logo
10 ŞUBAT 2025

Kilis’teki demografik yapının değişmesi

05.04.2023 00:00:00

Güneydoğu Anadolu bölgesi, Mezopotamya'dan Harran'a, oradan amik ovasına kadar, bereketli hilal delinen toprakların bir kısmını da içinde bulunduran, geçmişte, kadim medeniyetlerin kurulduğu, aynı zamanda birçok peygamberin de yaşadığı bir bölgedir.

Yine bu bölge, Yahudi inanışına göre (Arz-ı Mev'ud) Tanrı YHVH tarafından İbrahim'e ve soydaşlarına vadedilmiş bölgedir. 

Hristiyan Evanjelist inanışına göre, Armagedon yani kıyamet savaşları bu bölgede bulunan Amik ovasında gerçekleşecektir.

Dolayısıyla bölge, geçmişte olduğu gibi gelecekte de stratejik bir bölgedir. Hal böyle olunca, bölgede olan hiçbir gelişme, bölgede emeli olan emperyalist güçlerin bilgisi dışında değildir.

1990'lı yıllardan itibaren bölgenin demografik yapının değişmesi, bölge üzerinde geleceğe yönelik bir planın parçasından başka bir şey değildir.    

O yıllarda önce 50 bin, sonra da Irak lideri Saddam'ın zulmünden kaçarak Türkiye'ye göç eden tam 400 bin Kürt bölgeye kalıcı olarak yerleşmiş ve vatandaş yapılmıştır.

2011'de ise Suriye'de çıkan iç savaşla birlikte, milyonlarca Suriyeli bir anda denetimsiz bir şekilde ülkemize göç etti. Devletin yetkilileri şu an ülkemizde 3.580.000 Suriyeli göçmen var dese de kayıtsız ve kaçak göçmen sayısı bize göre çok fazladır.

Bölgede ziyaret ettiğim Kilis göç idaresi müdürü Sayın Mesut Çakır ise Kilis'te kayıtlı 87.500 Suriyeli mülteci var dedi.

Niçin, Kilis'ten bahsediyorum, çünkü Kilis ülkemizde nüfusuna göre mülteci barındırma oranı en yüksek ildir. Kilis'te köyler hariç merkezde yaşayan Türklerin sayısı kadar Suriyeli mülteci vardır. 

Artan nüfus oranı gerek Suriyelilerin birden fazla evlilik yapmaları, küçük yaşta evliliğe müsaade etmeleri, gerekse çok çocuk yapmaları mültecilerin lehine, yerli halkın ise aleyhine işlemektedir.

Ülkemizde üniversiteden mezun olup iş bekleyen milyonlarca gencimiz ile birlikte, 12 yıllık mecburi eğitim ile çırak ve kalfa bulamayan binlerce Esnaf ve Sanatkârlar var. 

İşçi bulamayan esnafların bu açığı ucuz iş gücü olarak mültecileri çalıştırmaya başladı, ilk zamanlar iyi ve kazançlı gibi görünse de 11 senenin sonunda gelinen durum, Kilis'te en önemli sivil toplum örgütü olan Esnaf ve Sanatkârlar çoğunluğu mültecilerden oluşmuştur.

Sosyoekonomik ve Kültürel yönden durum böyle iken, ben asıl sorunun ülkemizin ilerde başını ağrıtabilecek olan ulusal güvenlik meselesinden endişeleniyorum. 

Zira denetimsiz olarak bölgeye gelen mültecilerin arasında Suriye'yi karıştırmak için orada bulunan militanlar da olabilir.

Ülkemizde bulunan yabancılar ileride Büyük Orta Doğu (BOP) projesinin Türkiye ayağında kullanılabilir.

Özelikle, Kilis, Gaziantep, Hatay'a yerleştirilen yabancılarla birlikte, bölgenin demografik yapısı değişti. Bu hamle ile ülkemiz üzerinde hesapları olan emperyalist güçlerin ileriye dönük planları dâhilinde olan, self determinasyonun alt yapısı hazırlanıyor olabilir.

Self determinasyon: Avrupa birliği, uyum yasaları adı altında ikiz yasalar (Self Determinasyon Türkiye'deki halklara kendi geleceklerini belirleme hakkı)

BM, 1966 yılında halkların bazı hak ve özgürlükleri güvence altına almak amacıyla 1966 yılında "İKİZ SÖZLEŞME" adı altında bir dizi sözleşmeler hazırlamış ve üye devletlerin imzasına açmıştır.

Türkiye, ülke bütünlüğünü tehdit ettiği için 37 yıl imzalamadığı bu sözleşmeyi 15 Ağustos 2000 tarihinde ANAP-DSP-MHP koalisyon hükümeti zamanında İmzalanan sözleşmenin yasalaşması ise Ak Parti hükümetine nasip olmuştu.

1- Bütün halklar kendi kaderlerini tayin hakkına sahiptir. Bu hak vasıtasıyla halklar kendi siyasal statülerini serbestçe tayin edebilir ve ekonomik, sosyal ve siyasal gelişmelerini serbestçe sürdürebilirler. 

2- Bütün halklar, doğal kaynakları ve zenginlikleri üzerinde kendi yararına serbestçe tasarrufta bulunabilir. Bir halk sahip olduğu maddi kaynaklardan hiçbir koşulda yoksun bırakılamaz. 

3- "Bu sözleşmeye taraf her devlet, bu sözleşmede tanınan… Kendi toprakları üzerinde bulunan ve egemenlik yetkisine tabi olan bütün bireyler için güvence altına almayı bu ve haklara saygı göstermeyi taahhüt eder" denilmektedir. 

Devamla; "Sözleşme ile tanınan hakların, ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal ya da başka fikir, ulusal ya da toplumsal köken, mülkiyet, doğum ya da başka bir statü bakımından herhangi bir ayrım gözetilmeksizin uygulanacağını" açıklamaktadır. 

Bu sözleşmelerde yer alan ortak hükümle, BM bünyesinde oluşturulacak komisyon ve komiteler, Türkiye'de denetim yapma ve iç işlerimize doğrudan müdahale etme olanağına kavuşuyorlar. Dikkat ederseniz birinci maddede Bütün halklar kendi kaderlerini tayin hakkına sahiptir. 

Yani anlayacağınız ileride dış güçlerin oyununa gelen (Arz-ı Mev'ud) bir bölge halkı, Birleşmiş Milletlere müracaat ederek, ben kendimi yönetmek istiyorum der.

Bu bölgenin yer altı yer üstü kaynakların parasını ben kullanacağım der. 

Komşu falan ülkeye bağlanacağım dediği vakit, sen referandum sandığını önüne koyman lazım, yapmaz isen Birleşmiş Milletlerin müdahale yetkisi var bu anlaşma ile.

Vahametin büyüklüğünü anlayabiliyor musun?

Bu olur mu? "Komplo teorisi üretiyorsun" diyenler, kısa zamanda iç karışıklıkla beraber Yugoslavya'nın nasıl 5'e bölündüğünü okusun.

 
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
 
Alaiddin Özkar / diğer yazıları
İsrail, 7 Ekim'deki başarısızlıkları soruşturmuyor
Devlet komisyonu kurulması kararı çıkmadı
Hamas'tan Trump'a tepki
Gazze'yi satın almaya hazırım demişti
İstanbul için yeniden kar alarmı
Kuvvetli rüzgar ve dona dikkat
TÜİK işsizlik oranını açıkladı
3 milyon işsiz var!
Dolar 36 lira sınırını geçti
Yeni hafta rekorla başladı
En önemli adasında işler bitik!
Deprem dalgası Yunan ekonomisini yere seriyor
Gazze’de rol değişimi
ABD, Gazze'yi sahiplenirse kim ne diyebilir?
Büyük deprem yolda mı?
Ege Denizi beşikten de beter
Trump'a ilk cevap 5 gün sonra geldi
Erdoğan'dan İmamoğlu'na eleştiri
Uzmanı uyarıyor
Covid-19 geçirenler işi sıkı tutsun
Büyük cesaret!
Vatandaşlar bankalara korkmadan borçlanıyor!
Unda bir tuhaflık var
TMO aldığı buğdayı koruyamadı
Bakliyatta ithalat tam gaz
Meksika'da üretiliyor, Türkiye'de tüketiliyor
Okan Buruk: 'Biz beklemiyorduk ama bekleyenler varmış'
Murat Sancak: ‘Okan Hoca benim ağzımı açtırma’
‘Kral çıplak’
Ahmet Çakar, Murat Sancak’ı tebrik etti
İsrail, 7 Ekim'deki başarısızlıkları soruşturmuyor
Devlet komisyonu kurulması kararı çıkmadı
Hamas'tan Trump'a tepki
Gazze'yi satın almaya hazırım demişti
İstanbul için yeniden kar alarmı
Kuvvetli rüzgar ve dona dikkat
TÜİK işsizlik oranını açıkladı
3 milyon işsiz var!
Dolar 36 lira sınırını geçti
Yeni hafta rekorla başladı
En önemli adasında işler bitik!
Deprem dalgası Yunan ekonomisini yere seriyor
Gazze’de rol değişimi
ABD, Gazze'yi sahiplenirse kim ne diyebilir?
Büyük deprem yolda mı?
Ege Denizi beşikten de beter
Trump'a ilk cevap 5 gün sonra geldi
Erdoğan'dan İmamoğlu'na eleştiri
Uzmanı uyarıyor
Covid-19 geçirenler işi sıkı tutsun
Büyük cesaret!
Vatandaşlar bankalara korkmadan borçlanıyor!
Unda bir tuhaflık var
TMO aldığı buğdayı koruyamadı
Bakliyatta ithalat tam gaz
Meksika'da üretiliyor, Türkiye'de tüketiliyor
Okan Buruk: 'Biz beklemiyorduk ama bekleyenler varmış'
Murat Sancak: ‘Okan Hoca benim ağzımı açtırma’
‘Kral çıplak’
Ahmet Çakar, Murat Sancak’ı tebrik etti
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.