Bildiğimiz kadarıyla tuzun kokması hali, sözün bitmiş olması halidir, işin sona ermesi, erdirilmesi durumudur.
Hiç bir zaman ve zeminde ve hiç bir şartta asla kokmaması gereken tuz dahi kokmuşsa, sonrası tatsız-tuzsuz anlardır, zamanlardır ve tadı kaçmış, tuzu kaçırılmış bir hayattır.
Ülke nüfusunun büyük çoğunluğu için hayat, hayli uzun zamandan beridir ki tatsız-tuzsuz bir hayattır.
Neredeyse tüm ülkelerde bir yıl boyunca yaşanan, yani yıllık enflasyonun iki katını sadece ve sadece bir ayda yaşayan, yaşatılan bir toplum için hayat, tatsız ve tuzsuz bir hayat değil midir?
Ticarette, sanayide, tarımda, hayvancılıkta, sağlıkta, eğitimde, hukukta, adalette, paylaşımda, bölüşümde ve hayatın her alanında 'tuz koktu' dedirtecek örneklerin hemen her gün yaşandığı halde, bu tür kötü gidişat hiç yokmuş gibi toz-pembe manşetler atan ve aynı renkte yorumlar yapan, yaptıran yandaş basın-yayın kuruluşlarının ısrarcı tavrı da, ayrıca tuzun kokmuş olması hali değil midir?
Yeryüzünün bu yüzünde yaşamak, ülke nüfusunun yüzde doksanı için 'tuz kokmuş' dedirtecek gelişmeler, eksiklikler, aksaklıklar ve çelişkiler bolca yaşandığı halde, yetkililerin, kamera gördükleri ve mikrofon uzatılan her yerde tam aksi açıklamalar yapması, yandaş medyanın da bu açıklamaları, takip eden haftanın tamamına yayması, zaten başlı başına tuzun kokmuş olmasını gösterir.
Hal böyle olunca yani çalınan her minare, daha önce özenle hazırlanmış olan kılıfı ile kayıplara karışınca, milletin gözüne gözüne batan mızraklar gayet ustalıklı bir biçimde özel çuvallara sığdırılıp görünmez kılınınca, failler, yardım ve yataklık yapanlar, taşlarını döşeyenler; 'ne kılıfı, ne minaresi, ne mızrağı, ne çuvalı' pişkinliği ile ortalıkta temiz adamlar gibi arzı endam edebiliyorlar.
Nüfusun yüzde doksanını oluşturan sıradan vatandaşlar ise, zaten farkında olduğu ilk mızrak, çuval, minare ve kılıf meselesini anlayıp çözene kadar düzineler halinde yenileri boy gösterdiği için, dönmüş başı ile baş başa kalakalıyor.
Tuzun dahi koktuğu bir ortamda, sürmekte olan tatsız-tuzsuz hayata mecbur ve mahkûm edilen kitlelerin ne kadar mutlu olduklarını ise ne siz sorun ne de ben söyleyeyim.
- Ay bitmeden buharlaşan artışlar / 05.02.2025
- Neden karanlıkta kaldı dünyamız? / 02.02.2025
- Doymayan gözler ve ürpermeyen kalpler / 01.02.2025
- Ne işe yarar? / 31.01.2025
- Makamdan istifa yok ama insanlıktan istifalar çok / 30.01.2025
- Başkentin başucunda çığlıklar duyulmadı / 29.01.2025
- Duydun mu? / 26.01.2025
- Yüreklerin yangını nasıl söndürülecek? / 24.01.2025
- İnsanca paylaşılsa… / 23.01.2025