Küresel tiyatro ve milli gerçek

Barzani'nin bölgesinde bağımsızlık referandumu, gündemi günlerdir meşgul ediyor, tartışılıyor.

ABD, Dışişleri Bakanlığı düzeyinde yaptığı resmi açıklamalarda referandumun ertelenmesini talep etti, hatta bölgede yeni çatışmalara neden olabileceğini belirtti ama neticede referandum yapıldı. ABD referandum istemeyecek, Barzani yapacak! Bu mümkün mü? Elbette ki hayır? Peşmergenin maaşını bile ABD'den alan bir Barzani yönetimi asla ABD'nin onayı olmadan bir adım atamaz.

Burada küresel bir tiyatro oynandı. Daha önceki yazılarımda da ifade ettiğim gibi, ABD, sanki kendisi bu sürecin içinde yokmuş gibi, hatta karşıymış gibi davranarak, Barzani'yi ön plana çıkardı. Bu şekilde "Bu, ABD'nin dayatmasıyla değil, Barzani'nin ve bölge insanlarının kararıyla yapılan bir referandum" imajını vermeye çalıştı.

İkinci olarak, Barzani'nin referandumuna tek destek veren ülkenin İsrail olarak gözükmesi istendi. Bunun da anlamı, Büyük İsrail devleti projesine giden yolda, Kürt halkının İsral'e sempati duymasını ve İsrail'in tuzağına düşmesini sağlamaktı.

Zaten referandum sürecinde yapılan mitinglerde peşmerge bayraklarının yanı sıra İsrail bayraklarının da dalgalanması bu niyeti açıkça gösteriyor. Maalesef bunu da başardılar.

Türkiye'nin tavrı da çok ilginç oldu. MGK toplandı, Bakanlar Kurulu toplandı, Meclis toplandı ve sonuçta referandumun tamamen iptali istendi; eğer iptal edilmezse askeri seçenek de dahil her şeyin masada olduğu uyarısı yapıldı. Sınırın kapatılması, petrol sevkıyatının durdurulması gibi birçok seçeneğin olduğu belirtildi.

Referandum yapıldı; önce Habur sınır kapısının kapatıldığı haberi geldi ardından Bakan Bülent Tüfenkçi bunu yalanladı, giriş-çıkışların devam ettiğini belirtti; THY'nin seferlerinin durdurulduğu açıklandı, ama THY de bunu yalanladı. Ses var, görüntü yok.

Dahası, Başbakan Binali Yıldırım, "Vatandaş rahat olsun, savaşa girdiğimiz yok" dedi.

Öncesinde asıp kestiğimiz referandumla ilgili en büyük tepkimiz yine Dışişleri Bakanlığı'mızdan yapılan "Referandum yok hükmündedir" açıklaması oldu.

Bu "söylem çok ama eylem yok" duruşumuz sebebiyle, zaten çizik olan karizmamız bir kez daha kalın bir şekilde çizilmiş oldu.

İran ise, Barzani'nin son "Referandum yapılacaktır" açıklamasından hemen sonra sınırını Barzani yönetimine hemen kapattı. Halbuki, siyasilerimiz referandum yapılırsa İran'ı sınırları kapatma konusunda ikna edeceğiz açıklaması yapıyorlardı.

Küresel bir tiyatroyla, kaşla göz arası Barzani'ye bağımsızlık referandumu yaptırıldı.

Küresel tepkisizlik, Suriye, Türkiye ve İran'dakiler için de bir kapı açacaktır. Bu referandum domino taşı gibi diğer bölgeleri de etkileyecektir. Zaten ABD'nin planı da buydu.

Oynanan küresel tiyatro bu, peki ya milli gerçek ne? Önceki gün Ankara'da Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in öncülüğünde "Atatürk Vatandır Sempozyum"u organize edildi.

Bu sempozyumda değerli akademisyenler müdellel bir şekilde gerçek ve dindar Atatürk'ü önümüze koydular. İşte bu Atatürk, Prof. Dr. Baş'ın ısrarla altını çizdiği gibi, bundan 100 yıl önce "Laz'ı, Kürt'ü, Türk'ü, Çerkez'i hepimiz Müslüman'ız ve Türk milletiyiz" demişti ve 36 etnik kökeni Müslüman Türk kimliği şemsiyesi altında tek bilek tek yürek yaparak Lozan'da bunu tüm dünyaya kabul ettirmişti.

İşte bu birlik adımı, o gün İngilizlerin İslam coğrafyasını ve Anadolu'yu bölme planlarını engel olmuştu. Bugün de ABD'nin bizleri parça parça bölmesini engelleyecek olan tek çözüm bu duruştur. Uygulanmıştır ve netice alınmıştır.

Ve bugün bu duruşu; gerçek Atatürk'le bizleri buluşturan, Türk milleti tanımını Hacı Bektaş'ın ortaya koyduğu ve Atatürk'ün Lozan'da tescillediği şekliyle önümüze koyan Prof. Dr. Haydar Baş'tan başka hiç kimse ortaya koymamaktadır.

Hatta Sayın Baş, "Türklerle Kürtler kardeştir", "Kürtler Türk soyundandır, Oğuz boyundandır, Ural-Altay kökenlidir" diyen bunu tarihi delillerle ortaya koyan, "Bir kolumu kesseniz Türk kanı, diğer kolumu kesseniz Kürt kanı akar" diyen şahsiyettir.

"Vatandaşlık Maaşı" projesi gibi çözümlerle de bu birlik mayası pekiştirilmektedir.

Dün 25 Eylül Bağımsız Türkiye Partisi'nin 16. kuruluş yıldönümüydü. 16 yıldır BTP'ye ve Genel Başkanı Prof. Dr. Baş'a sırt dönmemizin bedelini en ağır şekilde ödüyoruz.

Bölünmenin arafesinde artık buna dur demeli, bizi bir ve beraber kılacak proje ve modellere sahip olan Hoca Atatürk Prof. Dr. Haydar Baş'la beraber olmalıyız.