Kıbrıs sorunu nasıl başladı, nasıl seyrediyor?
Herkesin bildiği gibi Kıbrıs sorunu Yunanistan'ın tüm Kıbrıs'ı ilhak etmesi ve topraklarına katma isteğiyle başladı. Bu isteğin asıl ismi de Enosis'tir. Rauf Denktaş'a göre ise bu toprak genişletme isteklerinin Hitler ve Musolini ile geçmişe gömüldüğünü zannederken, bu ideoloji ve doymazlık dünyada Yunanistan tarafından tekrar hortlatıldı.
Fakat Yunanistan'ın bu MEGALO İDEA'sı yavaş yavaş başını derde sokacağa benzemektedir.
Çünkü Türkiye'nin çepeçevre adeta işgal ettiği tüm adaların yanında, Kıbrıs Adası'nı da katmak isteği son damlayı taşırdı ve Türkiye biraz geç de olsa bunu sonunda fark etti. Kaldı ki Kıbrıs'ın Yunanistan'a tamamen geçmesi Türkiye'nin Ege ve Akdeniz tarafından tamamen ablukaya alınması ve adeta deniz yollarının kapanmasını ifade etmektedir. Türkiye'nin stratejik durumu bakımından ise bu durum gerek askeri, gerekse ekonomik ve jeo-stratejik gelişmesi bakımından çok sakıncalı olacaktır!
Bunun yanında Yunanistan'ın kurduğu EOKA teşkilatının da Kıbrıs'ta acımasızca Türkleri öldürmeye başlaması, Türkleri adadan kaçırmak için uyguladığı her türlü insanlık dışı yöntemler ve canavarca tatbikatları tüm Türkiye'yi uyandırmaya adeta yetti. Fakat 1974'te olan bu uyanıklık galiba yavaş yavaş tekrar unutulmaya başlandı. Çünkü gerek Türkiye'de gerekse Kıbrıs'ın içindeki son seçimlerden sonra halktan, nasıl olursa olsun, ama bir an önce bir çözüm arandığı anlaşılmıştır. Bu durumun en iyi ispatı da son seçimlerden alınan sonuçlarla adeta tasdik edildi.
KKTC halkı katliamları
ne çabuk unutur oldu
Demek ki halkımız ve özellikle Kıbrıs halkı, toplu katliamları ve toplu mezarları çok çabuk unuttu ve Rumlarla tekrar dostluk aramaya başladı. Ancak Rauf Denktaş başta olmak üzere birçok kişi bu durumu halka hatırlatmaya ve halkın kandırılmasına karşı gelmeye çalışmakta ve var gücüyle hakikatleri anlatmaktadır. Aslında Kıbrıs'taki mücadele iyinin ve kötünün adeta bir arena mücadelesi olmaktadır. Fakat bir tarafta yalnız adam Denktaş, diğer taraftan ise tüm AB ve ABD taraftarları medyası ve yıllarca süren aldatılmaca ve beyin yıkaması vardır. Bunun arkasında ise Hıristiyanlık ile Müslümanlık arasında da sanki bir gizli savaş husule gelmektedir. Kısacası, Kıbrıs'ta adeta, Hungthington'un medeniyetler savaşının bir küçük uygulaması gibi bir olaylar zinciri söz konusu olmaktadır.
Yakın tarihe biz göz atarsak şu önemli tarihi yılları kolayca hatırlamamız mümkün olmaktadır: 1974'te hürriyetini kazanan ve 1983'te KKTC bağımsızlığını ilan etmiş durumda olan Kuzey Kıbrıs Cumhuriyeti şimdi de başlarındaki siyasetçiler tarafından bu bağımsızlığı Rumlara hediye etmek yolunda adeta hızla ilerlemektedir.
KKTC siyasetçileri batının istediği şekilde kendilerini uyumlu gösterme isteğiyle adeta hipnoza girmiş ve Batı isteklerine taviz üstüne taviz vermeye hazır duruma gelmiş bulunmaktadır.
Batı ise bu durumu devam ettirmek için vaat üstüne vaat vermekte ama tüm bu vaatler sadece lafta kalmaktadır. Çünkü, KKTC yaklaşık 1974'ten beri ambargoya alınmış ve halen de bu ambargo adeta tüm şiddetiyle devam etmektedir. Adeta diyorum çünkü bazı cılız sınır geçişleri husule gelmiş ve güneyle bazı mal değişimlerine müsaade edilmiştir. Fakat ambargonun kaldırılma kararının alınması gittikçe uzamaktadır. Hele KKTC'nin resmen tanınması söz konusu bile olmamaktadır. Halbuki ise istendiği takdirde bu ambargo bir günde kalkabilir. Ama nerede o iyi niyet, nerede o samimiyet!.
Yapılan tüm işler sahte ve süslü laflar arkasında aynen kalmaktadır. Tüm acı gerçekleriyle etrafa eziyet vermeye devam etmektedir. KKTC'de Türk halkı, alınacak ambargoyu kaldırma kararını yaklaşık olarak otuz yıldan beri beklemektedir. Ambargo ise aynen uygulanmaya devam etmektedirler.
Herkesin bildiği gibi Kıbrıs sorunu Yunanistan'ın tüm Kıbrıs'ı ilhak etmesi ve topraklarına katma isteğiyle başladı. Bu isteğin asıl ismi de Enosis'tir. Rauf Denktaş'a göre ise bu toprak genişletme isteklerinin Hitler ve Musolini ile geçmişe gömüldüğünü zannederken, bu ideoloji ve doymazlık dünyada Yunanistan tarafından tekrar hortlatıldı.
Fakat Yunanistan'ın bu MEGALO İDEA'sı yavaş yavaş başını derde sokacağa benzemektedir.
Çünkü Türkiye'nin çepeçevre adeta işgal ettiği tüm adaların yanında, Kıbrıs Adası'nı da katmak isteği son damlayı taşırdı ve Türkiye biraz geç de olsa bunu sonunda fark etti. Kaldı ki Kıbrıs'ın Yunanistan'a tamamen geçmesi Türkiye'nin Ege ve Akdeniz tarafından tamamen ablukaya alınması ve adeta deniz yollarının kapanmasını ifade etmektedir. Türkiye'nin stratejik durumu bakımından ise bu durum gerek askeri, gerekse ekonomik ve jeo-stratejik gelişmesi bakımından çok sakıncalı olacaktır!
Bunun yanında Yunanistan'ın kurduğu EOKA teşkilatının da Kıbrıs'ta acımasızca Türkleri öldürmeye başlaması, Türkleri adadan kaçırmak için uyguladığı her türlü insanlık dışı yöntemler ve canavarca tatbikatları tüm Türkiye'yi uyandırmaya adeta yetti. Fakat 1974'te olan bu uyanıklık galiba yavaş yavaş tekrar unutulmaya başlandı. Çünkü gerek Türkiye'de gerekse Kıbrıs'ın içindeki son seçimlerden sonra halktan, nasıl olursa olsun, ama bir an önce bir çözüm arandığı anlaşılmıştır. Bu durumun en iyi ispatı da son seçimlerden alınan sonuçlarla adeta tasdik edildi.
KKTC halkı katliamları
ne çabuk unutur oldu
Demek ki halkımız ve özellikle Kıbrıs halkı, toplu katliamları ve toplu mezarları çok çabuk unuttu ve Rumlarla tekrar dostluk aramaya başladı. Ancak Rauf Denktaş başta olmak üzere birçok kişi bu durumu halka hatırlatmaya ve halkın kandırılmasına karşı gelmeye çalışmakta ve var gücüyle hakikatleri anlatmaktadır. Aslında Kıbrıs'taki mücadele iyinin ve kötünün adeta bir arena mücadelesi olmaktadır. Fakat bir tarafta yalnız adam Denktaş, diğer taraftan ise tüm AB ve ABD taraftarları medyası ve yıllarca süren aldatılmaca ve beyin yıkaması vardır. Bunun arkasında ise Hıristiyanlık ile Müslümanlık arasında da sanki bir gizli savaş husule gelmektedir. Kısacası, Kıbrıs'ta adeta, Hungthington'un medeniyetler savaşının bir küçük uygulaması gibi bir olaylar zinciri söz konusu olmaktadır.
Yakın tarihe biz göz atarsak şu önemli tarihi yılları kolayca hatırlamamız mümkün olmaktadır: 1974'te hürriyetini kazanan ve 1983'te KKTC bağımsızlığını ilan etmiş durumda olan Kuzey Kıbrıs Cumhuriyeti şimdi de başlarındaki siyasetçiler tarafından bu bağımsızlığı Rumlara hediye etmek yolunda adeta hızla ilerlemektedir.
KKTC siyasetçileri batının istediği şekilde kendilerini uyumlu gösterme isteğiyle adeta hipnoza girmiş ve Batı isteklerine taviz üstüne taviz vermeye hazır duruma gelmiş bulunmaktadır.
Batı ise bu durumu devam ettirmek için vaat üstüne vaat vermekte ama tüm bu vaatler sadece lafta kalmaktadır. Çünkü, KKTC yaklaşık 1974'ten beri ambargoya alınmış ve halen de bu ambargo adeta tüm şiddetiyle devam etmektedir. Adeta diyorum çünkü bazı cılız sınır geçişleri husule gelmiş ve güneyle bazı mal değişimlerine müsaade edilmiştir. Fakat ambargonun kaldırılma kararının alınması gittikçe uzamaktadır. Hele KKTC'nin resmen tanınması söz konusu bile olmamaktadır. Halbuki ise istendiği takdirde bu ambargo bir günde kalkabilir. Ama nerede o iyi niyet, nerede o samimiyet!.
Yapılan tüm işler sahte ve süslü laflar arkasında aynen kalmaktadır. Tüm acı gerçekleriyle etrafa eziyet vermeye devam etmektedir. KKTC'de Türk halkı, alınacak ambargoyu kaldırma kararını yaklaşık olarak otuz yıldan beri beklemektedir. Ambargo ise aynen uygulanmaya devam etmektedirler.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006