Bugün, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Amerikan finans çevrelerinin gazetesi Wall Street Journal'da yayımlanan "bölgedeki Türk askeri mevcudiyetinin ABD ve bölgedeki Iraklı gruplarla eşgüdüm ve işbirliği içinde sürdürüleceği"ni belirten makalesinden bahsedecektim.
Türk askeri ile etnik çapulcuların eşgüdümünü talep eden Erdoğan'ın, 'engin diplomasi'sine değinecektim.
Vazgeçtim.
Ya da aynı makaledeki "Müttefikimiz ve stratejik ortağımız ABD ile Irak krizinin başından itibaren yakın bir danışma içinde bulunduk... Bizim anlayışımız her zaman iki iyi müttefikin zor dönemlerde birbirlerinin ihtiyaçlarına karşılıklı olarak omuz vermeleri anlayışına dayanmıştır" diyerek Washington'un ikide bir dirsek göstermesine rağmen meftun olduğu 'stratejik Amerikancılık'ını itiraf etmesine değinecektim.
Vazgeçtim.
Yahut aynı Journal'daki Başbakanımızın aynı makalesinde yazdığı "Türkiye, stratejik ortağı ve 50 yılı aşkın müttefiği ABD ile birlikte bölgede barış ve kalıcı istikrarın temini için yakın işbirliğini devam ettirmeye kararlıdır. Ayrıca, cesur genç kadın ve erkeklerin en az kayıpla ülkelerine geri dönmelerini... umuyor ve bunun için dua ediyoruz'' şeklindeki dua ve niyazına değinecektim.
Siz de aynı duayı mı yapıyorsunuz, diye soracaktım Erdoğan'ın seçim sürecindeki koltuk değeneklerine, derin hocalara, hacılara, sarıklılara-sarıksızlara...
Vazgeçtim.
e-maille postama gelen birkaç tane Bush fıkrasıyla yetineceğim bugün.
Suratına tükürülen Bush
"Başkan Bush emir buyurmuş:
-Üzerinde resmim olan pul bastırdım, başkanlığın bütün mektuplarında bu pullar kullanılacak.
Bir süre sonra görülmüş ki, pullar zarfa bir türlü yapışmıyor. Başkan Bush küplere binmiş ve yetkiliyi çağırıp sormuş:
-Üstünde resmim olan pullar yapışmıyormuş, arkalarına zamk sürmediniz mi?
-Sürdük efendim, demiş yetkili ve eklemiş:
-Yapışmamasının sebebi, herkesin pulun ön yüzüne tükürmesi'.
Bush'un zeka seviyesi
Beş yolcusuyla seyahat eden uçak düşmek üzere; ancak 4 paraşüt var. Birinci yolcu;
-'Ben Shaquille O'Neill, NBA'in en kıymetli oyuncusuyum. Bana bir şey olursa LA Lakers zor duruma düşer, benim yaşamam lazım' diyor ve alıp birinci paraşütü atlıyor. İkinci yolcu:
-'Ben Hillary Clinton, NY senatörü ve belki de geleceğin Amerika ilk kadın Başkan adayıyım, benim de yaşamam lazım' diyor ve ikinci paraşütü alıp atlıyor. 3'üncü yolcu:
-'Ben George Bush. Amerika Başkanı'yım. Global sorumluluklarım, bombalayacağım yerler var daha. Amerika tarihinin gelmiş geçmiş en zeki başkanının ölmesine izin veremezsiniz' diyor ve alıp atlıyor.
Dördüncü yolcu yaşlı Amerikalı, son yolcu olan 10 yaşındaki çocuğun gözlerinin içine bakıp:
-'Evlat ben yaşlı bir adamım, yaşayacağımı yaşadım, bu son paraşütü alıp atlamak senin hakkındır" deyince, çocuk ihtiyara dönerek:
-'Gerek yok amca, geriye 2 paraşüt kaldı, şu Amerika'nın en zeki başkanı benim okul çantamı alıp atladı'.
Bush yöntemleri
George Bush bir ilkokulu ziyaret eder, çocuklara:
-Sorusu olan var mı, der.
Küçük Bob sözü alır:
-'Benim üç sorum olacak... 1-Seçimlerde daha az oy almanıza rağmen nasıl oldu da Başkan oldunuz? 2-Hiroşima'ya atılan atom bombası sizce dünyanın en büyük terör faaliyeti değil midir? 3-Hiçbir neden yokken neden Irak'a saldırmak istiyorsunuz?'
Aniden zil çalar ve çocuklar teneffüsse çıkarlar. Çocuklar geri döndüğünde bu sefer sözü küçük Tom alır:
-'Benim beş sorum olacak:1-Seçimlerde daha az oy almanıza rağmen nasıl oldu da Başkan oldunuz? 2-Hiroşima'ya atılan atom bombası sizce dünyanın en büyük terör faaliyeti değil midir? 3- Hiçbir neden yokken neden Irak'a saldırmak istiyorsunuz? 4- Bugün neden zil 30 dakika erken çaldı? 5- Bob nerede?'
Kuş beyinli Teksaslı
Bir İngiliz doktor diyor ki:
-'Tıp bilimi bizde öyle ilerledi ki, biz bir adamın beynini alırız ve başkasına koyarız, onu altı haftada iş arayacak hale getiririz.'
Alman doktor diyor ki:
-'Bu hiç bir şey değil; biz bir adamın beynini çıkarırız ve başkasına koyarız, onu dört haftada savaşa hazır hale getiririz."
Amerikalı doktor da diyor ki:
-'Beyler siz çok geridesiniz. Biz Teksas'tan bir beyinsizi aldık ve Beyaz Saraya koyduk. Şimdi dışarıda dünyanın başına ateş yağıyor, içeride de ülkenin yarısı iş arıyor, yarısı da savaşa hazırlanıyor."
...
Bizim yeniyetme Amerikancı politikacılarımızla ilgili hikmetli nükteler var mı, diye soranlar oluyor.
Onları muhatap almaya gerek bile yok...
Görmüyor musunuz, çapulcu Peşmergeler bile muhatap almıyor; W. Bush'un Irak danışmanı Halilzad'ın 'eşgüdüm sağlamak namına' yürüttüğü mekik diplomasisi bu yüzden.
Ne demiş atalarımız; bana arkadaşını söyle, sana 'kim olduğun'u söyleyeyim. Ya da ne demiş merhum Ziya Paşa; kişinin görünür rütbe-i aklı eserinde...
Bu kadar hikmet, dünyaya da yeter, Türkiye'ye de.
Siz, siz olun; şu duaya devam edin: Allahım, Iraklı Müslüman kardeşlerimizi ve Milletimizi esirge...
Dua, imana göre şekillenir zira.
Dua, kalbin aynasıdır çünkü.
Türk askeri ile etnik çapulcuların eşgüdümünü talep eden Erdoğan'ın, 'engin diplomasi'sine değinecektim.
Vazgeçtim.
Ya da aynı makaledeki "Müttefikimiz ve stratejik ortağımız ABD ile Irak krizinin başından itibaren yakın bir danışma içinde bulunduk... Bizim anlayışımız her zaman iki iyi müttefikin zor dönemlerde birbirlerinin ihtiyaçlarına karşılıklı olarak omuz vermeleri anlayışına dayanmıştır" diyerek Washington'un ikide bir dirsek göstermesine rağmen meftun olduğu 'stratejik Amerikancılık'ını itiraf etmesine değinecektim.
Vazgeçtim.
Yahut aynı Journal'daki Başbakanımızın aynı makalesinde yazdığı "Türkiye, stratejik ortağı ve 50 yılı aşkın müttefiği ABD ile birlikte bölgede barış ve kalıcı istikrarın temini için yakın işbirliğini devam ettirmeye kararlıdır. Ayrıca, cesur genç kadın ve erkeklerin en az kayıpla ülkelerine geri dönmelerini... umuyor ve bunun için dua ediyoruz'' şeklindeki dua ve niyazına değinecektim.
Siz de aynı duayı mı yapıyorsunuz, diye soracaktım Erdoğan'ın seçim sürecindeki koltuk değeneklerine, derin hocalara, hacılara, sarıklılara-sarıksızlara...
Vazgeçtim.
e-maille postama gelen birkaç tane Bush fıkrasıyla yetineceğim bugün.
Suratına tükürülen Bush
"Başkan Bush emir buyurmuş:
-Üzerinde resmim olan pul bastırdım, başkanlığın bütün mektuplarında bu pullar kullanılacak.
Bir süre sonra görülmüş ki, pullar zarfa bir türlü yapışmıyor. Başkan Bush küplere binmiş ve yetkiliyi çağırıp sormuş:
-Üstünde resmim olan pullar yapışmıyormuş, arkalarına zamk sürmediniz mi?
-Sürdük efendim, demiş yetkili ve eklemiş:
-Yapışmamasının sebebi, herkesin pulun ön yüzüne tükürmesi'.
Bush'un zeka seviyesi
Beş yolcusuyla seyahat eden uçak düşmek üzere; ancak 4 paraşüt var. Birinci yolcu;
-'Ben Shaquille O'Neill, NBA'in en kıymetli oyuncusuyum. Bana bir şey olursa LA Lakers zor duruma düşer, benim yaşamam lazım' diyor ve alıp birinci paraşütü atlıyor. İkinci yolcu:
-'Ben Hillary Clinton, NY senatörü ve belki de geleceğin Amerika ilk kadın Başkan adayıyım, benim de yaşamam lazım' diyor ve ikinci paraşütü alıp atlıyor. 3'üncü yolcu:
-'Ben George Bush. Amerika Başkanı'yım. Global sorumluluklarım, bombalayacağım yerler var daha. Amerika tarihinin gelmiş geçmiş en zeki başkanının ölmesine izin veremezsiniz' diyor ve alıp atlıyor.
Dördüncü yolcu yaşlı Amerikalı, son yolcu olan 10 yaşındaki çocuğun gözlerinin içine bakıp:
-'Evlat ben yaşlı bir adamım, yaşayacağımı yaşadım, bu son paraşütü alıp atlamak senin hakkındır" deyince, çocuk ihtiyara dönerek:
-'Gerek yok amca, geriye 2 paraşüt kaldı, şu Amerika'nın en zeki başkanı benim okul çantamı alıp atladı'.
Bush yöntemleri
George Bush bir ilkokulu ziyaret eder, çocuklara:
-Sorusu olan var mı, der.
Küçük Bob sözü alır:
-'Benim üç sorum olacak... 1-Seçimlerde daha az oy almanıza rağmen nasıl oldu da Başkan oldunuz? 2-Hiroşima'ya atılan atom bombası sizce dünyanın en büyük terör faaliyeti değil midir? 3-Hiçbir neden yokken neden Irak'a saldırmak istiyorsunuz?'
Aniden zil çalar ve çocuklar teneffüsse çıkarlar. Çocuklar geri döndüğünde bu sefer sözü küçük Tom alır:
-'Benim beş sorum olacak:1-Seçimlerde daha az oy almanıza rağmen nasıl oldu da Başkan oldunuz? 2-Hiroşima'ya atılan atom bombası sizce dünyanın en büyük terör faaliyeti değil midir? 3- Hiçbir neden yokken neden Irak'a saldırmak istiyorsunuz? 4- Bugün neden zil 30 dakika erken çaldı? 5- Bob nerede?'
Kuş beyinli Teksaslı
Bir İngiliz doktor diyor ki:
-'Tıp bilimi bizde öyle ilerledi ki, biz bir adamın beynini alırız ve başkasına koyarız, onu altı haftada iş arayacak hale getiririz.'
Alman doktor diyor ki:
-'Bu hiç bir şey değil; biz bir adamın beynini çıkarırız ve başkasına koyarız, onu dört haftada savaşa hazır hale getiririz."
Amerikalı doktor da diyor ki:
-'Beyler siz çok geridesiniz. Biz Teksas'tan bir beyinsizi aldık ve Beyaz Saraya koyduk. Şimdi dışarıda dünyanın başına ateş yağıyor, içeride de ülkenin yarısı iş arıyor, yarısı da savaşa hazırlanıyor."
...
Bizim yeniyetme Amerikancı politikacılarımızla ilgili hikmetli nükteler var mı, diye soranlar oluyor.
Onları muhatap almaya gerek bile yok...
Görmüyor musunuz, çapulcu Peşmergeler bile muhatap almıyor; W. Bush'un Irak danışmanı Halilzad'ın 'eşgüdüm sağlamak namına' yürüttüğü mekik diplomasisi bu yüzden.
Ne demiş atalarımız; bana arkadaşını söyle, sana 'kim olduğun'u söyleyeyim. Ya da ne demiş merhum Ziya Paşa; kişinin görünür rütbe-i aklı eserinde...
Bu kadar hikmet, dünyaya da yeter, Türkiye'ye de.
Siz, siz olun; şu duaya devam edin: Allahım, Iraklı Müslüman kardeşlerimizi ve Milletimizi esirge...
Dua, imana göre şekillenir zira.
Dua, kalbin aynasıdır çünkü.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019