KKTC’nin lağvedilmesi ve Türkiye’nin Kıbrıs’ta hiçbir etkisinin kalmaması anlamına gelen Birleşik Kıbrıs için son noktaya geliniyor.
22-24 Ocak tarihleri arasında ABD’de yapılacak Greentree zirvesinde, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-Moon nezaretinde KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ve Kıbrıs Rum yönetimi lideri Hristofyas bir araya gelecek.
Ban Ki-moon zirve öncesi liderlere gönderdiği mektubunda Kıbrıs sürecinde sona gelindiğine vurgu yaptı. Hristofyas yaşanan gelişmelerden oldukça memnun ve “2012 yılının Kıbrıs için çözüm yılı olmasını diliyoruz” diyecek kadar da umutlu…
Neden memnun olmasın ki bundan önce varılan mutabakatta, Rum ağırlıklı bir güvenlik, dörtte üç oranında Rum ağırlığı olan bir parlamento ve de üretim ve ticaretin tamamen Rumların eline geçmesine yol açacak ekonomik bir yol haritası belirlendi.
Birleşik Kıbrıs adı altında Rumların her türlü hakimiyeti elinde bulundurduğu çok yakın bir zamanda Kıbrıs Türk halkının tamamen asimile edileceği bir ortam oluşturuluyor.
Türkiye’nin siyasileri de görüşmelerin görünüşte BM çatısı altında olmasından memnun ve çıkan neticeye şimdiden onay vermeye hazırlar.
Emin olun ki 1974 öncesi Kıbrıs süreci yeniden yaşanacak. Ama bu sefer farklı olan bazı hususlar var.
Gelişmeler Türkiye’nin devre dışı kaldığı bir atmosferde gerçekleştiği ve de Türkiye de bu süreçten razı olduğu için otomatikman garantörlüğümüzü de kendi ellerimizle teslim etmiş bulunuyoruz. Kıbrıs Türk halkını kurtlar sofrasında yalnız bırakıyoruz.
Türk askeri 1974 yılında büyük bir bedel ödeyerek, ani bir manevrayla ve de Libya lideri Kaddafi’nin desteğiyle Kıbrıs Barış Harekatı’nı gerçekleştirebildi.
Bugün üst düzey rütbelilerin birçoğu içeride, böyle cesur bir harekatı yapabilecek kimse yok. Zaten siyasilerimiz öyle bir ABD ve AB taşeronu oldular ki böyle bir harekatın kararı bile çıkmaz. Karar farzı muhal çıksa bile 800 milyar doların üzerinde borcu olan Türkiye finans desteğini nereden bulacak?
Ve de böyle bir harekata yeniden girişildiğinde, bütün Batı ülkeleri ve uzantıları sana büyük bir ambargo uygulayacaktır ve böyle bir ambargoda senin elinden tutacak, sana NATO malzemelerini gönderecek Kaddafi de artık yok.
Şunu demek istiyorum, Kıbrıs’ta Türk askeri bir kere çekildi mi, KKTC bir kere lağvedildi mi artık geri dönüş ihtimali yok.
Siyaset, ekonomi ve güvenlik Rumların elinde olacak, silah imkanı da mutlaka bulacaklardır ve 1974’ün rövanşını en kısa zamanda almak için kolları sıvayacaklardır.
O zaman dost ve müttefik bildiğimiz bütün Batı ülkeleri koro halinde Rumlara tezahürat yapacak ve cesaret vereceklerdir.
Kıbrıs Türk halkı en iyi ihtimalle asimile olacaktır ama katliam, işkence ve tecavüz mutlaka masada olacaktır.
Bunlar komplo teorisi değildir. Komplo teorisi olarak bakanlar lütfen biraz zaman ayırıp 1974 öncesi Rumların yaptıklarına ve Batılı ülkelerin tavırlarına iyice baksınlar. Hatta imkanları varsa o günleri yaşayanlarla görüşüp ibret almaya çalışsınlar.
Huylu huyundan vazgeçmemiştir. 1974 öncesi yaşananlar, Birleşik Kıbrıs kurulduktan sonra yaşanacakların da habercisidir.
22-24 Ocak tarihleri arasında ABD’de yapılacak Greentree zirvesinde, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-Moon nezaretinde KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ve Kıbrıs Rum yönetimi lideri Hristofyas bir araya gelecek.
Ban Ki-moon zirve öncesi liderlere gönderdiği mektubunda Kıbrıs sürecinde sona gelindiğine vurgu yaptı. Hristofyas yaşanan gelişmelerden oldukça memnun ve “2012 yılının Kıbrıs için çözüm yılı olmasını diliyoruz” diyecek kadar da umutlu…
Neden memnun olmasın ki bundan önce varılan mutabakatta, Rum ağırlıklı bir güvenlik, dörtte üç oranında Rum ağırlığı olan bir parlamento ve de üretim ve ticaretin tamamen Rumların eline geçmesine yol açacak ekonomik bir yol haritası belirlendi.
Birleşik Kıbrıs adı altında Rumların her türlü hakimiyeti elinde bulundurduğu çok yakın bir zamanda Kıbrıs Türk halkının tamamen asimile edileceği bir ortam oluşturuluyor.
Türkiye’nin siyasileri de görüşmelerin görünüşte BM çatısı altında olmasından memnun ve çıkan neticeye şimdiden onay vermeye hazırlar.
Emin olun ki 1974 öncesi Kıbrıs süreci yeniden yaşanacak. Ama bu sefer farklı olan bazı hususlar var.
Gelişmeler Türkiye’nin devre dışı kaldığı bir atmosferde gerçekleştiği ve de Türkiye de bu süreçten razı olduğu için otomatikman garantörlüğümüzü de kendi ellerimizle teslim etmiş bulunuyoruz. Kıbrıs Türk halkını kurtlar sofrasında yalnız bırakıyoruz.
Türk askeri 1974 yılında büyük bir bedel ödeyerek, ani bir manevrayla ve de Libya lideri Kaddafi’nin desteğiyle Kıbrıs Barış Harekatı’nı gerçekleştirebildi.
Bugün üst düzey rütbelilerin birçoğu içeride, böyle cesur bir harekatı yapabilecek kimse yok. Zaten siyasilerimiz öyle bir ABD ve AB taşeronu oldular ki böyle bir harekatın kararı bile çıkmaz. Karar farzı muhal çıksa bile 800 milyar doların üzerinde borcu olan Türkiye finans desteğini nereden bulacak?
Ve de böyle bir harekata yeniden girişildiğinde, bütün Batı ülkeleri ve uzantıları sana büyük bir ambargo uygulayacaktır ve böyle bir ambargoda senin elinden tutacak, sana NATO malzemelerini gönderecek Kaddafi de artık yok.
Şunu demek istiyorum, Kıbrıs’ta Türk askeri bir kere çekildi mi, KKTC bir kere lağvedildi mi artık geri dönüş ihtimali yok.
Siyaset, ekonomi ve güvenlik Rumların elinde olacak, silah imkanı da mutlaka bulacaklardır ve 1974’ün rövanşını en kısa zamanda almak için kolları sıvayacaklardır.
O zaman dost ve müttefik bildiğimiz bütün Batı ülkeleri koro halinde Rumlara tezahürat yapacak ve cesaret vereceklerdir.
Kıbrıs Türk halkı en iyi ihtimalle asimile olacaktır ama katliam, işkence ve tecavüz mutlaka masada olacaktır.
Bunlar komplo teorisi değildir. Komplo teorisi olarak bakanlar lütfen biraz zaman ayırıp 1974 öncesi Rumların yaptıklarına ve Batılı ülkelerin tavırlarına iyice baksınlar. Hatta imkanları varsa o günleri yaşayanlarla görüşüp ibret almaya çalışsınlar.
Huylu huyundan vazgeçmemiştir. 1974 öncesi yaşananlar, Birleşik Kıbrıs kurulduktan sonra yaşanacakların da habercisidir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025