Kaçak et haberiyle yüzyüze gelmediğimiz gün yok gibi sevgili okurlar. En son haber şöyle: "Hakkari'nin Yüksekova ilçesinden getirilen, piyasa değeri yaklaşık 500 bin lira olan 14 ton 720 kilo kaçak et ele geçirdi. Kent merkezinde bulunan kasap ve soğuk hava depolarında kaçak et satıldığı yönündeki ihbar üzerine, İl Jandarma Komutanlığı Kaçakçılık Ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü, İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü ile belediye zabıta ekipleri tarafından, bazı adreslere baskın yapıldı. İşyerlerinde yapılan aramalarda faturasız ve sağlıksız olduğu tespit edilen, piyasa değeri 500 bin lira olan 14 ton 720 kilo kaçak et ele geçirildi. Olay ile ilgili olarak Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talimatıyla 5 şüpheli hakkında yasal işlem yapıldı."
Geçtiğimiz günlerde de iki ayrı operasyonda İstanbul'un Tuzla ilçesinde toplam 82 ton kaçak kırmızı et yakalanmıştı.
Uçakla yaklaşık 20 saat uzağımızdaki Güney Amerika ülkesi Paraguay'dan kaçak et getirmek ise neyin nesi acaba?
Hükümet sağolsun hep ilkleri yaşatıyor bizlere. Bulgaristan, Irak, Suriye ve diğer sınır komşusu ülkelerden kaçak et ve kaçak hayvan girişine alışmışken, şimdi de Paraguay... Yarın adı-sanı duyulmayan hangi ülke acaba?
Paraguay'dan, Hindistan'dan Türkiye'ye kaçak kırmızı et getiriliyor. Bizler yetkililer tarafından yakalananları görüyoruz. Ya yakalanamayan kaçak etler?
At etimidir, eşek etimdir, domuz etimidir, sağlıklımıdır, değilmidir kimin umurunda?.. Onları afiyetle yiyoruz. Üstelik ülkeye giren sadece kaçak et veya kaçak canlı hayvan değil. Onlarla birlikte birçok hastalık da giriyor. Şu an muzdarip olduğumuz şap hastalığı bunun somut delili.
Bizlere bu ayıpları yaşatanlara binlerce kez yazıklar olsun... Sağlığımızı, hayvan sağlığını ve ülkenin geleceğini tehdit eden bu kaçakçılığa sıkı denetim elbette şart.
Bir tarım ve hayvancılık ülkesi olan Türkiye'nin gelmiş olduğu nokta ortada; ithal saman, ithal kaçak ve sağlıksız et... İthal cenneti bir Türkiye...
Hükümet hayvancılıkta 2010 yılında araladığı ithalat kapısını bugüne dek hep açık tuttu. Açık bıraktığı bu kapıdan ithalata yol verdi. İthalatla günü kurtarmaya devam etti ve sorunu hep öteledi ve böylelikle de sorunun ilerde daha büyüyerek karşımıza çıkmasına zemin sundu.
Yapılması gereken hayvancılığı arttırıcı ve geliştirici politikaları belirleyip uygulamak... Ama yapılmıyor, ithalat daha tatlı geliyor.
Yeter ki yandaş ithalatçı firmalar kazansın...
Geçtiğimiz günlerde de iki ayrı operasyonda İstanbul'un Tuzla ilçesinde toplam 82 ton kaçak kırmızı et yakalanmıştı.
Uçakla yaklaşık 20 saat uzağımızdaki Güney Amerika ülkesi Paraguay'dan kaçak et getirmek ise neyin nesi acaba?
Hükümet sağolsun hep ilkleri yaşatıyor bizlere. Bulgaristan, Irak, Suriye ve diğer sınır komşusu ülkelerden kaçak et ve kaçak hayvan girişine alışmışken, şimdi de Paraguay... Yarın adı-sanı duyulmayan hangi ülke acaba?
Paraguay'dan, Hindistan'dan Türkiye'ye kaçak kırmızı et getiriliyor. Bizler yetkililer tarafından yakalananları görüyoruz. Ya yakalanamayan kaçak etler?
At etimidir, eşek etimdir, domuz etimidir, sağlıklımıdır, değilmidir kimin umurunda?.. Onları afiyetle yiyoruz. Üstelik ülkeye giren sadece kaçak et veya kaçak canlı hayvan değil. Onlarla birlikte birçok hastalık da giriyor. Şu an muzdarip olduğumuz şap hastalığı bunun somut delili.
Bizlere bu ayıpları yaşatanlara binlerce kez yazıklar olsun... Sağlığımızı, hayvan sağlığını ve ülkenin geleceğini tehdit eden bu kaçakçılığa sıkı denetim elbette şart.
Bir tarım ve hayvancılık ülkesi olan Türkiye'nin gelmiş olduğu nokta ortada; ithal saman, ithal kaçak ve sağlıksız et... İthal cenneti bir Türkiye...
Hükümet hayvancılıkta 2010 yılında araladığı ithalat kapısını bugüne dek hep açık tuttu. Açık bıraktığı bu kapıdan ithalata yol verdi. İthalatla günü kurtarmaya devam etti ve sorunu hep öteledi ve böylelikle de sorunun ilerde daha büyüyerek karşımıza çıkmasına zemin sundu.
Yapılması gereken hayvancılığı arttırıcı ve geliştirici politikaları belirleyip uygulamak... Ama yapılmıyor, ithalat daha tatlı geliyor.
Yeter ki yandaş ithalatçı firmalar kazansın...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Adem Birinci / diğer yazıları
- Hz Peygamber’in cömertliği / 17.04.2025
- ‘Ben ve Ali bir nurdan yaratıldık’ / 09.04.2025
- Hz. Fatıma'yı incitmek / 27.03.2025
- Kâbe'nin Rabbine and olsun ki kurtuldum / 23.03.2025
- Kadir gecesi / 21.03.2025
- “Bana sorun” / 18.03.2025
- İmam Ali’nin dilinden Hz. Peygamber / 15.03.2025
- Gayretullah’a dokunmak… / 13.03.2025
- Ben vermekle emrolundum / 06.03.2025
- Her hususta zirve şahsiyet İmam Ali / 28.02.2025
- ‘Ben ve Ali bir nurdan yaratıldık’ / 09.04.2025
- Hz. Fatıma'yı incitmek / 27.03.2025
- Kâbe'nin Rabbine and olsun ki kurtuldum / 23.03.2025
- Kadir gecesi / 21.03.2025
- “Bana sorun” / 18.03.2025
- İmam Ali’nin dilinden Hz. Peygamber / 15.03.2025
- Gayretullah’a dokunmak… / 13.03.2025
- Ben vermekle emrolundum / 06.03.2025
- Her hususta zirve şahsiyet İmam Ali / 28.02.2025