Geçtiğimiz gün birkaç haftadan beri tanıtımlarını izlediğimiz "Ya İstiklal Ya Ölüm" dizisinin ilk bölümleri yayınlandı. İlk başta şunu belirtmekte fayda var, TRT deyince akla ilk gelen özenli ve detaylara özellikle de tarihsel gerçeklerden taviz vermeyen işlere imza atması daha doğrusu öyle olmasını beklediğimiz bir yayın kuruluşu geliyor. Ancak bu dizideki özellikle senaryo açısından gösterilen özensizlik ya da eyyamcılık TRT kültürüne yakışmadı.
"Ya İstiklal Ya Ölüm" dizisinde ne içerik, ne prodüksiyon kalitesi, ne de kurgusal bir kalite göremedim. Çocuk tiyatrolarında görmeye alıştığımız takma bıyık ve sakal uygulamalarını andıran uygulamalar kötü makyajlar ve çoğu zaman kopuk bir kurgu izledik. Ama bunların tamamının bir izahı olabilir. Bütçe ekip vs. ancak İstiklal mücadelesinin anlatıldığı bir dizide özelikle de yakın tarih gibi milyonlarca kaynağın olduğu bir dönemin anlatıldığı bir dizide senaryo açısından özellikle de Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün bu gerçekler doğrultusunda verilmesi gerekirdi.
Dizinin milli mücadelenin başlangıcından değil İngilizlerin İstanbul'u resmi işgalinden başlaması Atatürk'ün Anadolu'da verdiği çok yönlü; sarayla, sözde din adamlarıyla, bazı tarikatlarla, hatta halkla ve işgal kuvvetleriyle verdiği mücadeleyi göstermeden başlaması bence çok büyük bir eksiklik. O süreç bağımsızlık yanlılarıyla mandacıların İngiliz, Yunan ve Fransız uşaklarıyla tam bağımsızcıların mücadelesidir. O süreçte saray Mustafa Kemal'i hain ilan ediyor, hakkında fetvalar veriliyor, halk süreci anlamadığından katılım göstermiyor korkular, yokluk vs. bütün bu sürecin izleyiciye verilmemesi dizinin adına yakışmadı.
Dizinin doğal olarak başkarakteri Atatürk, ancak son zamanlarda gördüğüm en geniş usta oyuncu kadrosuna sahip dizinin bence en başarısız oyunculuğunu Atatürk karakterini canlandıran oyuncuda izledim. Bekli de söz konusu Atatürk olunca beklentilerin yüksek olmasından da kaynaklanıyor olabilir. Ama gördüğüm bu.
Dizi doğal olarak İstanbul ve Ankara arasında geçiyor. Diziye göre son derece bilinçli, dağınık da olsa istisnai birkaç kesim hariç topyekûn direniş sergileyen bir milletin direnişinde bir telgraf binası içinde sağa sola emirler yağdırmaktan öteye geçmeyen bir Atatürk. Hatta İstanbul'da meclis binasının İngilizler tarafından basılmasına sevinen bir Atatürk. Kısaca kabadayıların, faytoncuların, kayıkçıların direniş gösterdiği, askerin eli kolu bağlı bir şekilde içten içe yandığı bir İstanbul ve Ankara'da bir telgraf binasında sürekli kararlar alıp emirler veren bir Atatürk. Özetle asıl mücadele İstanbul'da yaşanırken Ankara'da meclis kurmaya ve diplomatik hamlelerle İstanbul'a destek vermeye çalışan bir yapı izledik. Ve bütün bu sürece destek verirmiş gibi gösterilen bir saray damat Ferit hariç. Sanki herkes millici, herkes mücadele içinde bir Damat Ferit hain.
En çok da diziye ismini veren ve kurtuluş savaşının ruhunu temsil eden "Ya İstiklal Ya Ölüm" haykırışını Mustafa Kemal Atatürk'ten değil de dizinin final sahnesinde bir kabadayının ağzından duymamız kelimenin her anlamıyla bir skandaldı. Hani en azından bu haykırışı Atatürk'ün ağzından bizlere gösterebilirlerdi. Çanakkale mücadelesinin geçtiği sahnelerde bile Atatürk'ün isminin geçmediği bir milli mücadele dizisi izledik.
Özetle derinlikten uzak tarihsel gerçeklere uymayan hatta özensiz kostüm uygulamalarıyla bütçesini halkın ödediği bir skandal diziyi ekrana getirdiği için TRT'ye sitemlerimi iletiyorum. Dizi senaristlerine, yapımcılarına ve TRT yönetimine eğer maksatları kurtuluş mücadelesini halka kurgusal bir işle göstermekse Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in Hoş Geldin Atatürk kitabını ısrarla tavsiye ediyorum. Zararın neresinden dönerlerse kardır.
Not: Dizi eğere böyle devam edecekse en azından adını değiştirsinler. Önerim, Telgrafhaneden yönetilen mücadele, olabilir.
- Tavuk döner ekonomisi / 08.01.2022
- Göremediğiniz aslandan korkun / 15.05.2020
- Bir ömre sığmayan hayat / 24.04.2020
- Amerika Korona’nın ilacını buldu / 28.03.2020
- TRT’den skandal dizi / 18.03.2020
- Sen nasıl bir senesin 2020 / 17.03.2020
- Kapitalizmin elindeki kırbaç, teknoloji / 27.02.2020
- Farkında olmadan halk Budist oluyor! / 20.02.2020
- Kore’nin ‘parazit’ başarısı / 11.02.2020