Terör yarası artık kangren olmuştur. Nasıl ki, insan vücudunda kangren olan bir parça, vücudun tamamını kurtarmak için vücuttan kesilip, ayrılıyorsa, Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceği için bu terör ve terör destekçilerinin iyi tespit edilip, bu devletten, bir ve kardeş olan bu milletten bir an önce kesilip, atılması gerekiyor. Sayı önemli değil. Eğer vücut tehlikedeyse ve bu kangren tüm vücudu sarma pozisyonundaysa 3 parmaktı, beş parmaktı demeden kesip atacaksın. Çünkü tedaviye cevap vermedi.İşte bu şartlar altında (biraz halkça olacak ama) AKP terör konusunda "çuvalladı". Eline yüzüne bulaştırdı. İddialar vahim, tartışmalar akıl sınırlarını zorluyor. Seçim dönemlerinde AKP'nin PKK ile ateşkes yaptığı dillendiriliyor. Özerklik, ana dil vs. konuları Oslo ve Kandil'e hükümet yetkisi ile götürüldüğü açıklanıyor. Baskınlar ve artan şehit sayıları hükümeti harekete zorluyor. Sınır ötesi harekât başladı haberleri ile seviniyoruz. Hatta ordumuz bu işi kökten bu sefer halleder hayalleri kurarken, o da nesi, ordumuz sınırı bile geçmemiş. 22 taburla sınır ötesi harekât bir yalanmış meğer. Ama bu kadar büyük bir yalana kim cesaret edebilir ki! Bu sorunun cevabı, adam gibi adam, sloganının muhatabına sormak lazım! Neden 22 tabur asker sınırı geçememiş? Onun cevabını da "Kadim dostlarına" sormak lazım. Tabi hava harekâtları oldu. Bombalamalar atıldı. Hatta 300'e yakın terörist öldürüldü. İşin ilginci bu teröristlerin dirisi de bu ülkeye zarar veriyor, ölüsü de. Bu teröristlerin cesetlerini aramak için yola çıkanlar, onlara tören düzenleyenler vs. bu vesilelerle bir kez daha devletin varlığına, milletin bütünlüğüne demedik laf bırakmıyorlar. Neden böyle oluyor, sorusunun cevabı da iktidarda gizli. Çünkü iktidar ne terörü ve ne de teröristi tanımlayabilmiş değil. Haliyle tanımlayamadığı olgulara karşı tedbirde alamıyor. Dedik ya! Devlet alenen tehdit ediliyor, hükümet aşağılanıyor. Hem de devletten maaş alanlar tarafından. Ama demokrasi onları öyle bir kucağa almış ki, kanunlar onlar için işletilemiyor. Selahattin Demirtaş BDP Genel Başkanı. Hükümetin "Yeni anayasa" daki tek umudu. Çıkıp diyor ki: "Öldürülen PKK'lılar onurumuzdur." Yani ben PKK'yım diyor. Yoksa onur kavramı öyle rastgele kullanılacak bir kavram değildir. Sonra hükümeti, kanla abdest alıp, göstermelik namaz kılan üçkâğıtçıya benzetiyor. Askere, yazara, çizere işletilen demokrasi bu şahıslara işletilemiyor. Haliyle bize de "kanla abdest alıp, namaz kılmak ve üçkâğıtçılıkla" itham edilenlerin avukatlığını yapmak düşmüyor. Ayrıca Demirtaş geçmişe vurgu yapıyor. "O dönemlerde de bunların çok daha beterini gördük. "Bunları bitireceğiz" diyorlardı. Şimdi bakın "ya bitecek ya bitecek" diyenlerin nerede olduğu belli değil, ama BDP 36 milletvekili ile Meclis'te. Zulmün varacağı yer, Tansu Çiller'in vardığı yerdir. Kim bitecek hepimiz göreceğiz."Tabi iddia ettiğim gibi hükümet gereken teşhisi koyamadığı gibi tedavi süreci de hastalığın iyice artmasına sebep oluyor. Hani zararlı virüsleri engellemek, öldürmek için anti virüs aşıları yapılır. İşte hükümet anti virüs aşısı yapacağım diye bütün vücuda virüs aşısı yaptı. Şimdi çırpınıp, duruyoruz. Tabi bu süreçlerde Başbakanın yaptığı sert (!) açıklamaları da unutmayalım. En azından yüzde 50'nin gazını alıyor. Evet, Başbakan ve hükümeti terör konusunda ABD ile, AB ile işbirliğine girişti. Artı Barzanileri muhatap aldı, artı bebek katilini muhatap aldı, artı bizzat örgütü muhatap aldı, artı bizzat teröristi muhatap aldı. Şimdi ise yakınıp, duruyorlar. Başbakan Almanya ziyaretinde sert konuşuyormuş! Medya öyle diyor. Bakın Sayın Başbakan dost dediği ülkelere nasıl sesleniyor; "Avrupalı dostlarımızın önüne dosyaları koyduğumuzda, tek tek isimleri, dernekleri, yayın kuruluşlarını, aktarılan para miktarlarını koyduğumuzda, bize bahaneler üretiyorlar. Siz o bahaneleri artık bize değil, artık Batman'da öldürülen masum yavrulara değil, eğer izah edebiliyorsanız, önce kendi vicdanınıza izah edin?" Birincisi, vicdan ve Batı Medeniyeti yan yana pek şık durmuyor. İkincisi Başbakanın bu tespitleri doğru ama hala bu anlayış sahiplerine "dost" diyor, onlarla bir ve beraber olma gayretine giriyor. Sonra malum Dışişleri Bakanı'nın "ağabeyim" dediği bir Barzani olayı yaşadık. Bu adamın PKK'yı beslediği, desteklediği dahası PKK'lı olduğunu bilmeyen var mı? Bütün söylemlerinde örgüt propagandası var. Ama bu kişi Erdoğan'ın terörle mücadelede ki, yardımcılarından biri (!) İşte bu şahıs, nasıl ki, 200 küsur PKK'lı, kimsenin haberi olmadan (!) sınırı geçip, gelip katliamlarını yapıp gittilerse, bu kişide geldi (tabirimi mazur görün) lafı koydu, gitti. "Bizden izinsiz Kandil'e giremezsiniz!" Peki bu ziyaret (!) öncesi Erdoğan'ın kamuoyuna aktardığı Barzani beklentileri vardı. Hatırlayalım; Kandil'deki PKK'ya karşı ortak operasyon. Bu mümkün değilse, Türkiye'nin Kandil'e girmesine ses çıkartmaması. Irak'ın kuzeyinde, yani Barzani bölgesindeki PKK'nın silah, teçhizat ve gıda temin yollarının kesilerek terör örgütünün tecridi. İşte hayalleri büyük olanların, hayal kırıklıkları da büyük oluyor!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025