Makalemizin bir önceki bölümünde, bir fakirin peygamberimize gelerek aç ve çıplak olduğunu beyan ettiğini ve Onun da kendisinde hiçbir verecek şeyi olmadığı için kızına gönderdiğini yazmıştık.
Arabi fakirin post ve gerdanlığı alıp tekrar peygamberimize gelerek durumu arz etmesi ve sonrasında gelişenleri de bu bölümde aktaralım:
Arabi onu alıp Peygamberin (s.a.v.) huzuruna gitti ve olanları anlattı. Peygamber (s.a.v.) ağlayıp şöyle buyurdu: "Gerdanlığı sat, umulur ki Allah-u Teala, kızımın bağışı bereketi ile sana bir genişlik bağışlar."
Durumdan haberdar olan Ammar bin Yâsir (radiyallahu anhum) onu almak için Resûlullah' tan (s.a.v.) izin istedi ve ihtiyar adama "Onu kaça satıyorsun?" diye sordu.
İhtiyar adam şöyle dedi: "Karnımı doyuracak bir doyum ekmek ve ete, bedenimi örtebileceğim ve onunla Rabbime namaz kılabileceğim Yemani bir hırkaya ve beni ailemin yanına ulaştıracak miktar dinar paraya.
Ammar b. Yâsir şöyle dedi: "Ben bu gerdanlığı yirmi dinar, iki yüz dirhem, bir Yemani hırka, seni ailene ulaştıracak bir binek ve seni bir öğün doyuracak ekmek ve ete alıyorum.
İhtiyar adam gerdanlığı Ammar (aleyhisselam)'a satıp, parasını aldı ve Resûlullah (s.a.v.)'in huzuruna döndü. Resûlullah (s.a.v.) ona: "Doydun mu, giyindin mi?" diye sordu.
İhtiyar adam cevaben şöyle dedi: "Evet, annem, babam Sana feda olsun, ben, Fâtımâ'nın bağıştaki bereketi ile müstağni oldum. (Gönlüm doydu). Allah, Fâtımâ (aleyhisselam)'a hiçbir gözün görmediği ve hiçbir kulağın duymadığı bir bağışta bulunsun."
Resûlullah (s.a.v.) ashabına buyurdular ki: "Allah-u Teala, Fâtımâ 'ya dünyada böyle bir şey bağışlamıştır. Çünkü Benim gibi bir baba, Ali gibi bir koca ve Hasan ve Hüseyin gibi bir evladı O' na nasip etmiştir.
Azrail Fâtımâ'nın ruhunu aldığında kabirde iki melek ondan şöyle soracaktır: Peygamberin kimdir? 'Babamdır diye cevap verecek. 'İmamın kimdir?' "kocamdır" diyecek.
Allah-u Teala bir grup melekleri, o öldükten sonra daima O'na, Babasına, Kocasına ve evlatlarına selam göndermekle görevlendirmiştir. Bilin ki, kim Beni vefatımdan sonra ziyaret ederse, hayatımda ziyaretime gelmiş gibidir ve kim Fâtımâ'nın ziyaretine giderse Beni ziyaret etmiş gibidir."
Ammar gerdanlığı alıp, güzel koku sürdü ve onu Yemani bir parçaya bıraktı ve kölesine: "Bunu götür ve Peygamberin (s.a.v.) huzuruna takdim et, seni de O'na bağışladım" dedi.
Köle, Resûlullah (s.a.v.)'in huzuruna gittiğinde Resûlullah malı köleyle beraber Fâtımâ'ya bağışladı.
Fâtımâ (aleyhisselam) da gerdanlığı alıp, köleyi azad etti.
Köle hürriyete kavuşunca güldü. Gülmesinin sebebini sorduklarında şöyle dedi: "Bu gerdanlığın bereketinden teaccüb (hayret) ettim. Çünkü bir açı doyurdu, bir çıplağı örttü, bir fakiri müstağni etti, (gönlünü doyurdu), bir köleyi azad etti ve tekrar sahibine geri döndü."
(Prof. Dr. Haydar Baş, Hz. Fâtımâ, Genişletilmiş 2. Baskı, sayfa 137-139).
- Namaz kılmak bütün Müslümanlara farzdır / 11.04.2025
- Namaz kulun Allah’a en yakın olduğu haldir / 08.04.2025
- Fatiha suresindeki Allah ile kul arasındaki sır / 07.04.2025
- Ahlak bulaşıcıdır / 05.04.2025
- Şevval ayında yapılacak ibadetler / 03.04.2025
- Bayram bize umut neşe getirsin / 30.03.2025
- Arayışa devam etmeliyiz / 29.03.2025
- Kadir Gecesi’ni nasıl değerlendirmeliyiz? / 26.03.2025
- Kadir Gecesi önemli bir fırsattır / 25.03.2025