Tarihe yön veren Türk milleti bu hale nasıl geldi? Nasıl bu kadar etkisiz ve tepkisiz bırakıldı?
Bu kadar vahim olaylara, ahlaki yozlaşmalara, vahşetlere nasıl kayıtsız kalıyoruz? Toplumun önüne geçenler çok yüzlü. Dediklerini yapmadıkları gibi yaptıklarını da inkar ediyorlar.
Adalet askıda. Ahlak askıda. Dini ve milli değerler tekelleştirilmiş. Sosyal güvenlik zaafta. Can, mal, namus kavramları saldırı altında. Gelir adaletsizliği had safhaya ulaşmış, temel haklar gasp edilmiş.
Ama hiç kimsenin umurunda değil. Umurlarında olanlar ise lafın ötesinde bir duruşları yok.
Oysa bizler iyiliği teşvik eden, alkışlayan, yanlışa yanlış demekle kalmayan o yanlışı el ile dil ile düzeltmeye gayret eden ve kalp ile kötü gören, mazlumun her daim yanında, gücü ne olursa olsun zalim hep karşısında olan bir millettik.
Patrik'in Türk Milleti itirafı
II. Mahmut devrinde Fener patriği olan Grigoryos, Rus Çarına yazdığı mektupta Türkler hakkında şu tespitleri yapıyor: "Türklerin bütün meziyetleri, hatta kahramanlık ve şecaat duyguları da ananelerine olan bağlılıktan, ahlâklarının safiyetinden, bilhassa dinî ve manevî hayatlarını tanzim ve tedvin eden şahsiyetlere olan bağlılık ve hürmetlerinden gelmektedir" diyor ve ekliyor, "Türkler ancak dinî ve millî değerlerinden, geleneklerinden uzaklaştırıldıkları takdirde yenilebilir."
Türklerin bu özelliğini İngilizler de, Siyonistler de, Vatikan da çok iyi biliyordu ve hepsi bu kimliği yok etmek için planlar yaptılar.
Bu planları gören ve bu planlara karşı hayatını, milletimizin milli ve manevi birliğini sağlamaya adayan Merhum Pro. Dr. Haydar Baş idi. Ruhu şad olsun.
Haydar Baş Hocam, Siyonist-Haçlı zihniyetin hedeflerini şu sözlerle özetliyordu:
"Bu rüzgâr, bu topraklardan gelmedi. Bu rüzgâr çok ötelerden geldi. Onlar şunun hesabını yaptılar. Biz bütün orduları bir araya getirdik ama Türk milletinin sırtını yere getiremedik. O halde bunlarda biz öz var. Onu almalıyız ki bunların da, bizden farkı olmasın, geriye sadece posaları kalsın. İşte bu dinler arası diyalog, medeniyetler arası diyalog safsatası bundan sonra icat edildi. Bizim, Müslüman olan kimliğimizi, Türklüğümüzü elimizden almak için başlatılan bir Haçlı seferberliğidir.
Haçlı, bizi meydanlarda mağlup edemedi. Şimdi kültür yoluyla, siyaset ve medeniyet yoluyla mağlup etmeye çalışıyor. Sandıkta kendi verdiğimiz oylarla şimdi bunlara ders vermeye var mıyız Anadolulum? Ey yüce milletim buna var mısın?"
Maalesef Anadolu ses vermedi. Maalesef Türk Milletinden ses çıkmadı.
Yazdığı eserlerde gerek İngiliz Sömürge Bakanlığının ve gerekse Vatikan'ın bu millet ve bu coğrafyadaki planlarını bizzat kaynaklarıyla ortaya koyup, bu planlara karşı her alanda neler yapılması gerektiğini tek tek anlatmış, başta siyasiler ve dini kanaat önderleri olmak üzere herkese 'gelin, beraber olalım' çağrısı yapmıştı.
Hiç biri gelmediği gibi hepsi bu planların hizmetkarı oldular.
Basel kararları
Dünyadaki tüm Yahudileri toplayarak, Kudüs'teki Siyon Tepesi'ne götürmeyi amaçlayan Siyonizm hareketi 29 Ağustos 1897 yılında İsviçre Basel'de Theodor Herzl liderliğinde 1. Siyonist Kongre'si gerçekleştirilmiş ve İslam coğrafyasında sistemli bir şekilde örgütlenecekleri ele alınmıştı.
Hedeflerine ulaşmak için sadece siyasi çalışmalar yanında kültürel olarak da İslam coğrafyasını zayıflatmak için plan ve programlar yapılmıştı.
İşte bu kongrede alınan kararların bazıları:
1. Genç kuşakları (Müslüman) ahlak dışı yönlendirmelerle yozlaştırmalı.
2. Aile hayatını yıkmalı.
3. İnsanlara yeteneksizler, bilgisizler hükmetmeli.
4. Sanatı zayıflatarak, edebiyatı açık saçık ve şehvetli bir hale sokmalı.
5. Kutsallığa saygıyı yıkmalı, saygıyla anılan kimseler hakkında ahlaksızca olaylar uydurmalı.
6. Sınırsız bir lüks, baş döndürücü modalar yaratmalı, çılgınca tüketime alıştırılmalı.
7. Kalabalıkların vakitleri, eğlenceler, oyunlarla oyalanmalı, herkes düşünmekten alıkonulmalı.
8. Aşırı fikirlerle düşünceler zehirlenmeli, gürültü ve kargaşalıklar yaratılmalı, sosyal sınıflar arasına kin ve güvensizlikler sokulmalı.
9. Aristokratlara müthiş vergiler koyarak onları bunaltmalı, aralarına kin ve güvensizlik saçmalı.
10. Mal sahipleriyle işçilerin arasını bozmalı, grevler, sabotajlar düzenlemeli.
11. Yüksek tabakanın moral gücünü her çareye başvurarak kırmalı.
12. Sanayinin, tarımı ezmesine olanak vermeli, böylece köylü sınıfı ortadan kaldırmalı.
13. Saçma düşünceler ortaya atılarak halkı gerçekleştirilmesi olanaksız düşüncelerle dolambaçlı yollara sokmalı.
14. Hayat pahalılığını körüklenmeli.
15. Uluslararası sorunlar yaratarak uluslar arasına kin ve nefret tohumları serpmeli.
16. Ulusların kaderlerini eğitim ve öğretimden yoksun kimselerin ellerine bırakmalı.
17. Bütün hükümet şekillerini değiştirmeli, birçok sırları açıklamalı.
18. Yasal yönetim şekillerinden kayıtsız koşulsuz despot bir yönetime geçilmeli.
19. Siyasî, ekonomik krizler yaratmalı, servetleri yok etmeli.
20. Mali istikrarı bozmalı, ekonomik krizleri çoğaltmalı, spekülasyonlara, enflâsyonlara yol açmalı, altını belirli ellerde toplamalı, büyük sermayeleri felce uğratmalı.
21. İnsanlığı dert, acı ve yoksulluk içine atmalı."
Ülkemizde ve İslam coğrafyasında yaşanan olaylara baktığımız zaman alınan bu kararların tamamının maalesef uygulandığını ve başarıya ulaştığını görmekteyiz.
O halde oturup düşünmek gerekmez mi, bizler nerde yanlış yaptık, diye.
- AKP’den önce Suriye’de PYD yoktu / 17.11.2024
- Siyasetin gündeminde sen yoksun kardeşim / 16.11.2024
- İİT-İsrail ve Erdoğan / 15.11.2024
- MHP ile başlatılan süpernova / 14.11.2024
- Sayın Erdoğan’ın 10 Kasım açıklamaları / 13.11.2024
- Atatürk çok büyük bir adammış vesselam -2- / 11.11.2024
- Atatürk çok büyük bir adammış vesselam -1- / 10.11.2024
- Kürtlerin sorunları belli, Kürtçülerin niyetleri de / 09.11.2024
- Kibir iktidarın gözlerini kör etti / 08.11.2024