. Bu güne kadar petrol için savaştık, yarın su, ondan sonra gıda için savaşacağız'. ABD'li ünlü yazar Noam Chomsky de, savaşcsız bir dünyanın mümkün olabileceğini anlatan seminerler dizisini açarken, "savaşsız bir dünya olabilir, aksi takdirde dünya olmayacaktır" dedi ve küresel kapitalizmin, dünyanın servetinin giderek daha az ellerde toplanmasına neden olduğunu anlattı. Her iki toplantının özeti şu: Dünya Ekonomik Forumu'nda, dünya için pembe tablolar çizildi, Dünya Sosyal Forumu'nda ise kara tablolar çizildi, Dünya Sosyal Forumu'nda ise kara tablolar. Acaba hangisi doğru? Bu sorunun cevabı, duruşlara göre değişiyor.
Bu mücadelenin şu tarafı çok dikkat çekiyor: Küreselleşme karşıtları, küreselleşmenin merkezi konumunda olan ve kaymağını yiyen ABD'de ortaya çıkıyor ve oradan yönlendiriliyor. Acaba ABD, gerçek karşıtların önünü kesmek için mi böyle bir yola başvuruyor. Dünya yine danışıklı bir dövüşe mi sahne oluyor? Bu ve buna benzer soruların doğru cevaplarını bulmadan, herhangi bir safta yer alanlar, farkında olmadan küresel bir oyunun figüranı olabilirler?
Bugün dünyada, temelde küselleşmeyi kabul eden, fakat ayrıntıda eleştiren bir akım var. Esasen bu şekilde bir karşı oluş, küreselleşmeyi kuvvetlendirmekte, tartışmasız kılmaktadır. Halbuki küreselleşmenin asıl eleştirilmesi, sorgulanması ve yargılanması gereken, onun dayandığı temeller ve fikirlerdir. Bunu da Türkiye'de bir tek Prof. Dr. Haydar Baş yapmaktadır.
Aslında küreselleşme yeni bir olay değildir. Fransız bilim adamı Prof. Dr. Jean Duvignaud'un dediği gibi, "Küreselleşme eskiden de vardı. Çünkü sömürgecilik zaten küresel mahiyette idi". Peki öyleyse ne değişti? Değişen, sadece kavramlardır. Başka bir deyişle, olayların üzerine örtülen küreselleşme şalıdır. Şal kaldırılınca altından yine sömürgecilerin çirkin yüzü ve oyunu çıkar.
Küreselleşmeye karşı çıkanlar olmasa bile, küreselleşme kendi kendini imha edecektir. Fransız düşünür Baudrilard öyle söylüyor. İşte söyledikleri: "Batının değerleri belli bir tarihsel dönemde pozitif bir çekim oluşturabilir, ilerlemeyi hızlandırabilir. Ama başka bir dönemde öylesine aşırı bir noktaya varırlar ki, kendi kendini bozar ve sonunda kendi amaçlarına karşı işlemeye başlar". En güzelini atalarımız söylemişler, onunla bitirelim: "Zülum payidar olmaz" Küreselleşme, küresel bi zülum olduğuna göre, o da eninde sonunda hak ile yeksan olacaktır. Hiç karşıtı olmasa bile.
Dünya Sosyal Forumu organizatörlerinden Oded Grajnew, toplantıda şöyle dedi: 'Terörizm daha fazla terör, savaş da daha fazla savaş doğurur. Bu güne kadar petrol için savaştık, yarın su, ondan sonra gıda için savaşacağız'. ABD'li ünlü yazar Noam Chomsky de, savaşcsız bir dünyanın mümkün olabileceğini anlatan seminerler dizisini açarken, "savaşsız bir dünya olabilir, aksi takdirde dünya olmayacaktır" dedi ve küresel kapitalizmin, dünyanın servetinin giderek daha az ellerde toplanmasına neden olduğunu anlattı. Her iki toplantının özeti şu: Dünya Ekonomik Forumu'nda, dünya için pembe tablolar çizildi, Dünya Sosyal Forumu'nda ise kara tablolar çizildi, Dünya Sosyal Forumu'nda ise kara tablolar. Acaba hangisi doğru? Bu sorunun cevabı, duruşlara göre değişiyor.
Bu mücadelenin şu tarafı çok dikkat çekiyor: Küreselleşme karşıtları, küreselleşmenin merkezi konumunda olan ve kaymağını yiyen ABD'de ortaya çıkıyor ve oradan yönlendiriliyor. Acaba ABD, gerçek karşıtların önünü kesmek için mi böyle bir yola başvuruyor. Dünya yine danışıklı bir dövüşe mi sahne oluyor? Bu ve buna benzer soruların doğru cevaplarını bulmadan, herhangi bir safta yer alanlar, farkında olmadan küresel bir oyunun figüranı olabilirler?
Bugün dünyada, temelde küselleşmeyi kabul eden, fakat ayrıntıda eleştiren bir akım var. Esasen bu şekilde bir karşı oluş, küreselleşmeyi kuvvetlendirmekte, tartışmasız kılmaktadır. Halbuki küreselleşmenin asıl eleştirilmesi, sorgulanması ve yargılanması gereken, onun dayandığı temeller ve fikirlerdir. Bunu da Türkiye'de bir tek Prof. Dr. Haydar Baş yapmaktadır.
Aslında küreselleşme yeni bir olay değildir. Fransız bilim adamı Prof. Dr. Jean Duvignaud'un dediği gibi, "Küreselleşme eskiden de vardı. Çünkü sömürgecilik zaten küresel mahiyette idi". Peki öyleyse ne değişti? Değişen, sadece kavramlardır. Başka bir deyişle, olayların üzerine örtülen küreselleşme şalıdır. Şal kaldırılınca altından yine sömürgecilerin çirkin yüzü ve oyunu çıkar.
Küreselleşmeye karşı çıkanlar olmasa bile, küreselleşme kendi kendini imha edecektir. Fransız düşünür Baudrilard öyle söylüyor. İşte söyledikleri: "Batının değerleri belli bir tarihsel dönemde pozitif bir çekim oluşturabilir, ilerlemeyi hızlandırabilir. Ama başka bir dönemde öylesine aşırı bir noktaya varırlar ki, kendi kendini bozar ve sonunda kendi amaçlarına karşı işlemeye başlar". En güzelini atalarımız söylemişler, onunla bitirelim: "Zülum payidar olmaz" Küreselleşme, küresel bi zülum olduğuna göre, o da eninde sonunda hak ile yeksan olacaktır. Hiç karşıtı olmasa bile.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018