Belki yüz yıldır, belki 2 yüz yıldır bu topraklarda, bu millete koru halinde, 'batı kültürü, batı medeniyeti, batı edebiyatı, batı şiiri' vs. sevdirildi, aşılandı ve söyletildi.
Bu özeniş bir yokluktan dolayı mı ortaya çıkmıştı? Yoksa planlı bir içten esaret ve sömürge oyunu muydu?
Evet, bu bir sömürge oyunuydu ve maalesef batı kazandı. Bu oyunun insan ve sosyal hayat bölümüne bakacak olursak çok acı bir gerçek karşımıza çıkar. O kadar yabancı kelime girdi ki, artık Türkçemiz bile tehlikede.
Ekranlarda, kitaplarda veya sohbetlerde yaşam hakkında, insan hakkında bilgili insanlar bile 'filanca batılı yazar veya şair veya edebiyatçı derki' diye cümleye başlıyor, örnekler veriyor.
Bizim medeniyetimizde insan üzerine, şiir üzerine, edebiyat üzerine hiç mi örnek yok? Olmaz mı? Hem de ne örnekler, ne değerli şahsiyetler var. Bugün hayranlıkla izlenen batı, bu şahsiyetleri örnek alarak kendi inanç kazanında yoğurup bir kültür oluşturdular. Biz ise tarihimizi, değerlerimizi inkar ettik.
Batı dediğin nedir ki? Bak! M. Akif Ersoy ne diyor senin özendiği batıya;
"Kim demiş Avrupa insanı medeni?
Ne edep var ne haya, çırılçıplak bedeni!
Eğer medeniyet açıp saçmaksa bedeni;
Desenize hayvanlar bizden daha medeni!"
İnsan noktası mı, dediniz! Türk-İslam kültüründen insana bakış, insan ilişkiler ve sosyal hayat üzerine özet niteliğinde birkaç cümle aktarayım ve siz bu tespit ve tavsiyelerin halen geçerli olup-olmadığına karar verin.
Bilginle arkadaşlığı kesme. Çünkü onun ağzından çıkan sözler sana da tesir eder.
Kendine, kendinden daha hoş bir arkadaş ara ki, senide kendine benzetsin.
Bilgisiz ve görgüsüz kimseden gece bile kaç ve arkana dönüp bakma.
Büyüklenen zenginden çekin. Zira lağım doldukça daha pis kokar.
Üstüne düşmeyen bir işe karışma. Böyle yaparsan her gönül senden incinmiş olur.
Adı, sanı kötü olan herkesten yüz çevir. Çünkü sonunda senin adını da kötüye çıkarır.
İftiracı ve söz getirip, götürenden sırdaş edinme.
Denemediğin bir kimse ile yol arkadaşı olma.
Görmüş olduğunla, bilmiş olduğun arasında bir fark gözet.
Bir şey söylediğin zaman sözünü bilerek söyle.
Her hüner sahibinden bir hüner öğren ve herkesin hoşlanacağı şekilde konuş.
Hoşa gitmeyen bir şey söyleme. Çünkü bu sözün karşılığı da hoşa gitmez.
Dağda güzel ses çıkar ki, dağda onu güzel aksettirsin?
Her söze karışma, söylenmemesi gereken şeyi söyleme?
Bir kimseye düşman olmak istiyorsan, onunla baştan dost olma.
Birini incitmek kolay. Fakat kalbini kazanmak güç bir iştir.
Vefalı bir insansan, kimseye cefa etmeyi düşünme.
Kurtla aşinalık köpek huylu olmaktan ileri gelir.
Geçim hazinesinin yolu (kapısı) herkesle anlaşmaktır.
Mademki bir kimsenin derdinin devasını bulamayacaksın, o halde cefa ederek derdine dert katma.
Çok 'tamah' insanı küçültür ve bu küçüklük sonunda azap verir.
Söğüt gibi her rüzgârla sallanma. Güneş ve ay gibi kararlı ol.
Hırs ve arzu elini kes. Kuru ekmeğinle kanaat et.
Alçaklardan mürüvvet bekleme. Kanaat yükü ne mutlu bir yüktür! Kanaat pazarı gibi bir Pazar nerde bulunur?
Menfaatin uğruna bayağı insanlarla düşüp kalkma. Bundan dünyalığın artmadığı gibi dininde elinden gider?
Mademki Rabbin, sana nimetler bağışlamıştır, sende başkalarına ihsan et?
Bağışlayacağın zaman Allah (c.c) için bağışla. Çünkü Allah (c.c) için her ne verirsen geri alırsın."
Özetle biz bize yeteriz. Yeter ki, özümüzü öne çıkaralım ve birbirimizi sevelim?
Bu özeniş bir yokluktan dolayı mı ortaya çıkmıştı? Yoksa planlı bir içten esaret ve sömürge oyunu muydu?
Evet, bu bir sömürge oyunuydu ve maalesef batı kazandı. Bu oyunun insan ve sosyal hayat bölümüne bakacak olursak çok acı bir gerçek karşımıza çıkar. O kadar yabancı kelime girdi ki, artık Türkçemiz bile tehlikede.
Ekranlarda, kitaplarda veya sohbetlerde yaşam hakkında, insan hakkında bilgili insanlar bile 'filanca batılı yazar veya şair veya edebiyatçı derki' diye cümleye başlıyor, örnekler veriyor.
Bizim medeniyetimizde insan üzerine, şiir üzerine, edebiyat üzerine hiç mi örnek yok? Olmaz mı? Hem de ne örnekler, ne değerli şahsiyetler var. Bugün hayranlıkla izlenen batı, bu şahsiyetleri örnek alarak kendi inanç kazanında yoğurup bir kültür oluşturdular. Biz ise tarihimizi, değerlerimizi inkar ettik.
Batı dediğin nedir ki? Bak! M. Akif Ersoy ne diyor senin özendiği batıya;
"Kim demiş Avrupa insanı medeni?
Ne edep var ne haya, çırılçıplak bedeni!
Eğer medeniyet açıp saçmaksa bedeni;
Desenize hayvanlar bizden daha medeni!"
İnsan noktası mı, dediniz! Türk-İslam kültüründen insana bakış, insan ilişkiler ve sosyal hayat üzerine özet niteliğinde birkaç cümle aktarayım ve siz bu tespit ve tavsiyelerin halen geçerli olup-olmadığına karar verin.
Bilginle arkadaşlığı kesme. Çünkü onun ağzından çıkan sözler sana da tesir eder.
Kendine, kendinden daha hoş bir arkadaş ara ki, senide kendine benzetsin.
Bilgisiz ve görgüsüz kimseden gece bile kaç ve arkana dönüp bakma.
Büyüklenen zenginden çekin. Zira lağım doldukça daha pis kokar.
Üstüne düşmeyen bir işe karışma. Böyle yaparsan her gönül senden incinmiş olur.
Adı, sanı kötü olan herkesten yüz çevir. Çünkü sonunda senin adını da kötüye çıkarır.
İftiracı ve söz getirip, götürenden sırdaş edinme.
Denemediğin bir kimse ile yol arkadaşı olma.
Görmüş olduğunla, bilmiş olduğun arasında bir fark gözet.
Bir şey söylediğin zaman sözünü bilerek söyle.
Her hüner sahibinden bir hüner öğren ve herkesin hoşlanacağı şekilde konuş.
Hoşa gitmeyen bir şey söyleme. Çünkü bu sözün karşılığı da hoşa gitmez.
Dağda güzel ses çıkar ki, dağda onu güzel aksettirsin?
Her söze karışma, söylenmemesi gereken şeyi söyleme?
Bir kimseye düşman olmak istiyorsan, onunla baştan dost olma.
Birini incitmek kolay. Fakat kalbini kazanmak güç bir iştir.
Vefalı bir insansan, kimseye cefa etmeyi düşünme.
Kurtla aşinalık köpek huylu olmaktan ileri gelir.
Geçim hazinesinin yolu (kapısı) herkesle anlaşmaktır.
Mademki bir kimsenin derdinin devasını bulamayacaksın, o halde cefa ederek derdine dert katma.
Çok 'tamah' insanı küçültür ve bu küçüklük sonunda azap verir.
Söğüt gibi her rüzgârla sallanma. Güneş ve ay gibi kararlı ol.
Hırs ve arzu elini kes. Kuru ekmeğinle kanaat et.
Alçaklardan mürüvvet bekleme. Kanaat yükü ne mutlu bir yüktür! Kanaat pazarı gibi bir Pazar nerde bulunur?
Menfaatin uğruna bayağı insanlarla düşüp kalkma. Bundan dünyalığın artmadığı gibi dininde elinden gider?
Mademki Rabbin, sana nimetler bağışlamıştır, sende başkalarına ihsan et?
Bağışlayacağın zaman Allah (c.c) için bağışla. Çünkü Allah (c.c) için her ne verirsen geri alırsın."
Özetle biz bize yeteriz. Yeter ki, özümüzü öne çıkaralım ve birbirimizi sevelim?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025