Emperyal devlet siyasetinde en temel ihtiyaç düşmandır. Bir tehdit korkusu olmadan ne halkının ne de kendine bağlı tutmaya çalıştığın ülkelerin aidiyetini kontrol edemezsin. 2. Dünya Savaşı sonrası Soğuk Savaş süreci ABD eksenli bir tek devlet anlayışını körüklerken, bir numaralı düşman Komünizm'di. Komünist tehdit NATO çatısı altında bir dünyayı birleştirirken ABD her fırsatta yeni yeni coğrafyalarda savaşlara girdi. Hiçbir ülke de neden sen bu ülkelerle savaşıyorsun demedi, diyemedi. Öbür taraftan silah baronları servetlerini hesabını bile tutamayacak boyutlara taşıdı.
Sürece zaman içinde "Yeşil Terör" girdiğinde Batı için en büyük düşman artık Müslümanlardı. Bu tehdidin pazarlanması adına ABD ikiz kulelerinin vurulmasını seyretti, tıpkı atom bombasını atmadan önce Pearl Harbor saldırısını göremediği gibi. Ya da göz göre göre gelen mortgage krizini önlemediği gibi. Emperyal devlet anlayışında bu tarz kayıplar birer maliyettir ve bu kazanılanlar karşınında çok küçük bir maliyetten öte bir şey değildir.
BOP sürecini çok güzel anlatan bir fıkra vardır. Bush seneler sonra halefi olacak Barack Obama ile gizli bir buluşma gerçekleştirir, fıkra bu ya, Bush Obama'ya "Bak Obama, ben Ortadoğu'da bir savaş başlatacağım ve bu savaşı sen devam ettireceksin. Bu savaşta milyonlarca Müslüman ölecek, on milyonlarcası sakat kalacak ve evinden olacak. Ama bu savaşta bir de maalesef Angelina Jolie de ölecek." demesi üzerine Obama, "Müslümanları anladım ama neden Jolie de ölecek." diyince Bush yanında bulunan Condoleezza Rice'a döner ve "Bak gördün mü, Müslümanlar kimsenin umurunda değil" der.
Bütün bu süreçlerde ABD yönetimi aldığı tüm bu kararlar doğrultusunda halkı tarafından Batılı ülkeler tarafından hatta Müslüman ülkeler tarafından bile sorgulanmadı. Dünya tehdit altındaydı, özelliklede zengin Batılı ülkeler için risk çok büyüktü. Ve tek kurtarıcı ABD zaman zaman aşırılıklara kaçabilir, ülkeleri işgal edebilirdi. Ancak bu süreçlerin en büyük kazananı İsrail ve silah lobisi oldu.
Şimdi dünyada yeni bir korku var Korona virüsü. Tüm ülkeler halklarını korumak adına olabilecek en sıkı önlemleri aldı, alamaya da devam ediyor. Hiçbir sağlık yetkilisi şu soruyu cevaplayamıyor; kriz ne zaman geçecek? Ama seneler sürebileceğinin altını çizen çok sayıda uzman görüşü var. Hiçbir ülke seneler sürecek bir krizi yönetebilecek kadar güçlü değil. Üstelik önümüzdeki senelerde hangi virüsler dünyayı etkisi altına alacak bilemiyoruz. Ama hangi virüs olursa olsun ilacını bulan çok para kazanacak, o kesin.
Tabi bir de işin ekonomiye yansımaları var. Yaşanan karantinalar kilitlenmiş piyasalar ve en kötüsü öngörülemeyen bir süreci hiçbir özel sektör karşılayamaz. Hiçbir firma, bırakın seneleri aylarca bile çalışmadan personeline maaş ödeyemez. Hatta bu süreci devlet ekonomileri bile kaldıramaz. Bu durum tüm dünyayı top yekûn bir resesyona götürür. Bu da global bir kriz demektir. İşte tam da bu noktada ABD kendi krizinin ilacını buldu.
ABD yönetiminin açıkladığı 2 trilyon doları bulan tedbir paketlerini inceleyen ekonomistlerin tamamı bu önlem paketlerinin aslında Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'nden alındığını kendi ifadeleri ile dilleri varmayarak da olsa itiraf ediyorlar. Hatta ülkemizde de bazı siyasetçiler para basalım demeye başladı. Ancak nasıl yapacağını bilmediği gibi bunun nasıl olacağını dünyada en iyi bilen Prof. Dr. Haydar Baş ismini anma delikanlılığını bile göstermiyorlar. Hadi ABD Haydar Baş ismini gizliyor ama onun modelini bire bir uygulayarak kendini açık ediyor. Peki, bizim siyasiler neden Haydar Baş diyemiyor?
Bakın göreceksiniz dünya bu krizi Milli Ekonomi Modeli ile aşacak. Vatandaşına evde oturması için para verecek. İlacını gıdasını ücretsiz dağıtacak... Peki Türkiye?
Son olarak yine Prof. Dr. Haydar Baş bey'in altını ısrarla çizdiği bir konuyu hatırlatalım. İçinde yaşadığımız çağın en stratejik sektörü gıda sektörüdür. Gün gelir paranızla bile aç kalırsınız.
- Tavuk döner ekonomisi / 08.01.2022
- Göremediğiniz aslandan korkun / 15.05.2020
- Bir ömre sığmayan hayat / 24.04.2020
- Amerika Korona’nın ilacını buldu / 28.03.2020
- TRT’den skandal dizi / 18.03.2020
- Sen nasıl bir senesin 2020 / 17.03.2020
- Kapitalizmin elindeki kırbaç, teknoloji / 27.02.2020
- Farkında olmadan halk Budist oluyor! / 20.02.2020
- Kore’nin ‘parazit’ başarısı / 11.02.2020