Cahil ve aptal uyanabilir mi? Hiç sanmıyordum ama, İcmâl'in 1-3 Temmuz tarihleri arasında düzenlediği "Gençlik Kampı"ndaki heyecan, coşku ve bilgi çağlayanını gördükten sonra umutlarım yeşerdi. Bu rüzgâr Afyon'dan başlayarak tüm ülkeyi dolaşacak, uykuda olanları da saracaktır. Sarmasa bile sarsacaktır.
Prof. Dr. Haydar Baş yaklaşık 40 yıldır insanlarımızı uyarıyor Avrupa Birliği(AB) konusunda. Bu geminin batacağını söylemekten dilinde tüy biten Hocamızın neyse ki, kaleminde mürekkep bitmiyor. İngiliz halkının AB'den çıkma kararından sonra topluluktan ayrılma eğilimi diğer ülkeler için de yoğunluk kazanmaktadır.
Gençlik Kampı sürecinde düzenlenen kongrenin konusu Türkiye, AB ve Prof. Dr. Haydar Baş'ın bu konudaki tespit ve tahlilleri idi.
Çok değerli gençlerimiz, bilim insanlarımız, hukukçularımız, gazeteci ve araştırmacılarımız konularıyla ilgili sunumlarında aydınlatıcı analizlerde bulunmuşlardır.
Sinevizyon gösteriminde Sayın Haydar Baş'ın AB ile ilgili tespitleri ve tespitlerinin yerindeliğini ve de haklılığını gösteren; günümüzde yaşanan sosyal, siyasi ve ekonomik sorunların görseli izlenmiştir.
Kongrede çok kazanımlarımız oldu olmasına da asıl olanı, ferasetli bir lider ve feraset ne imiş onu görmüş ve sadece ellerimizle değil gönüllerimizle alkışlamış olduk.
Sayın Baş'tan esinlenerek, hukukçu gözüyle şunu söyleyebilir miyiz:
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi(AİHM) batıyor mu? AB'nin yargı organı olan bu gemi su almaya başladı da?
Mahkemenin kuruluş tarihi olan 1959'dan günümüze yüzbinlerce başvuruyu inceleyen AİHM, 2000 yılından sonra her yıl ortalama 60 bine varan dosya sayısıyla "rekor" kırmıştır.
Son on yılda yükünün ağırlığından dolayı aşırı yavaşlayan Mahkeme özellikle dava sayısı bakımından başı çeken ülkeler Türkiye, Rusya, Romanya ve Ukrayna ile ilgili verdiği kararlarda makul sayılabilecek yargılama süresinin çok üzerine çıkmıştır. AİHM artık Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 6.maddesi ile güvence altına alınan "makul sürede yargılanma" hakkını kendisi ihlâl eder duruma gelmiştir. Yani AİHM makul süreyi bile makul sürede yargılayamamaktadır.
Ağır iş yükünün getirdiği sorunlardan biri de; Mahkemenin kararlarının kalitesinin düşmesi tehlikesidir.
Normal başvurular dışında iç tüzük 39. madde uyarınca yapılan geçici tedbir uygulaması başvuruları da oldukça önemli bir rakama ulaşmakta ve Mahkemenin işleyişini daha da yavaşlatmaktadır.
AB ve onun yargı organı AİHM; bu her iki gemi de su almaktadır.
Diyecek o ki, kendisi himmete muhtaç dede nerde kaldı gayrıya yardım ede!
Prof. Dr. Haydar Baş yaklaşık 40 yıldır insanlarımızı uyarıyor Avrupa Birliği(AB) konusunda. Bu geminin batacağını söylemekten dilinde tüy biten Hocamızın neyse ki, kaleminde mürekkep bitmiyor. İngiliz halkının AB'den çıkma kararından sonra topluluktan ayrılma eğilimi diğer ülkeler için de yoğunluk kazanmaktadır.
Gençlik Kampı sürecinde düzenlenen kongrenin konusu Türkiye, AB ve Prof. Dr. Haydar Baş'ın bu konudaki tespit ve tahlilleri idi.
Çok değerli gençlerimiz, bilim insanlarımız, hukukçularımız, gazeteci ve araştırmacılarımız konularıyla ilgili sunumlarında aydınlatıcı analizlerde bulunmuşlardır.
Sinevizyon gösteriminde Sayın Haydar Baş'ın AB ile ilgili tespitleri ve tespitlerinin yerindeliğini ve de haklılığını gösteren; günümüzde yaşanan sosyal, siyasi ve ekonomik sorunların görseli izlenmiştir.
Kongrede çok kazanımlarımız oldu olmasına da asıl olanı, ferasetli bir lider ve feraset ne imiş onu görmüş ve sadece ellerimizle değil gönüllerimizle alkışlamış olduk.
Sayın Baş'tan esinlenerek, hukukçu gözüyle şunu söyleyebilir miyiz:
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi(AİHM) batıyor mu? AB'nin yargı organı olan bu gemi su almaya başladı da?
Mahkemenin kuruluş tarihi olan 1959'dan günümüze yüzbinlerce başvuruyu inceleyen AİHM, 2000 yılından sonra her yıl ortalama 60 bine varan dosya sayısıyla "rekor" kırmıştır.
Son on yılda yükünün ağırlığından dolayı aşırı yavaşlayan Mahkeme özellikle dava sayısı bakımından başı çeken ülkeler Türkiye, Rusya, Romanya ve Ukrayna ile ilgili verdiği kararlarda makul sayılabilecek yargılama süresinin çok üzerine çıkmıştır. AİHM artık Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 6.maddesi ile güvence altına alınan "makul sürede yargılanma" hakkını kendisi ihlâl eder duruma gelmiştir. Yani AİHM makul süreyi bile makul sürede yargılayamamaktadır.
Ağır iş yükünün getirdiği sorunlardan biri de; Mahkemenin kararlarının kalitesinin düşmesi tehlikesidir.
Normal başvurular dışında iç tüzük 39. madde uyarınca yapılan geçici tedbir uygulaması başvuruları da oldukça önemli bir rakama ulaşmakta ve Mahkemenin işleyişini daha da yavaşlatmaktadır.
AB ve onun yargı organı AİHM; bu her iki gemi de su almaktadır.
Diyecek o ki, kendisi himmete muhtaç dede nerde kaldı gayrıya yardım ede!
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023