Kısacası kadınlar daha zayıf, daha savunmasız varlıklar olarak her rejimde belirli oranlarda istismar konusu kolayca olabilmektedirler.
Bununla beraber bazı yerlerde ve devletlerde kadınlara en tabii haklar bile tanınmamaktadır. Türkiye'deki kadın hakları bazı kimseler tarafından parçalanmaya doğru itilmeye çalışılmaktadır. Hatta Yeni Türk Ceza Yasası'nda zina tartışmaları da çok sert geçti. AB medeniyeti kadınları aile dışına itmektedir. Mesela erkeklerin her yaptığını kadınlar da yapmak istemektedir. Halbuki ise kadın erken bünyeleri ayrıdır. Kadınlar gelecek nesillere yönelik yapısal özellikler vardır. Kadınların uyuşturucu - alkol - sigara kullanmaları çok daha zarlı olmaktadır. Kürtaj da ayrı bir konudur. Kürtaj esnasında rahim zedelenmeleri ve daha sonra sakat çocukların doğmaları veya hiç doğum yapamamaları söz konusu olabilmektedir. Onun yanında rahim delinmeleri-yırtılmaları ve kürtaj esnasında kanamalardan ölen kadınlar da var. Hem de bunların sayısı o kadar az da değil!
Diğer tarafında kürtaj, dünyanın şu anda en büyük belalısı AİDS kadar insanlık düşmanıdır. Bir defa her kürtajda, heyet sağlık raporu hariç neredeyse işlenmiş bir cinayete eşit olmaktadır. Her kürtajda bir çocuk öldürülerek parçalanmaktadır veya parçalanıp öldürülmektedir.
Onun da ötesinde gerek Cenab-ı Hakk'ın gerekse tabiatın kurallarına tamamen aykırı düşmektedir. Ama yine de bizde de batıya özenerek kürtajı serbest bıraktılar. Kriteri ise, 2.5 aya kadar alınmaktadır. Ama hamileliğin 40. gününde ana karnındaki çocuk canlanmakta ve kalp atışları alenen görülebilmektedir. Demek ki bu bilerek ve planlayarak işlenen bir nevi CİNAYET olabilmektedir! Ahlaktan ise hiç bahsetmemek gerekir. Çünkü bu hareketleri oraya sığdırmak pek mümkün olmamaktadır. Kadınlığın en yüksek mertebesi analıktır. Kadınlarımız ana olunca ancak bunun tadına ve zevkine varabilmektedirler. Onun için ailemizi ve onlarla beraber esas ailede en büyük etken olan kadınlarımızı tüm iç ve dış tehlikelerden milletçe koruyalım ve onlara sahip çıkalım. Milletimizi ve ülkemizi selameti için bu elzemdir.
Bunu ihmal eden, yapmayan veya yağamayan milletlerin gelişmesi mümkün değildir. Gerek peygamberimiz, gerekse atamız bunu kendi çaplarında dünyanın en değerli varlıklarına karşı örnek şekilde davranmışlar ve onlara verilebilecek tüm hakları bağışlamışlar. Onun yanında İslam ve Türklerde kadınlara karşı davranışlarımız ve hele analarımıza karşı yoğun sevgi ve saygımız hiçbir zaman eksik olmamış ve inşallah bundan sonra da kıyamete kadar olmayacaktır.
Bununla beraber bazı yerlerde ve devletlerde kadınlara en tabii haklar bile tanınmamaktadır. Türkiye'deki kadın hakları bazı kimseler tarafından parçalanmaya doğru itilmeye çalışılmaktadır. Hatta Yeni Türk Ceza Yasası'nda zina tartışmaları da çok sert geçti. AB medeniyeti kadınları aile dışına itmektedir. Mesela erkeklerin her yaptığını kadınlar da yapmak istemektedir. Halbuki ise kadın erken bünyeleri ayrıdır. Kadınlar gelecek nesillere yönelik yapısal özellikler vardır. Kadınların uyuşturucu - alkol - sigara kullanmaları çok daha zarlı olmaktadır. Kürtaj da ayrı bir konudur. Kürtaj esnasında rahim zedelenmeleri ve daha sonra sakat çocukların doğmaları veya hiç doğum yapamamaları söz konusu olabilmektedir. Onun yanında rahim delinmeleri-yırtılmaları ve kürtaj esnasında kanamalardan ölen kadınlar da var. Hem de bunların sayısı o kadar az da değil!
Diğer tarafında kürtaj, dünyanın şu anda en büyük belalısı AİDS kadar insanlık düşmanıdır. Bir defa her kürtajda, heyet sağlık raporu hariç neredeyse işlenmiş bir cinayete eşit olmaktadır. Her kürtajda bir çocuk öldürülerek parçalanmaktadır veya parçalanıp öldürülmektedir.
Onun da ötesinde gerek Cenab-ı Hakk'ın gerekse tabiatın kurallarına tamamen aykırı düşmektedir. Ama yine de bizde de batıya özenerek kürtajı serbest bıraktılar. Kriteri ise, 2.5 aya kadar alınmaktadır. Ama hamileliğin 40. gününde ana karnındaki çocuk canlanmakta ve kalp atışları alenen görülebilmektedir. Demek ki bu bilerek ve planlayarak işlenen bir nevi CİNAYET olabilmektedir! Ahlaktan ise hiç bahsetmemek gerekir. Çünkü bu hareketleri oraya sığdırmak pek mümkün olmamaktadır. Kadınlığın en yüksek mertebesi analıktır. Kadınlarımız ana olunca ancak bunun tadına ve zevkine varabilmektedirler. Onun için ailemizi ve onlarla beraber esas ailede en büyük etken olan kadınlarımızı tüm iç ve dış tehlikelerden milletçe koruyalım ve onlara sahip çıkalım. Milletimizi ve ülkemizi selameti için bu elzemdir.
Bunu ihmal eden, yapmayan veya yağamayan milletlerin gelişmesi mümkün değildir. Gerek peygamberimiz, gerekse atamız bunu kendi çaplarında dünyanın en değerli varlıklarına karşı örnek şekilde davranmışlar ve onlara verilebilecek tüm hakları bağışlamışlar. Onun yanında İslam ve Türklerde kadınlara karşı davranışlarımız ve hele analarımıza karşı yoğun sevgi ve saygımız hiçbir zaman eksik olmamış ve inşallah bundan sonra da kıyamete kadar olmayacaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006