Atatürk, "saban kullanan el, kılıç kullanan elden güçlüdür. Kılıç kullanan el yorulur ama saban kullanan el güçlenir" demişti.
Prof. Dr. Haydar Baş, yıllardan beri toprağa, tarıma dikkat çekerek; "Buğday silahtan daha stratejik öneme sahiptir" dedi, diyor.
Şimdi dünya kıtlığı konuşuyor, açlığı konuşuyor, ya ekmek bulamazsak şıkkını konuşuyor.
Nihayet Türkiye'de bu başlığı konuşmaya, işin uzmanları hükümeti bir an önce gerekli tedbirleri almaya çağırıyor.
Evet, bir virüsle sağlığımız tehdit altında. Ekonomimiz, sanayimiz, üretimimiz, eğitimimiz hepsi tehdit altında. Ama asıl tehdit tarımda. Yani gıdada. Evet, hayat eve sığıyor ama yiyecek yoksa insanı mezara sığdırıyorlar!
Maalesef ülkemizin tarım ve gıda karnesi de hiç iyi değil. Hatta sınıfta kalmış vaziyette. Nedeni o heykelin altında atılan imzadır.
Evet, o Papa'nın hani Türklerin kanını içmeye ant içen Papa'nın heykeli altında atılan imza ile milli tarımın adeta ipi çekildi.
Bunu ben değil Sayın Erdoğan tarafından o gün, baş müzakereci olarak atanan Ali Babacan siyasi dil ile söylüyordu.
Ne diyordu Babacan?
"Müktesebatın yüzde 40'ı tarım... Bu alanda yasalar, tebliğler, kararlar çıkması lazım… Ben, AB'nin milli bir politika olması gerektiğini düşünüyorum. Aslında müzakere dediğimiz konu içerikle ilgili değil. Müktesebat neyse Türkiye er geç uyacak."
94'te AET'ye (Avrupa Ekonomik Topluluğu) 'hayır' diyen Prof. Dr. Haydar Baş, 2004'teki AB imzasına da 'hayır' demiş AB'nin yakın zamanda dağılacağını, AB'nin Türkiye'yi asla tam üye yapmayacağını, Türkiye'yi kendine sanayi, elektronik ve tarım alanında pazar yapacağını vurgulamış ve de ülkemizi maddi, manevi, ekonomik olarak bekleyen tehlikelere dikkat çekmişti.
Ve Sayın Baş'ın dedikleri tek tek gerçekleşti. Tarımda peş peşe sınırlamalar, kotalar konuldu. Yerli tohum yasaklandı. Tarım ithalatında gümrükler ya indirildi ya da sıfırlandı.
Kendi kendine yetebilen yedi ülkeden biri olan Türkiye 18 yılda 104,6 milyar dolar tarım ithal eden bir ülke oldu.
18 yılda 106 bin ton saman ithal ettiler ve 20 milyon dolar para ödediler.
Buğday ambarı Türkiye, buğday ithalatında dünya birincisi oldu. TÜİK'in verilerine göre, 2018 yılında 5 milyon 781 bin 59 ton buğday ithal ederken, 2019 yılında 9 milyon 805 bin 163 ton buğday ithal ettik.
2018'de, 2 milyon 112 bin 734 ton mısır ithal ederken, 2019'da 3 milyon 593 bin 220 ton ithal ettik.
2018'de, 631 bin 874 ton yağlık ayçiçeği ithali 2019'da 1 milyon 48 bin 521 tona çıktı.
2018'de, 21 bin 729 ton patates ithal ederken, 2019'da 80 bin 803 ton ithal ettik.
Ya soğan! 2018'de 495 ton, 2019'da 116 bin 283 ton ithal ettik.
Zeytinyağı bile ithal etmişiz! 2018'de 4 bin 844, 2019'da 27 bin 967 ton.
Tabi hükümet bu rakamları ve tehlikenin büyüklüğünü hiçbir zaman kabul etmedi.
Sayın Erdoğan partisinin gurup toplantısında; "Bu ülkede bunca güzel iş olurken, birileri sırf milletin moralini bozmak için mesela ülkemizin saman ithal ettiği gibi bir yalanı utanmadan sıkılmadan tekrarlayabiliyor. Ben burada çok ağır bir ifadede kullanabilirim de bu kürsüye yakışmaz" diyordu.
Ama Tarım Bakanı, Sayın Erdoğan'ın adeta yalanlayarak; "Bir yılda 9 bin ton ithal edilmiş. Adam ucuz bulmuş getirmiş. Adama gem mi vuracağız?" diyordu.
Neyse! Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Eylül 2019 verilerine göre tarım sektörünün kredi borcu 105 milyar 266 milyon liraya çıktı.
Şimdi tarım uzmanları, 'milli bir tarım seferberliği' ilan edilmesi gerekliliğini ifade ediyorlar.
Seferberlikten önce çözüme gitmek lazımdır. Durum ortada. Çözüm de ortada. Ya Milli Ekonomi Modeli ya da zifiri karanlığa devam…
- Devlet Bahçeli’ye göre 'kimden cumhurbaşkanı olamaz' / 03.02.2025
- ‘Yeni Türkiye’ ezberi iflah olmaz bir hastalıktır / 02.02.2025
- Rahatlamak için Devlet Bahçeli’yi okuyorum / 01.02.2025
- Aklınızı başınıza alın / 31.01.2025
- Altın vuruş futbol camiasında mı olacak? / 30.01.2025
- Faciaların hukuken, vicdanen ve dinen sorumlusu kim? / 29.01.2025
- Niccolo Machiavelli, Joseph Goebbels ve biz / 27.01.2025
- Peygamberimiz ile ilk namaz ve Miraç / 26.01.2025
- Kişisel haklar, adalet ve AKP / 25.01.2025