Tıpta hepimizin bildiği bir gerçek vardır: "Bir hastalığın teşhisi ne kadar geç yapılırsa, ya da bu konuda yanlış adım atılırsa, o hastalığın tedavisi de o kadar güçleşir, hastalık kronik bir hal alır."Bu önemli gerçek ekonomi için de geçerlidir.Ekonomide içler acısı durum maalesef kronikleşmiştir. İşin kötü tarafı ise durum tespiti yapılıp, yanlış teşhis ve tedavi yöntemleri bırakılıp olması gereken benimseneceğine aynı hatalarda ısrar edilmesidir. Hatta oluşan kanser, bazı ekonomistler ve de medya grupları tarafından makyajlarla örtülmeye çalışılmaktadır.Yanlıştaki bu ısrarlar, ister istemez, "komplo teorisi" olarak ifade edilerek bir kenara atılan gerçekleri gün yüzüne çıkarmaktadır.Bir ülkenin ekonomisinin iyiye ya da kötüye gittiğini söylemek için delillere ihtiyaç vardır. XBunlar nelerdir?O ülkenin milli geliridir. Ama tek başına milli gelirdeki artış, yani büyüme bir şey ifade etmez. Önemli olan bu gelirin dağılımıdır, yani gelir dağılımındaki adalettir. Toplumun en üst tabakasıyla, en alt tabakası arasında 13 kat bir fark varsa böyle bir adaletten bahsetmek mümkün değildir. Durum böyle olunca toplumun azınlık diyebileceğimiz bir bölümü paraya para demezken, çoğunluk meteliğe kurşun atmakta, en temel asli ihtiyaçlarını dahi karşılayamamaktadır. Ülke içindeki reel sektörün durumu da önemli göstergedir.Ülkemizdeki belli başlı sektörler, tarım, tekstil, otomotiv, gıda, turizm ve inşaattır. Hangi sektör olursa olsun en önemli iki sorun maliyet ve de pazardır.Kredi, enerji, nakliye, istihdam, vergi gibi maliyet kalemleri, ifade edilen resmi enflasyon oranlarının kat kat üstünde artmaktadır. İç pazar, gelir dağılımındaki dengesizlik, alım gücündeki azalma, parasızlık gibi etkenler sebebiyle oldukça tıkanmış vaziyettedir. Dış pazar ise yabancı sıcak para girişinden kaynaklanan kur düşüklüğü sebebiyle sancılı günler, hatta yıllar yaşamaktadır.Sıcak para, kurların düşmesine sebep olarak enflasyonu düşük gibi göstermektedir, ama dış ticaretimizi tamamen perişan hale getirmiştir. Dış ticaret rakamları, cari açık, dış ticaret açığı, ithalattaki patlama, IMF tavsiyeli bu politikaların onarılması gittikçe zorlaşan yaralara sebep olduğunu ispatlamaktadır.Peki, can simidi olarak öne çıkarılan turizmin durumu nedir?Hatırlarsanız, daha önceki yazılarımda "bacasız sanayi" olarak ifade edilen turizm sektörünün pek güvenilebilecek bir sektör olmadığını, aslolanın ise bacalı sanayi, tarım gibi kalıcı ve stratejik sektörlerin olduğunu ifade etmiştim.Turizmin de mutlaka ekonomiye çok ciddi katkıları vardır, ama bu sektörde döviz getirmesi için ağırlıklı olarak dışarıya ve de şartlara bağımlısınız.Deprem gibi doğal bir afet, savaş, siyasi bir uyumsuzluk ve salgın hastalıklar bir anda turizmi bitirebilir.Bu sebeple gelişmiş olan ülkeler turizm gelirlerini ekstra olarak görürler, ama yaptıklarının tersine, gelişmekte olan ülkelere turizm konusunda tavsiyede bulunurlar.Neticede "kuş gribi"nin turizme olan olumsuz etkileri bugün konuşuluyor, hatta basınımızda, tatilini Türkiye'de geçirmek isteyen yabancı turist sayısında bu sebeple oldukça azalma olduğu ifade ediliyor.Diğer önemli bir gösterge de toplumu oluşturan fertlerin ekonomik olarak huzuru ve mutluluğudur. Vatandaş, asgari şartlarda da olsa gıda, barınak, eğitim, ulaşım, sağlık gibi asli ihtiyaçlarını sorunsuz bir şekilde karşılayabiliyorsa, bir atılım yapmak istediğinde de arkasında destek bulabiliyorsa ekonomik olarak huzurludur.Peki, ülkemizde durum böyle midir?Toplumun yüzde 80'ini oluşturan işçi, memur, çiftçi, emekli, işsiz, küçük ve orta esnaf kendisini huzurlu hissedebileceği bir gelire sahip değildir. Sürekli artan maliyetler sebebiyle de alım gücü günden güne erimektedir, artık ay sonunu getirememektedir.Yeterli parası olmadığından farklı kaynaklar arayışına girmiştir. Tam bu esnada karşısına cazip şartlarla verilen plastik para dediğimiz kredi kartları, uzun vadeli araba ve konut kredi imkanları çıkınca yağmurdan kaçıp doluya tutulan kişi misali bu karşılığı olmayan imkanları kullanmaya başlamıştır.Netice olarak tüketicilerin kredi borcu 45.5 milyar YTL, yani 34 milyar dolar seviyesine yükselmiştir. "İyimser" olarak ifade edilen ekonomistler bir taraftan teşhis ve tedaviyi zorlaştırırken, bir taraftan da gelecek konusunda vatandaşa umut dağıttıklarından ikinci bir darbe vurmaktadırlar.Vatandaş, "nasıl olsa ekonomi düzelecek" umuduyla borçlanabildiği kadar borçlanmaktadır.Ama sonuç?Hacizler, elde avuçta ne varsa satmalar ve maalesef cinnetler...Sizce, bütün bu gerçeklere baktığımızda ekonomimiz gerçekten de iyiye mi gidiyor?Lütfen cevabını bulun, kararınızı verin. Hepimiz bu geminin içindeyiz. Kafası ve gönlü bu aziz millete ait olmayan birileri "gemi batsa bile kaçacak yerim var" hesapları içinde olabilir, ama bu gemi bize aittir. Batarsa hepimiz boğuluruz.Bu sebeple gelir dağılımındaki dengesizliği çözebilecek, üretimi ve tüketimi canlandırabilecek, sosyal devlet projeleriyle vatandaşını huzurlu yapabilecek, ülke parasını dünya parası yapabilecek projelere sahip tek model, Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in Milli Ekonomi Modeli'ne dikkat edelim.Karanlık tablolardan aydınlık yarınlara ancak milli politikalarla çıkabiliriz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Ahmed Şara’nın Türkiye ziyareti ne anlama geliyor? / 05.02.2025
- Yatırımcılar, ‘demokrasi’ ve ‘hukuk’ arar / 04.02.2025
- Türkiye’de tarım BTP ile zirveye ulaşır / 01.02.2025
- İsrail, işgallerini kalıcı hale getirmeye çalışıyor / 31.01.2025
- Trump hızlı başladı; ne değişecek? / 29.01.2025
- İnsan bozulunca, her şey bozuluyor / 28.01.2025
- Gazze’deki ateşkes ABD’ye mi emanet? / 25.01.2025
- Kartalkaya’da yüreğimiz yandı / 24.01.2025
- Hz. Fatıma edep, ölçü ve iman abidesidir / 22.01.2025
- ‘Söneriz diye üflediler, alev aldık’ / 21.01.2025
- Yatırımcılar, ‘demokrasi’ ve ‘hukuk’ arar / 04.02.2025
- Türkiye’de tarım BTP ile zirveye ulaşır / 01.02.2025
- İsrail, işgallerini kalıcı hale getirmeye çalışıyor / 31.01.2025
- Trump hızlı başladı; ne değişecek? / 29.01.2025
- İnsan bozulunca, her şey bozuluyor / 28.01.2025
- Gazze’deki ateşkes ABD’ye mi emanet? / 25.01.2025
- Kartalkaya’da yüreğimiz yandı / 24.01.2025
- Hz. Fatıma edep, ölçü ve iman abidesidir / 22.01.2025
- ‘Söneriz diye üflediler, alev aldık’ / 21.01.2025