Eski DEP'lilerin ve hükümetin tutumları
Eski DEP'lilerin serbest bırakılmasından sonra Güneydoğu'da arka arkaya Mitingler düzenlenmektedir. Konuşmalarda ise:
1 - KONGRA GEL'e 6 ay ateşkes yapmaları,
2 - DEHAP'ın Hükümetle KONGRA-GEL'e eşit mesafede oldukları,
3 - Arabulucu söylemleri, gittikçe çoğalmaktadır,
4 - Herkes hatta dağdakilere şamil genel af istenmektedir.
Sorumlu siyasetçilerimizde ise bunlara karşı yetersiz bir şekilde tepki oluşmaktadır. "Hem demokrasi isteyeceksiniz, hem de bir terör örgütünü devletle bir olacaksınız; bu olur şey değil denilmektedir. Genel Af konusu şu anda gündemimizde yoktur."
Eski DEP milletvekillerine hitaben ise Cemil Çiçek şunları demiştir: Tahliye kararı iyi değerlendirilmelidir. Yargıtayın kararı hukuki ve tarihi nitelik taşımaktadır. Bu durum iyi değerlendirilmelidir. Herkes ülkemizin, devletimizin birliği ve bütünlüğü yönünde hareket etmelidir. Herkes üzerine düşen sorumluluğu taşımalıdır. Bunun idrakine varmalıdır. Bunun yanında Terörle - Devlete aynı mesafede durmak ne demektir? Büyük Türkiye Devleti'ni terör örgütüyle aynı hizaya getirmek nasıl olur? Onun yanında, altı aylık ateşkes istemek de nasıl olur? Yani 6 aydan sonra yeniden saldırılara başlayabilirsiniz mi denmek istenmektedir? Bunlar yanlış şeylerdir - bu konuşmaların içeriği de uslubu da yanlıştır. Konuşmaları yaparken Hukukun üstünlüğü unutulmamalıdır. Bu konuşmalar eski, kafalarda vardı. Ama galiba aynı kafalar şu anda da durumu yönetmeye çalışmaktadır.
Öte taraftan yapılan son tahlillere göre şu sonuçlar alınmış bulunmaktadır:
1 - Şu ana kadar yaklaşık olarak 20 sene zarfındaki kan dökücü terör hareketlerinin başarısızlıkla sonuçlandığı açıkça görülmektedir. Teröristler yenilmiş, dağılmış ve büyük çapta sınır dışı edilmiştir.
2 - Başlarında bulunan Öcalan yakalanmış ve İmralı'daki Tutuk evine konulmıştur.
3 - Türkiye'de çok önemli değişmeler oluşmuş ve bazı konular hal yoluna koyulmuştur. Bunun yanında 10 yıldan fazla cezaevinde bulunan Leyla Zana ve diğer DEP'lilerde de bazı değişmeler dikkat çekmektedir. Ama bazılarında bu değişmeler yok gibi görülmektedir. Çünkü eskilerden bazı kimseler; mesela O. D. "Biz dağdakilerin kefiliyiz. Onları merkezlere çekersek aramızdaki güven bunalımı sona erer" demektedir. Ama bu sözleri hakikaten büyük cüret taşımaktadır. Hangi yetkiyle ve hangi bağlantılarla dağdakilere kefil olabilmektedir? Nasıl olur da terör örgütünün sözcülüğüne soyunmaktadır? (Hürrüyet 16.6.04)
4 - AB'ye üyelik isteklerine uygun olarak, Türkiye'nin zararına dahi olsa, bir çok yeni haklar ortaya konulmuş ve halen de konulmaktadır.
5 - Kuzey Irak'ta ve genel olarak Irak'ta, olayların seyri şu anda tam istedikleri şekilde gelişme göstermemektedir.
6 - Türkiye'nin Ortadoğu'da, Balkanlar'da, Kafkaslar ve Orta Asya'da, ABD karşısında değeri gittikçe artmaktadır.
7 - Irak'taki Kürtlerin geleceklerinin pek parlak olmadığı açıkça belli olmaya başlamıştır.
8 - Eğer şu anda edinilen bazı haklara razı olmayıp saldırılara devam edlirse, ileride bunların da kaybolma imkanının olma olasılıkları karşısında iyi düşünmek gerekmektedir. Halen, adeta yeni bir döneme girilmiş gibi görülmektedir. Ama bu devrede, sadece konuşmalarla değil, Teröre ve haksız saldırlara ve zorbalıklara da samimi olarak karşı çıkmak ve barışçı olmak gerekmektedir. Öte yandan bazı çatlak seslerin de bir an önce susturulması ve hizaya getirilmesi gerekmektedir. Bunun da ötesinde AB ve ABD'nin artık bize karşı terör ve ayrılıkçı kışkırtmalarından samimi olarak vazgeçmeleri de gerekmektedir.
Eski DEP'lilerin serbest bırakılmasından sonra Güneydoğu'da arka arkaya Mitingler düzenlenmektedir. Konuşmalarda ise:
1 - KONGRA GEL'e 6 ay ateşkes yapmaları,
2 - DEHAP'ın Hükümetle KONGRA-GEL'e eşit mesafede oldukları,
3 - Arabulucu söylemleri, gittikçe çoğalmaktadır,
4 - Herkes hatta dağdakilere şamil genel af istenmektedir.
Sorumlu siyasetçilerimizde ise bunlara karşı yetersiz bir şekilde tepki oluşmaktadır. "Hem demokrasi isteyeceksiniz, hem de bir terör örgütünü devletle bir olacaksınız; bu olur şey değil denilmektedir. Genel Af konusu şu anda gündemimizde yoktur."
Eski DEP milletvekillerine hitaben ise Cemil Çiçek şunları demiştir: Tahliye kararı iyi değerlendirilmelidir. Yargıtayın kararı hukuki ve tarihi nitelik taşımaktadır. Bu durum iyi değerlendirilmelidir. Herkes ülkemizin, devletimizin birliği ve bütünlüğü yönünde hareket etmelidir. Herkes üzerine düşen sorumluluğu taşımalıdır. Bunun idrakine varmalıdır. Bunun yanında Terörle - Devlete aynı mesafede durmak ne demektir? Büyük Türkiye Devleti'ni terör örgütüyle aynı hizaya getirmek nasıl olur? Onun yanında, altı aylık ateşkes istemek de nasıl olur? Yani 6 aydan sonra yeniden saldırılara başlayabilirsiniz mi denmek istenmektedir? Bunlar yanlış şeylerdir - bu konuşmaların içeriği de uslubu da yanlıştır. Konuşmaları yaparken Hukukun üstünlüğü unutulmamalıdır. Bu konuşmalar eski, kafalarda vardı. Ama galiba aynı kafalar şu anda da durumu yönetmeye çalışmaktadır.
Öte taraftan yapılan son tahlillere göre şu sonuçlar alınmış bulunmaktadır:
1 - Şu ana kadar yaklaşık olarak 20 sene zarfındaki kan dökücü terör hareketlerinin başarısızlıkla sonuçlandığı açıkça görülmektedir. Teröristler yenilmiş, dağılmış ve büyük çapta sınır dışı edilmiştir.
2 - Başlarında bulunan Öcalan yakalanmış ve İmralı'daki Tutuk evine konulmıştur.
3 - Türkiye'de çok önemli değişmeler oluşmuş ve bazı konular hal yoluna koyulmuştur. Bunun yanında 10 yıldan fazla cezaevinde bulunan Leyla Zana ve diğer DEP'lilerde de bazı değişmeler dikkat çekmektedir. Ama bazılarında bu değişmeler yok gibi görülmektedir. Çünkü eskilerden bazı kimseler; mesela O. D. "Biz dağdakilerin kefiliyiz. Onları merkezlere çekersek aramızdaki güven bunalımı sona erer" demektedir. Ama bu sözleri hakikaten büyük cüret taşımaktadır. Hangi yetkiyle ve hangi bağlantılarla dağdakilere kefil olabilmektedir? Nasıl olur da terör örgütünün sözcülüğüne soyunmaktadır? (Hürrüyet 16.6.04)
4 - AB'ye üyelik isteklerine uygun olarak, Türkiye'nin zararına dahi olsa, bir çok yeni haklar ortaya konulmuş ve halen de konulmaktadır.
5 - Kuzey Irak'ta ve genel olarak Irak'ta, olayların seyri şu anda tam istedikleri şekilde gelişme göstermemektedir.
6 - Türkiye'nin Ortadoğu'da, Balkanlar'da, Kafkaslar ve Orta Asya'da, ABD karşısında değeri gittikçe artmaktadır.
7 - Irak'taki Kürtlerin geleceklerinin pek parlak olmadığı açıkça belli olmaya başlamıştır.
8 - Eğer şu anda edinilen bazı haklara razı olmayıp saldırılara devam edlirse, ileride bunların da kaybolma imkanının olma olasılıkları karşısında iyi düşünmek gerekmektedir. Halen, adeta yeni bir döneme girilmiş gibi görülmektedir. Ama bu devrede, sadece konuşmalarla değil, Teröre ve haksız saldırlara ve zorbalıklara da samimi olarak karşı çıkmak ve barışçı olmak gerekmektedir. Öte yandan bazı çatlak seslerin de bir an önce susturulması ve hizaya getirilmesi gerekmektedir. Bunun da ötesinde AB ve ABD'nin artık bize karşı terör ve ayrılıkçı kışkırtmalarından samimi olarak vazgeçmeleri de gerekmektedir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006