Saatlerini TV karşısında, kahvehanelerde, stadyumlarda, parklarda, cafelerde veya köşe başı sokak sohbetlerinde geçiren birçok tanıdığım, iş okumaya, hizmete gelince hep aynı mazereti ortaya atıyor; Zamanım yok. Kusura bakma kardeşim! Yalan söylüyorsun. Zamanın çok ama nefsini ömrüne muhasebeci yaptığın için hayra giden her yola bir mazeret buluyor ya da ödenek ayırmıyorsun.
İşte bu zamanım yok mazeretlerini azaltmak, hemde ülkemiz gerçeklerine vakıf olup, en azından etrafımızı bilinçlendirmek için gazetemizin değerli yazarlarının (Başta Muhterem hocam Prof. Dr. Haydar Baş olmak üzere) günlük yazılarından, kısa alıntılarla haftalık bir Türkiye, dünya gündemi oluşturmaya çalışacağım. Başlayalım;
***
Prof. Dr. Haydar Baş 16. 03. 2012
“…Amaç, dünya nezdinde Suriye hükümetini halkını katleden bir konuma sokarak Türkiye’nin önderliğinde bu ülkeye yapılacak müdahaleyi meşrulaştırmaktır.
Burada Türkiye’nin önünde iki yol var: Ya Haçlının yanında yer alarak hiçbir meselesinin olmadığı Suriye’ye saldıracak ve sonra sıranın kendisine gelmesini bekleyecektir ki bunu hükümetin Türk halkına izah etmesine imkan yoktur.
Ya da Suriye’ye karşı Rusya, Çin ve İran gibi hareket ederek bu gidişin seyrini değiştirecektir.
Eğer ikinci yolu seçerse, BOP’da son halka olan kendi kaderini de değiştirmiş olacaktır.
Çünkü Türkiye’nin devreye girmediği bir durumda Batının Ortadoğu’daki dengeleri tam manasıyla etkilemesine imkan yoktur.
Dikkat çekilmesi gereken bir husus da, Katar’ın dile getirdiği askeri müdahale fikrine ilk karşı çıkışın yine Rusya’dan gelmiş olmasıdır. Müslüman Suriye’yi korumak Rusya’ya mı kalmalı idi?”
***
Muharrem Bayraktar 18.03. 2012
“…Türkiye gibi ülkelerde de bazı gazeteciler ve vatandaşlar Batının bu projesini alkışlayanlar oldu. “Yahu bu elin gâvuru bugüne kadar Müslümanları lime lime doğradı, defalarca haçlı seferi yaptı da şimdi niye Müslümanlara bahar yaşatmak ister, neden Suudi Arabistan gibi ABD yanlısı diktatörlerin halka yaptığı zulüm ile hiç ilgilenmez” diye sormadan “bahar sarhoşu!” oldular…”
Bunlardan bir tanesi öyle noktaya vardı ki “Arap Baharı’nın Kur’an’da müjdelendiğini!” bile ilan etti.”
***
Sabahattin Önkibar 16.03.2012
“Tayyip Erdoğan Suriye bağlamında tam bir çıkmazda! ABD ile bir olup Suriye’ye taarruz etse sadece tarihe “Haçlı ile bir olup Müslüman katleden işbirlikçi” diye geçmeyecek aynı zamanda Rusya ile İran’a dolaylı olarak cephe açmış olacak ki, bunun getireceği bırakın siyasi faturayı ekonomik çöküntüyü göğüsleyebilmesi mümkün değil.
Evet, Suriye’ye savaş ilanı sadece AKP’nin değil Türkiye’nin tabir yerinde ise gümlemesi demek!
Cari açığa finansman bulmak için çırpınan AKP iktidarının Rusya ile İran’dan yiyeceği ekonomik vurgunlar Türkiye’yi zerre abartısız Yunanistan çizgisine taşır çünkü bu iki ülke ile var olan ticaret hacmi ortada!”
***
Uğur Kepekçi 18.03.2012
“Bir milleti millet yapan en önemli unsur o milletin evlatlarının birlik ve beraberliğidir, dostluk ve kardeşliğidir… Bu duygunun milletçe yaşanmasına o işin ruhu deriz. İstenilen bu duygu ve davranışın en doruk noktası tarihte Çanakkale’de yaşandığı için “Çanakkale ruhu” terim olarak dilimize, kültürümüze, ruhumuza yerleşmiştir.
Çanakkale ruhundan sık sık söz edilir. Nedir Çanakkale ruhu? Topyekûn vatan evlatlarının Türk, Arap, Çerkez, Laz; kadın, erkek, yaşlı genç birlikte can verip; vatan vermemek şuurudur. Yani “Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez!” sözünün yaşanmasıdır. Vatan uğruna “fedai can” edebilmenin şuurudur.”
***
Aziz Karaca 18.03.2012
“…Yıllardan beridir “milli irade” deyip oy verdiniz, oy aldınız, söyler misiniz dün Ankara’ya gelen CIA başkanı ile ne konuşuldu, nelere karar verildi, Suriye ve İran için ne planlar pişirildi? Milli iradenin bunları bilme hakkı yok mu?”
***
Murat Çabas 19.03.2012
“Amerikalı subay apar topar ABD’ye götürüldü ve kendisini savunmak için seri cinayetler işleyenleri savunmakta mahir olan bir avukat seçildi. Avukatı, savunmasında askerin cinnet geçirdiği, ne yaptığını bilmediği, akli dengesi ve ruh hali konusunda endişeli olduğu, büyük travmalar yaşadığı gibi “hafifletici nedenleri” sıraladı. Yani anlayacağınız, bu cani ABD subayı, belki de hiç ceza almayacak, hatta olay biraz unutulduğunda belki madalya bile takılacak.
Olayla ilgili Afganlı yetkililerin açıklamaları ise oldukça önemli…Afgan Meclisi, tanıkları iyice dinledikten sonra katliamı bir askerin yapmadığını, 20 kadar ABD askerinin varlığından bahsedildiğini açıkladı. Soruşturmanın başındaki Hamizai Lali, “Tek bir askerin 1 saat içinde 16 insanı öldüremeyeceğine ikna olmuş durumdayız. O gece köyde iki ayrı grup asker vardı” açıklamasını yaptı. Üstü örtülen organize bir katliam…”
***
Orhan Dede 19.03.2012
“…Beşar Esad, sadece arkasındaki Rusya ve Çin desteğine güvenerek iyice azıtmış Arap Baharı sürecinden ayakta kalarak çıkabileceğini sanıyorsa bence büyük bir yanılgı içerisinde.
Çünkü Rusya ve Çin bugün Suriye’ye desteğini sürdürüyor ama bu desteğin ne zaman sona ereceğini bilemezsiniz. Her an Rusya desteğini çekebilir. Rusya’nın desteğini çektiği Suriye’ye İran’dan başka kimse destek vermez ve sadece İran’ın desteği Suriye’yi kurtaramaz.”
***
Mehmet Emin Koç 20.03.2012
“…Hamas’ın siyasi lideri Halid Meşal, Ankara’da bombayı patlattı. Benim için çok da sürpriz olmadı... ‘Niye’ sini iki cümle ile anlatacağım.
Meşal, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile görüştü. Görüşmelerde bazı bakanlar ve bürokratlar da vardı. Meşal, yaptığı görüşmelerinin ardından Obama gibi konuştu:
“Arap Baharı’nın ümmet tarihinde bir dönüm noktası olduğunu düşünüyoruz. Bu, ümmetin yeniden ayağa kalkmasıdır.” Meşal’in BOP bombası buydu, Ankara’da patlattı. Bu arada, “arif olan” a da kendisini deşifre etmiş oldu…”
İşte bu zamanım yok mazeretlerini azaltmak, hemde ülkemiz gerçeklerine vakıf olup, en azından etrafımızı bilinçlendirmek için gazetemizin değerli yazarlarının (Başta Muhterem hocam Prof. Dr. Haydar Baş olmak üzere) günlük yazılarından, kısa alıntılarla haftalık bir Türkiye, dünya gündemi oluşturmaya çalışacağım. Başlayalım;
***
Prof. Dr. Haydar Baş 16. 03. 2012
“…Amaç, dünya nezdinde Suriye hükümetini halkını katleden bir konuma sokarak Türkiye’nin önderliğinde bu ülkeye yapılacak müdahaleyi meşrulaştırmaktır.
Burada Türkiye’nin önünde iki yol var: Ya Haçlının yanında yer alarak hiçbir meselesinin olmadığı Suriye’ye saldıracak ve sonra sıranın kendisine gelmesini bekleyecektir ki bunu hükümetin Türk halkına izah etmesine imkan yoktur.
Ya da Suriye’ye karşı Rusya, Çin ve İran gibi hareket ederek bu gidişin seyrini değiştirecektir.
Eğer ikinci yolu seçerse, BOP’da son halka olan kendi kaderini de değiştirmiş olacaktır.
Çünkü Türkiye’nin devreye girmediği bir durumda Batının Ortadoğu’daki dengeleri tam manasıyla etkilemesine imkan yoktur.
Dikkat çekilmesi gereken bir husus da, Katar’ın dile getirdiği askeri müdahale fikrine ilk karşı çıkışın yine Rusya’dan gelmiş olmasıdır. Müslüman Suriye’yi korumak Rusya’ya mı kalmalı idi?”
***
Muharrem Bayraktar 18.03. 2012
“…Türkiye gibi ülkelerde de bazı gazeteciler ve vatandaşlar Batının bu projesini alkışlayanlar oldu. “Yahu bu elin gâvuru bugüne kadar Müslümanları lime lime doğradı, defalarca haçlı seferi yaptı da şimdi niye Müslümanlara bahar yaşatmak ister, neden Suudi Arabistan gibi ABD yanlısı diktatörlerin halka yaptığı zulüm ile hiç ilgilenmez” diye sormadan “bahar sarhoşu!” oldular…”
Bunlardan bir tanesi öyle noktaya vardı ki “Arap Baharı’nın Kur’an’da müjdelendiğini!” bile ilan etti.”
***
Sabahattin Önkibar 16.03.2012
“Tayyip Erdoğan Suriye bağlamında tam bir çıkmazda! ABD ile bir olup Suriye’ye taarruz etse sadece tarihe “Haçlı ile bir olup Müslüman katleden işbirlikçi” diye geçmeyecek aynı zamanda Rusya ile İran’a dolaylı olarak cephe açmış olacak ki, bunun getireceği bırakın siyasi faturayı ekonomik çöküntüyü göğüsleyebilmesi mümkün değil.
Evet, Suriye’ye savaş ilanı sadece AKP’nin değil Türkiye’nin tabir yerinde ise gümlemesi demek!
Cari açığa finansman bulmak için çırpınan AKP iktidarının Rusya ile İran’dan yiyeceği ekonomik vurgunlar Türkiye’yi zerre abartısız Yunanistan çizgisine taşır çünkü bu iki ülke ile var olan ticaret hacmi ortada!”
***
Uğur Kepekçi 18.03.2012
“Bir milleti millet yapan en önemli unsur o milletin evlatlarının birlik ve beraberliğidir, dostluk ve kardeşliğidir… Bu duygunun milletçe yaşanmasına o işin ruhu deriz. İstenilen bu duygu ve davranışın en doruk noktası tarihte Çanakkale’de yaşandığı için “Çanakkale ruhu” terim olarak dilimize, kültürümüze, ruhumuza yerleşmiştir.
Çanakkale ruhundan sık sık söz edilir. Nedir Çanakkale ruhu? Topyekûn vatan evlatlarının Türk, Arap, Çerkez, Laz; kadın, erkek, yaşlı genç birlikte can verip; vatan vermemek şuurudur. Yani “Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez!” sözünün yaşanmasıdır. Vatan uğruna “fedai can” edebilmenin şuurudur.”
***
Aziz Karaca 18.03.2012
“…Yıllardan beridir “milli irade” deyip oy verdiniz, oy aldınız, söyler misiniz dün Ankara’ya gelen CIA başkanı ile ne konuşuldu, nelere karar verildi, Suriye ve İran için ne planlar pişirildi? Milli iradenin bunları bilme hakkı yok mu?”
***
Murat Çabas 19.03.2012
“Amerikalı subay apar topar ABD’ye götürüldü ve kendisini savunmak için seri cinayetler işleyenleri savunmakta mahir olan bir avukat seçildi. Avukatı, savunmasında askerin cinnet geçirdiği, ne yaptığını bilmediği, akli dengesi ve ruh hali konusunda endişeli olduğu, büyük travmalar yaşadığı gibi “hafifletici nedenleri” sıraladı. Yani anlayacağınız, bu cani ABD subayı, belki de hiç ceza almayacak, hatta olay biraz unutulduğunda belki madalya bile takılacak.
Olayla ilgili Afganlı yetkililerin açıklamaları ise oldukça önemli…Afgan Meclisi, tanıkları iyice dinledikten sonra katliamı bir askerin yapmadığını, 20 kadar ABD askerinin varlığından bahsedildiğini açıkladı. Soruşturmanın başındaki Hamizai Lali, “Tek bir askerin 1 saat içinde 16 insanı öldüremeyeceğine ikna olmuş durumdayız. O gece köyde iki ayrı grup asker vardı” açıklamasını yaptı. Üstü örtülen organize bir katliam…”
***
Orhan Dede 19.03.2012
“…Beşar Esad, sadece arkasındaki Rusya ve Çin desteğine güvenerek iyice azıtmış Arap Baharı sürecinden ayakta kalarak çıkabileceğini sanıyorsa bence büyük bir yanılgı içerisinde.
Çünkü Rusya ve Çin bugün Suriye’ye desteğini sürdürüyor ama bu desteğin ne zaman sona ereceğini bilemezsiniz. Her an Rusya desteğini çekebilir. Rusya’nın desteğini çektiği Suriye’ye İran’dan başka kimse destek vermez ve sadece İran’ın desteği Suriye’yi kurtaramaz.”
***
Mehmet Emin Koç 20.03.2012
“…Hamas’ın siyasi lideri Halid Meşal, Ankara’da bombayı patlattı. Benim için çok da sürpriz olmadı... ‘Niye’ sini iki cümle ile anlatacağım.
Meşal, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile görüştü. Görüşmelerde bazı bakanlar ve bürokratlar da vardı. Meşal, yaptığı görüşmelerinin ardından Obama gibi konuştu:
“Arap Baharı’nın ümmet tarihinde bir dönüm noktası olduğunu düşünüyoruz. Bu, ümmetin yeniden ayağa kalkmasıdır.” Meşal’in BOP bombası buydu, Ankara’da patlattı. Bu arada, “arif olan” a da kendisini deşifre etmiş oldu…”
Akın Aydın / diğer yazıları
- Sinirde Avrupa’da birinci dünyada ikinci olmuşuz / 24.11.2024
- Tarımı bitirdiler… Şahidim Sayın Erdoğan’dır / 23.11.2024
- Ümmü'l-Benin gibi Ehl-i Beyt’i sevmek / 22.11.2024
- Mevzu kılıç kaldırmak değil, Atatürk / 21.11.2024
- AKP, Türkiye’de fakirliği bitiren partidir! / 20.11.2024
- Türk Milleti nasıl sıradanlaştırıldı? / 18.11.2024
- AKP’den önce Suriye’de PYD yoktu / 17.11.2024
- Siyasetin gündeminde sen yoksun kardeşim / 16.11.2024
- İİT-İsrail ve Erdoğan / 15.11.2024
- MHP ile başlatılan süpernova / 14.11.2024
- Tarımı bitirdiler… Şahidim Sayın Erdoğan’dır / 23.11.2024
- Ümmü'l-Benin gibi Ehl-i Beyt’i sevmek / 22.11.2024
- Mevzu kılıç kaldırmak değil, Atatürk / 21.11.2024
- AKP, Türkiye’de fakirliği bitiren partidir! / 20.11.2024
- Türk Milleti nasıl sıradanlaştırıldı? / 18.11.2024
- AKP’den önce Suriye’de PYD yoktu / 17.11.2024
- Siyasetin gündeminde sen yoksun kardeşim / 16.11.2024
- İİT-İsrail ve Erdoğan / 15.11.2024
- MHP ile başlatılan süpernova / 14.11.2024