Sinema sektörünün en prestijli ödülü olarak gösterilen Oscar ödüllerinin 92'ncisine 'Parazit' damgasını vurdu. Ödül tarihinde ilk kez İngilizce dışında başka bir dilde çekilen bir film en iyi film dalında ödül alırken filmin yönetmeni Bong Joon Ho en iyi yönetmen ödülüne layık görüldü. Film ayrıca en iyi uluslararası film kategorisinde de ödül alarak sinema tarihine geçti.
Filmin konusu esasında çok tanıdık, oldukça mütevazı şartlarda yaşamaya çalışan fakir bir ailenin zenginleşmek adına eline geçen bir fırsatla zengin bir ailenin yanına yerleşmesiyle olaylar başlar. Bu yerleşmeyi sağlayan ailenin oğlunun arkadaşı aileye bir de mistik güçleri olan taş hediye eder… Zengin kız fakir oğlan aşkı entrika ve cinayetlerle devam eden filmin yakında dizisi de çıkacak.
Filmin çok iyi bir film olduğu esasen Oscar ödüllerinden önce aldığı diğer ödüllerle onaylanmıştı. Ama Oscar diyince işin rengi biraz değişiyor, çünkü sektörün prestijli olduğu kadar tartışmaları da meşhur. Bu Akademi ödüllerinin biliyoruz ki, hem siyasi hem de ticari kaygıları var. Siyasi kaygılarına bir cümleyle değinecek olursak ödül töreninin Amerikan başkanlarına ve siyasetine bir protesto havasında geçmemesi için gecikmeli bir şekilde yayına verilmesi, kelimenin tam anlamıyla bir sansür uygulanması. Bunun yanı sıra neredeyse ödül almanın bir kriteri gibi algılanan konu var. Yahudilerin nasıl zulüm yaşadığını anlatan bir film yapmak ya da başrolünde oynamak ya Oscar getiriyor ya da ödüle giden yolu ardına kadar açıyor. Tam yeri gelmişken sinema tarihinin en büyük oyuncularından kabul edilen Charles Chaplin'in Hitler'i hiciv sanatıyla yerden yere vurduğu Büyük Diktatör filminin, Nazi Almanya'sını kırmak istemeyen Amerika yönetimi tarafından vizyona geç sokulması ve sonrasında yaşadıklarının Chaplin'i adeta sinemaya küstürmesi son derece ironik bir vakıadır.
Tekrar Kore'ye dönecek olursak 20. yüzyılın ortalarında adeta harabe halindeki ülke yüzyılda ancak toparlanır denildiği dönemden 1967'ye gelindiğinde Bilim ve Teknoloji Bakanlığı kurarak yönünü çizmiş oldu. 1980'de Türkiye'nin adeta kopyası gibi bir ekonomiye sahipken geçen kırk senede dünya ekonomisinde söz sahibi olacak noktaya geldi. Dünyanın en temiz şehirleri arasında gösterilen şehirlerden en iyi üniversiteleri arasına giren okulları ile Asya'nın cazibe merkezilerinden biri olan ülke, 2005'ten bu yana sinema ve dizileri ile de dikkatleri çekiyor. Ağırlıklı olarak kendi toplumsal meselelerine değinen filmlerin yanı sıra Meltem TV'den de severek izlediğimiz oyuncu kalitesi ile dikkat çeken tarihi film ve dizileri ile kendi sinemasını oluşturmaya başladı. Son dönemde dünya çapında solun sahipliği ile sektörün önemli bir oyuncusu olmaya da başlayan Kore, bu başarısını Oscar ödülleri ile taçlandırdı.
Peki, bu başarı öyküsü nasıl gerçekleşti? Derin ekonomik ve sosyolojik bir analize girmeye hiç gerek yok. Tek cümleyle siyasiler ve halk böyle istedi. Tıpkı ikinci dünya savaşı sonrasında Almanya ve Japonya gibi ya da Milli Ekonomi Modeli ile tanışan Rusya ve Çin gibi. Zaten Çin, Hindistan gibi iki güçlü ülkenin toplamda Asya ekonomisine katkısı yadsınamaz bir gerçek. Ve bir başka gerçek, ekonomik başarılar sanatsal başarıları da peşinden doğal olarak getiriyor.
Sanat sadece eğlence değildir. Tam aksine bir ülke için birliğin ve beraberliğin en temel dayanaklarından biridir. Atatürk sanatın önemini, "Bir millet sanattan ve sanatkârdan mahrumsa tam bir hayata malik olamaz. Böyle bir millet bir ayağı topal, bir kolu çolak, sakat ve alil bir kimse gibidir. Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş olur" diyerek esasen bize bir ufuk açmış oldu.
Eurovizyon gibi dünyada hiçbir değeri olmayan bir organizasyonda "İngilizce mi şarkı söylesek dünya Türkçe şarkıları anlamıyor" diyenler için Parazit'in bu başarısı örnek olsun. Dünyaya dizi satacağım diye tüm değerlerini ayaklar altına alan diziler çekerek ya da tarihi dizi çekmek adına tarihsel gerçekleri saptırmaya gerek yok. Sanat duyguların anlatıldığı bir sahadır. Bir resme onlarca duyguyu sığdırabilirisiniz ve bu duygu tüm dillerde tüm kültürlerde aynı karşılığı bulur.
Kore dördüncü nesil sanayi ile elde ettiği tüm bu başarılarını koruma altına almak zorunda. Çin, Rusya ve Hindistan'ın dönüşümünü kendine örnek almalı. Hatırlarsanız geçen senelerde ABD'de 400 milyar dolar teklif vererek liman özelleştirmesine girdiler de Amerika sizin dolarınız burada geçmez bize altın getirin diyerek Kore'yi özelleştirme dışı bıraktı. Kore; Çin, Rusya ve Hindistan'ın da uyguladığı Milli Ekonomi Modeli ile hem çok daha büyür hem de ilerleyen senelerde olabilecek bir küresel krizden kendini korumaya almış olur.
- Tavuk döner ekonomisi / 08.01.2022
- Göremediğiniz aslandan korkun / 15.05.2020
- Bir ömre sığmayan hayat / 24.04.2020
- Amerika Korona’nın ilacını buldu / 28.03.2020
- TRT’den skandal dizi / 18.03.2020
- Sen nasıl bir senesin 2020 / 17.03.2020
- Kapitalizmin elindeki kırbaç, teknoloji / 27.02.2020
- Farkında olmadan halk Budist oluyor! / 20.02.2020
- Kore’nin ‘parazit’ başarısı / 11.02.2020