Biri çocuk bayramı diğeri işçi bayramı. 23 Nisan ve 1 Mayıs'ı geride bırakırken bugün başlayan İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Haftası (4-10 Mayıs) nedeniyle çocuk emeğine değinmek istiyoruz.
Çok değil, üzerinden bir yıl geçti geçmedi…2019'un yine Mayıs ayında haberlere düşen olayı hatırlayalım: Bir dolmuşta 12 yaşındaki Muhammed üzeri kirli olduğu gerekçesiyle zorla yere oturtuluyor. Oturtulduğu yerde yorgunluktan uyuya kalıyor. Bu çocuk dört kardeşin en büyüğü. 12 yaşına rağmen ne iş bulsa çalışıyor. Baba çalışamaz durumda…iş kazası nedeniyle sakatlanmış. Muhammed çalışmak zorunda kalıyor ve okula gidemiyor. İş dönüşü üzerindeki elbise, haliyle kir pas içinde. Bindiği vasıtada horlanarak, onuru kırılarak zorla yere oturtuluyor…fiziksel ve ruhsal yaşadığı travmaya bakın.
Çocuk işçilerin dramında daha nice örnekleri var bunun. İş cinayetine kurban giden çocuk emekçilerin sayısı son 7 yılda 426'yı bulmuş.
2018 verilerine göre çocuk işçi sayısı 2 milyonun üzerinde. Kayıt dışı çalıştırılanların sayısı ise 8 milyonu çoktan aşmış. Çalışan her 10 çocuktan sekizi kayıt dışı.
Çocuk çalışır mı? Bu soruya verilecek yanıt belli; çocuğun çok yönlü yetişmesi, hayata hazırlanması, fiziki gelişmesi yanında duygularının olgunlaştırılması için fırsatlar verilmesi, spor, kültür ve sanat etkinliklerinden yararlandırılması için çalışmamız gerekirken önümüzdeki tablonun adı çocuk işçiler.
Ayrıca çocuklarımız acımasızca örseleniyor. 2006-2015 yılları arasında çocuk istismarına ilişkin dava sayısı %700 artmıştır.
Küçüklere yönelik şiddet, toplumun her kesiminde, aile içinde, okulda, ıslahhanede, cezaevinde, yuva ve yurtlarda söz konusu olduğu gibi, işyerinde de mevcuttur. Bunda küçüklerin kişisel veya maddi ve manevi bütünlük haklarının tam olarak tanınmaması ya da bu hakların korunmaması ve yetişkinlere küçükler üzerinde geniş yetkiler tanınmasının önemli bir rol oynadığı söylenebilir.
Çocuk işçilere işyerinde uygulanan şiddeti şu dört grupta toplayabiliriz:
1.Ekonomik şiddet
2.Fiziksel şiddet
3.Duygusal (psikolojik) şiddet
4.Cinsel şiddet
Ekonomik şiddet (asgari ücret ve ücrette yaşa dayalı ayrımcılık) başlı başına ele alınması gereken bir sorun olup, çocuk emeğinin sömürülmesidir.
Fiziksel şiddet genellikle çocuğa yalnızca fiziksel zarar veren kasıtlı davranışlarla sınırlandırılır. Oysa, küçüğe yönelik şiddet, kasıtlı davranışlar yanında kusurlu davranışları hatta ihmalleri de kapsamalıdır. Dolayısıyla işverenin, küçüklerin yetişkinlerden farklı gelişim ihtiyaçları nedeniyle daha geniş olan gözetme borcu dikkate alınarak işyerinde çocuğa yönelik fiziksel şiddet, işveren/işveren vekili veya üçüncü kişilerin (diğer işçiler ya da müşterilerin) küçüğe yönelttiği fiziksel zarar verici kasıtlı veya kusurlu her türlü davranış olarak tanımlanmalıdır.
Cinsel şiddet, 18 yaşın altındaki çocuk ve gençlere işveren/işveren vekili veya üçüncü kişiler (diğer işçiler ya da müşteriler) tarafından yöneltilen ve Medeni Kanun ve Türk Ceza Kanunu ile güvence altına alınmış kişilik haklarını ihlal eden, ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı, cinsel nitelikli veya cinsiyete ya da cinsel yönelim temeline dayalı Türk Ceza Kanunu kapsamında suç oluşturan fiziksel, laf atma (sözsel) ve görsel davranış ve çocuğun her türlü cinsel sömürüsüdür.
Duygusal (psikolojik) şiddet, işyerinde küçüğün duygusal ve davranışsal gelişimine zarar verici boyuttaki her türlü davranış (örneğin, utandırma, azarlama, tehdit etme, aşağılama, korku ve endişeye neden olucu davranışlarda bulunma, küçüğün kendini ifade etmesine uygun olmayan tepkiler verme).
Sonuç olarak şiddetin her türlüsüne karşı hukuksal korumanın işletilmesi gereklidir.
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023