İnsanoğlu adeta lunaparklardaki hızlı trenlerdeki çocuklar gibi. Tren hızlandıkça, yükseğe çıktıkça haz çığlıkları atan o gençlerden farkımız yok. Üstelik bizim tren her turda daha da hızlanıyor. Küreselleşmenin bir tezahürü olarak tüm dünya birbirine elektronik bağlarla bağlandı. Şimdilik hâlihazırda internetle tanışmamış 4 milyar insan için mini uydularla kalan insanları da bu çılgınlığın içine çekmeye çalışan bir sermaye var. Herkesin online olduğu bir dünya! Her şeyi bilmek ve her şeye en çabuk şekilde ulaşmak ve en hızlı bir şekilde tüketmek günümüz insanının yaşam şekli bu.
Batının insanlık tarihinin en gelişmiş medeniyet seviyesini günümüz insanlığı gibi tanımlama hatasına düşmesindeki sebep elimizdeki teknolojik ürünler. Çok değil 1991 yılında tesadüfen bulunan buz adam Ötzi diye adlandırılan yaklaşık 5300 yaşındaki erkek cesedinde yapılan araştırmalarda o dönem insanının kendi hastalıklarının tedavisinde karbondan yararlandığı, mide bağırsak hastalıkları için ve zehirlenmeler için farklı bitkileri kullandığı ve hatta ticaret yaptığı tespit edildi. Bu batının medeniyet anlayışına tamamen aykırı bir durumdu. Çünkü onlara göre bugünün insanı ancak bu tarz bilgilere sahip olabilirdi.
Kendini en üstün görme hastalığı insanın nefsinde hep vardı. Bu duygu değil miydi Kabil'e Habil'i öldürten. Bu duyguydu zengin maden yataklarını sömürmek adına yüz binlerce Afrikalıyı katleden, Asya'dan Amerika'ya kadar tüm dünyada kölelik sistemini kuran. Dünya daha çok kazanma arzusu ile çılgınca çalıştı, savaştı. Öyle ki, sanayileşme devrinde Amerika'da fabrikaların bir kapısından ölen insanlar çıkarken diğer kapısından yeni elemanlar giriyordu. Ve tabi ki daha çok kazanma arzusu ile bilimden de olabildiğince yararlandı. Tüm bu yaşanan sürece de gelişme dendi.
İşin garibi, gelinen noktada insan kendi eliyle kurduğu yeni nesil medeniyetin esiri oldu. Artık hayatımız dijital kodlardan ibaret. Birkaç dakikalığına elektriksiz kalmaya kimin tahammülü var. İnternetsiz bir iletişim nerdeyse kurulamıyor. Ticaretten sağlığa her alanda teknoloji bizi esir almış durumda. Cep telefonlarına bakmama sürelerimiz saniyelerle ölçülüyor. Gelinen noktada kendi ürettiğimiz cihazlar bizi işsiz bırakmaya başladı. Önümüzdeki on sene içinde milyonlarca insan teknolojiye işini kaptıracak. Yani bir kısım daha çok kazanırken bir kısım ki, çok büyük bir kısım insan tüm kazancını yitirecek. Roald Dahl'in Charlie'nin Çikolata Fabrikası kitabındaki filimi de yapıldı. Şehirde çikolata satışlarının artması diş çürümelerini arttırır, bunun üzerine diş macunu satışları patlar ve diş macunu fabrikasına robotik sistem kurulması neticesinde Charlie'nin babası işsiz kalır ve ardından yaşananlar günümüz insanlığına güzel dokundurmalarında olduğu bir maceraya okuyanı götürüyor. Pek vakti olamayana filmi izlemelerini tavsiye ederim.
Bütün bu yaşadığımız gelişmelere rağmen Batı, temel meseleleri çözmede hiçbir adım atamadı. Sadece sorunları daha hızlı tespit etmemizi sağladı. 5300 yıl önce yaşamış insanla aynı derdi çekiyoruz. O da kalp damar hastasıydı biz de. Onda da eklem kireçlenmeleri, ülser vardı bizde de. Ama onun ödemek zorunda olduğu ev kirası, doğalgaz, elektrik, internet ve telefon faturası yoktu. Üstelik o bizden çok daha kaliteli besleniyor ve çok daha sağlıklı yaşıyordu. İşin trajik kısmı bu sağlıksız yaşamı sürdürebilmek adına işsiz kalma korkusuyla her türlü mobbinge göz yuman, kendi işini korumak adına en yakın arkadaşının kuyusunu kazan öğlen yemeklerinde bile çalışmak zorunda kalan bir topluma dönüştük.
Yeri gelmişken, Pakistan'ın Keşmir kenti yakınlarında yaşayan Hunza Türklerinin yaşam kalitesi, Batı'nın en zengin iş insanlarından bile daha yüksek. Yetmiş yaşında bile doğum yapabilecek kadar sağlıklı ve görüldüğü kadarıyla da huzurlu bir toplum Hunza Türkleri.
Evet, teknoloji bize pek çok sahada kolaylıklar sağladı. İletişimden ulaşıma hayatımızda hayal bile edilemeyecek hıza kavuştuk. Soru şu; bu hız bize kendimize daha çok vakit ayırmamıza mı yarıyor yoksa hızın etkisi ile başımız dönmüş bir şekilde hayatın gerçeklerini mi ıskalıyoruz?
- Tavuk döner ekonomisi / 08.01.2022
- Göremediğiniz aslandan korkun / 15.05.2020
- Bir ömre sığmayan hayat / 24.04.2020
- Amerika Korona’nın ilacını buldu / 28.03.2020
- TRT’den skandal dizi / 18.03.2020
- Sen nasıl bir senesin 2020 / 17.03.2020
- Kapitalizmin elindeki kırbaç, teknoloji / 27.02.2020
- Farkında olmadan halk Budist oluyor! / 20.02.2020
- Kore’nin ‘parazit’ başarısı / 11.02.2020