Bugünlerde 'Kobani Olayları' gündemde. Peki, Kobani neresi, Kobani'de ne olmuştu? Konuşan, tartışan var mı? Yok.
Suriye Kürtlerinin yoğunlukta olduğu yerleşim birimlerinden birisidir Kobani. Bu kardeşlerimiz Müslüman'dır ve bölgedeki geçmişleri bin yıla dayanır.
Hatta Suriye'nin zengin ve gözde şehirleri olan Şam ve Halep'te yaşayan Kürtler, Haçlı seferlerine karşı savaşmak için bu şehirleri bırakıp Kobani bölgesine yerleşerek, Haçlılara karşı savaşmışlardır.
Daha sonraki süreçlerde gerek misyonerlik faaliyetleri ve gerekse Osmanlının zayıf düşmesiyle bölgedeki inanç ve etnik yapısında çok fazla tahribatlar yaşanmasına rağmen halk inancını korumuş, Müslüman sıfatını kaybetmemiştir.
Günümüze doğru gelirsek! Arz-ı Mevut'a giden yolda dört ayak vardır; Türkiye Kürtleri, Irak Kürtleri, İran Kürtleri ve Suriye Kürtlerini kullanarak 'Büyük Kürdistan'ı' kurmak.
Bu planı birinci dünya savaşında gerçekleştiremediler. Genç Cumhuriyete karşı birçok isyan çıkardılar ama gerçekleştiremediler.
84'te PKK'yı, Türkiye'de aktif ederek ve yine Özal döneminde 36. Paralel oyunuyla Irak'ın kuzeyinde ilk adımlarını attılar. İran'da ise PJAK bu amacın diğer tetikçisiydi.
Suriye'de ise 2011'de başlayan emperyalistlerin malum kanlı operasyonu ile ilk adımlar atıldı.
2014 yılında başta Kobani olmak üzere Kürtlerin yoğun şekilde yaşadığı bölgelere bir taraftan ABD'nin IŞİD'ı, diğer taraftan da ABD'nin resmi ordusu bombalar yağdırmaya, katliamlar yapmaya başladı.
O yıl 29 Ekim'de (cumhuriyetin ilan günü), TSK'nın güvenliğini sağladığı, yeme-içme masraflarını hükümetin karşıladığı Barzani'nin peşmergeleri ülkemizden geçerek sözde Eset'e karşı savaşmak için Suriye'ye girdiler.
Sayın Erdoğan şöyle diyordu; "Kobani'ye, Peşmerge kuvvetleri gönderme teklifini ABD Başkanı Barack Obama'ya ilk olarak ben götürdüm."
Çok geçmedi. 2015 yılında Peşmegeler, PYD-YPG gibi isimler adı altında namlularını ülkemize çevirdi. Bir yıl önce Obama'ya, Peşmerge teklifi yapan Sayın Erdoğan, bir yıl sonra aynen şöyle diyordu; 'PYD'ye yapılacak olan bu yardımları tasvip etmemiz mümkün değil. Çünkü PYD, PKK ile eş bir terör örgütüdür. Obama'nın görüşmeden sonra kalkıp hemen üç tane C130'la, silah ve mühimmatı Kobani'ye indirmiş olmaları gerçekten tasvip edilmez".
İlginçtir! O günlerde kırmızı halı ile karşıladığımız ardından da terörist ilan ettiğimiz Salih Müslüm'de, ülkemize kafa tutuyor ve "Peşmergenin, Kobani'ye gelmesinde şu an için hiçbir sorun yok. Sayın Erdoğan habire bir şeyler söylüyor. Kürtlerin meselesi Sayın Erdoğan'ı ne ilgilendirir, anlamış değiliz. Kaç peşmerge gelecek, bu güçleri kim komuta edecek, bunu peşmerge ile YPG komutanlığı arasında yapılan görüşmeler belirler" diyordu.
Neticede ABD, IŞİD, PKK-YPG katliamlarına maruz kalan halk göç etmeye başladı. 250 binden fazla insan ülkemize göç ettirildi. 6-8 Ekim 2015'te ülkemizde de kanlı bir oyun oynanmaya kalkışıldı.
Bu bir plandı, bu bir oyundu. Ama maalesef ülkemiz iktidarı ve siyasi partileri bu oyunu görmek istemiyorlardı. Tek lider hariç. Evet, BTP'nin merhum genel başkanı Prof. Dr. Haydar Baş gazetemizde yayınlanan 25.12.2015 tarihli ve 'Bu bir oyundur, Kobani'de de oynandı' başlıklı yazısında olayların arka planını anlatıyordu;
"Dünyanın gözü Tunus'tan, Libya'dan, Mısır'dan, Suriye'den sonra Türkiye'ye çevrilmiş durumda. Demokrasi getireceğiz gerekçesi ile Arap Baharının mağduru ülkelerinin iç işlerine karışan Türkiye bakalım şimdi ne yapacak?
Dış politikada 'sıfır komşu, sıfır dost' stratejisini seçen hükümetin bu zor günlerde yalnız kalacağı, Rus uçağının düşürülmesinin ardından, 'meselenizi Rusya ile halledin' denilmesiyle belli olmuştur.
Büyük Ortadoğu Projesi açıklandığında sınırları değişecek 22. İslam ülkesinin Türkiye olduğu ilan edilmişti. Bugün gizlenmeyen hakikatle karşı karşıyayız.
Ne hale geldik?
Güneydoğumuzun 13 ilçesinde çatışmalar yaşanıyor; devletin 8 ilçede denetimi ele geçirdiği raporları veriliyor. Diyarbakır Sur'da; Mardin Nusaybin ve Dargeçit'te; Şırnak Silopi ve Cizre'de ciddi çarpışmalar var. Güneydoğu'da okulların karargâh yapıldığı görüntüleri ekranlarda dönüyor. Öğretmenlerin eğitim verdikleri şehirleri terk ederken oluşturduğu uzun kuyruklar hafızalarda.
GÖÇ-DER'in verdiği rakamlarda sokağa çıkma yasağı ilan edilen bölgelerden 200 bin, sadece Sur ilçesinde 20 bin kişi göç etmiştir.
Bu göç dalgası size, Kobani'yi hatırlatmıyor mu? IŞİD'in önünden Türkiye'ye kaçan Suriyelileri, Türkmenleri anımsatmıyor mu?
Farklı bir işgal yöntemi yaşıyoruz. Adı Arap Baharına dahil olmuş ülkeler arasına girmese de Anadolu'nun güneydoğusunda vatandaşlar çıkan olaylar nedeniyle sessizce ilçeleri terk ediyor ve buralara Peşmerge yerleşiyor.
Kısaca Güneydoğu parçalanıyor.
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025