Amerikan The New York Times gazetesinin gündeme taşıdığı Kürdistan haritası, Kuzey Irak'taki oluşumun Türkiye'ye olan tehdidinin boyutlarını göstermektedir.
Gazetede bir Kürt eğitim komutanının duvarında Türkiye'nin de büyük bir bölümünü kaplayan Kürdistan haritası vardı.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey 1991 yılında Birinci Körfez Savaşı sıralarında "Oyun Türkiye üzerine oynanıyor" uyarısında bulunmuştu. O dönemlerde bazıları "Bu komplo teorisidir" diyerek bu uyarıyı göz ardı etmişlerdi.
O günden bugüne yaşanılan her an Haydar Bey'i haklı çıkardı.
Zamanında bu uyarı dikkate alınarak birtakım önlemler geliştirilseydi, şimdi durum çok daha farklı olacaktı.
Geçen geçti, şimdi önümüze bakalım.
Haydar Bey, yaptığı son açıklamalarda, Kuzey Irak'ta cazibe haline getirilen Kürdistan yapılanmasının Türkiye'yi, İran'ı ve Suriye'yi bölme amaçlı olduğunu ve haksızlıklarla dolu olan 30 Ocak Irak seçimlerinin Türkiye tarafından asla kabul edilmemesi gerektiğini vurgulamıştı.
Ama ne var ki, siyasiler yine bu uyarıları dikkate almadılar ve tam tersi bir hareket içine girdiler.
Sayın Başbakan Erdoğan ve Gül, ne pahasına olursa olsun, Irak'ta yüzbinlerce masumu katleden ve Kuzey Irak'taki ülkemizi tehdit eden yapılanmanın organizatörlüğünü yapan ABD'ye bağlılıklarını teyit etmişler ve tekrar tekrar "stratejik müttefik" olduklarını ilan etmişlerdir.
Türk milletinin bu noktadaki hassasiyetlerini ve Irak'taki ABD oluşumlarına halkımızın yüzde 82'sinin şiddetle karşı çıktığını bilmelerine rağmen.
Sayın Erdoğan yapılan haksızlıkların hesabını sorma yerine, "Türkmenlerin oylarına sahip çıkmadığı" gibi talihsiz açıklamalar yapmıştı.
Şimdi de zaten şehirlerini oyunlarla kaybeden Türkmenler iyice çatışmanın içine çekilmektedir ve hükümetimiz yine vurdumduymazlığını devam ettirmektedir.
Son olarak ABD askerleri Irak Türkmen Cephesi'nin Musul İl Başkanlığına baskın düzenlemiş ve Türkmen görevlilerin kıyafetlerini giyerek dışarıda rasgele ateş açmışlardır.
Böylece ilk ateşi Türkmenlerin açtığı izlenimini verip, "her şeyi Türkmenler başlattı" şeklinde ilan edip, sahipsiz kalan Türkmenlerin soykırıma tabi tutulmasını sağlayacaklar.
"Gayeye ulaşmada her şey mubahtır" mantığına sahip Batı zihniyetinin vazgeçilmez projeleri bunlar.
Maalesef siyasilerimiz de bu zihniyete sahip olanlara hala sırtını dayamakla meşgul.
Dün Afgan halkı ve Iraklılar, Bugün Türkmenler, yarın sen. Bu gerçeği ne zaman fark edeceksiniz?
Bu sömürge zihniyetine sahip olanlara teslim olanların sonunu hiç görmediniz mi? Şerif Hüseyin, Saddam Hüseyin ve daha yüzlercesi bunun en güzel örnekleri değil mi?
Bu zihniyete sahip olanlar seni de kullanıp kullanıp, işleri bittiğinde paçavra gibi bir kenara atarlar.
AB ve ABD Kıbrıs'ı ister, Ege'yi ister, Güneydoğu'yu ister, İstanbul'u ister, azınlıklara bölünün der, Sevr'i tekrar canlandırmak ister, dinimizi, dilimizi, bayrağımızı, vatanımızı sahip olduğumuz bütün değerlerimizi hepsini yok etmek ister.
Batılıların bu istekleri tarih boyunca hiç değişmemiştir ve değişmeyecektir de.
Üzerimizde hesabı olanların bu talepleri normaldir. Burada normal olmayan bu taleplerde bulunanlara ekonomimizi, siyasetimizi, dinimizi, ailemizi, gençliğimizi, kısaca her şeyimizi feda etmemizdir.
Dün de bunları istediler, Malazgirt'te, Mohaç'ta, Niğbolu'da, Çanakkale'de, Dumlupınar'da, Kıbrıs'ta cevaplarını verdik.
Nasıl verdik? Vatanına ve milletine âşık liderlerle ve o liderlerin etrafında kenetleşen milletle.
Bugünkü siyasilerimizin aşkı vatana ve millete değil, maalesef Batılıya, haçlı zihniyetinedir.
"AB'ye olan aşkımız" ifadelerini siyasilerimizin ağzından sık sık duymaktayız.
Aziz milletimizin, ülkemizin içinde ve dışında yaşananları önceden fark eden ve problemleri erken teşhis ederek çözüm bulan ferasetli liderlere ihtiyacı var.
Çokça şükretmeliyiz ki bu liderler içimizde var ve emaneti onlara devretmemizi bekliyorlar.
Bu aziz millet en zor şartlarda bile içerisinden kahramanlar çıkarmış ve şartlarını en iyi noktalara getirmiştir.
Her şeyin çözümü var, ama doğru liderler ve doğru adreslerle.
Gazetede bir Kürt eğitim komutanının duvarında Türkiye'nin de büyük bir bölümünü kaplayan Kürdistan haritası vardı.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey 1991 yılında Birinci Körfez Savaşı sıralarında "Oyun Türkiye üzerine oynanıyor" uyarısında bulunmuştu. O dönemlerde bazıları "Bu komplo teorisidir" diyerek bu uyarıyı göz ardı etmişlerdi.
O günden bugüne yaşanılan her an Haydar Bey'i haklı çıkardı.
Zamanında bu uyarı dikkate alınarak birtakım önlemler geliştirilseydi, şimdi durum çok daha farklı olacaktı.
Geçen geçti, şimdi önümüze bakalım.
Haydar Bey, yaptığı son açıklamalarda, Kuzey Irak'ta cazibe haline getirilen Kürdistan yapılanmasının Türkiye'yi, İran'ı ve Suriye'yi bölme amaçlı olduğunu ve haksızlıklarla dolu olan 30 Ocak Irak seçimlerinin Türkiye tarafından asla kabul edilmemesi gerektiğini vurgulamıştı.
Ama ne var ki, siyasiler yine bu uyarıları dikkate almadılar ve tam tersi bir hareket içine girdiler.
Sayın Başbakan Erdoğan ve Gül, ne pahasına olursa olsun, Irak'ta yüzbinlerce masumu katleden ve Kuzey Irak'taki ülkemizi tehdit eden yapılanmanın organizatörlüğünü yapan ABD'ye bağlılıklarını teyit etmişler ve tekrar tekrar "stratejik müttefik" olduklarını ilan etmişlerdir.
Türk milletinin bu noktadaki hassasiyetlerini ve Irak'taki ABD oluşumlarına halkımızın yüzde 82'sinin şiddetle karşı çıktığını bilmelerine rağmen.
Sayın Erdoğan yapılan haksızlıkların hesabını sorma yerine, "Türkmenlerin oylarına sahip çıkmadığı" gibi talihsiz açıklamalar yapmıştı.
Şimdi de zaten şehirlerini oyunlarla kaybeden Türkmenler iyice çatışmanın içine çekilmektedir ve hükümetimiz yine vurdumduymazlığını devam ettirmektedir.
Son olarak ABD askerleri Irak Türkmen Cephesi'nin Musul İl Başkanlığına baskın düzenlemiş ve Türkmen görevlilerin kıyafetlerini giyerek dışarıda rasgele ateş açmışlardır.
Böylece ilk ateşi Türkmenlerin açtığı izlenimini verip, "her şeyi Türkmenler başlattı" şeklinde ilan edip, sahipsiz kalan Türkmenlerin soykırıma tabi tutulmasını sağlayacaklar.
"Gayeye ulaşmada her şey mubahtır" mantığına sahip Batı zihniyetinin vazgeçilmez projeleri bunlar.
Maalesef siyasilerimiz de bu zihniyete sahip olanlara hala sırtını dayamakla meşgul.
Dün Afgan halkı ve Iraklılar, Bugün Türkmenler, yarın sen. Bu gerçeği ne zaman fark edeceksiniz?
Bu sömürge zihniyetine sahip olanlara teslim olanların sonunu hiç görmediniz mi? Şerif Hüseyin, Saddam Hüseyin ve daha yüzlercesi bunun en güzel örnekleri değil mi?
Bu zihniyete sahip olanlar seni de kullanıp kullanıp, işleri bittiğinde paçavra gibi bir kenara atarlar.
AB ve ABD Kıbrıs'ı ister, Ege'yi ister, Güneydoğu'yu ister, İstanbul'u ister, azınlıklara bölünün der, Sevr'i tekrar canlandırmak ister, dinimizi, dilimizi, bayrağımızı, vatanımızı sahip olduğumuz bütün değerlerimizi hepsini yok etmek ister.
Batılıların bu istekleri tarih boyunca hiç değişmemiştir ve değişmeyecektir de.
Üzerimizde hesabı olanların bu talepleri normaldir. Burada normal olmayan bu taleplerde bulunanlara ekonomimizi, siyasetimizi, dinimizi, ailemizi, gençliğimizi, kısaca her şeyimizi feda etmemizdir.
Dün de bunları istediler, Malazgirt'te, Mohaç'ta, Niğbolu'da, Çanakkale'de, Dumlupınar'da, Kıbrıs'ta cevaplarını verdik.
Nasıl verdik? Vatanına ve milletine âşık liderlerle ve o liderlerin etrafında kenetleşen milletle.
Bugünkü siyasilerimizin aşkı vatana ve millete değil, maalesef Batılıya, haçlı zihniyetinedir.
"AB'ye olan aşkımız" ifadelerini siyasilerimizin ağzından sık sık duymaktayız.
Aziz milletimizin, ülkemizin içinde ve dışında yaşananları önceden fark eden ve problemleri erken teşhis ederek çözüm bulan ferasetli liderlere ihtiyacı var.
Çokça şükretmeliyiz ki bu liderler içimizde var ve emaneti onlara devretmemizi bekliyorlar.
Bu aziz millet en zor şartlarda bile içerisinden kahramanlar çıkarmış ve şartlarını en iyi noktalara getirmiştir.
Her şeyin çözümü var, ama doğru liderler ve doğru adreslerle.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- 1 Mayıs: İşçi de mağdur, işsiz de… / 30.04.2025
- Silah bırakması beklenen PKK, 'özerklik kongresi' yaptı / 29.04.2025
- BTP'nin Karaman Kongresi engellendi: Demokrasiye darbe / 28.04.2025
- Conkbayır'ında "Haka Dansı", anma etkinliği mi, tehdit mi? / 27.04.2025
- İstanbul'daki tüm riskli binalar yeniden inşa edilebilir! / 26.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- Silah bırakması beklenen PKK, 'özerklik kongresi' yaptı / 29.04.2025
- BTP'nin Karaman Kongresi engellendi: Demokrasiye darbe / 28.04.2025
- Conkbayır'ında "Haka Dansı", anma etkinliği mi, tehdit mi? / 27.04.2025
- İstanbul'daki tüm riskli binalar yeniden inşa edilebilir! / 26.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025