Prof. Muhammed Yunus, 1970'lerde egitim için gittigi ABD'den ülkesi Bangladeş'e dönmüş, Çittagong Üniversitesinde Ekonomi Bölümü Başkanlıgına getirilmişti. Başarılı bir kariyer sürdürmekle birlikte; okuttuğu derslerdeki ekonomi teorisiyle ülkesinin sokaklarında, mahallerinde ve köylerinde hergün karşılastığı sefaleti bağdaştıramıyordu. (Bangladeş'te bugün dahi kişi başına düşen gelir Türkiye'nin onda biri kadar. 1970'lerde ise çok daha azdı.) Yunus, teori ile ugraşmak dışında milleti için faydalı birşeyler yapmak istiyordu. İlk olarak meseleleri kavramak amacıyla üniversite kampüsünün hemen yanındaki Cobra isimli köyde çalışmalara başladı. Kendi ifadesiyle "Yeni baştan öğrenciliğe basladı. Cobra onun üniversitesi, köylüler de hocası oldu."
Bangladeş köylerindeki en yoksul tabaka toprağı olan çiftçiler degil, hayatta hiçbirşeyi olmayan, bambu bir kulübede yaptıkları hasır, sepet gibi el işleri ya da besledikleri bir iki koyun veya tavuk ile geçinmeye çalışan insanlardan oluşuyordu. Bu ailelerin birçoğunda evin reisi ölmüş ya da uzaklarda iş bulmaya gitmiş oldugu için tüm yük annelerin üzerinde kalmıştı. Bazen bambu alıp sepet ören, bazen yün alıp ip eğiren bu fakir insanlar her ay 2 dolar civarındaki borç para ile aldıklari mallari işleyip sattıktan sonra ellerine geçen 3 doların 2 dolarını da borç aldıkları tefecilere faiz olarak vererek ellerinde kalan bir dolarla hayatta kalmaya çalısıyorlardı. Tüm
Bangladeş'te kurulu olan bu çark yüzünden fakir insanlar yaptıklari işin ancak üçte birinin karşılığını alıp; güç bela karınlarını doyurabiliyorlar ve kalan üçte iki payı tefecilere ödüyorlardi. Hayatta kalmak için başka şansları olmayan bu zavallılar ölene kadar bu çarkı çeviriyor, daha sonra da yerlerine çocukları geçiyordu.
Muhammed Yunus, Cobra köyünde gördüklerinden çok etkilendi. Bu köydeki yüzlerce fakir insana toplamda bir-iki yüz dolar faizsiz borç verse, bu insanlar tefecilerin kıskacından kurtulacak, emeklerinin tam karşılıgını alabildikleri için durumları yavaş yavaş düzelme yoluna girecekti. Ancak Yunus'un imkanı bir bilemedin iki ya da üç köye yeterdi. Oysa ülkede onbinlerce köy vardı ve bu işin kurumsal bir yapıya kavuşarak yayılması gerekliydi.
Yunus ise yörenin bankasına giderek başladı. Köyün fakirlerine iki yüz dolar kredi verip veremeyeceklerini sordu. Bankacıların standart tepkisi bunun çok saçma bir teklif olduğu, o insanların çok fakir oldugu ve aldıklari krediyi geri ödemeyecekleri, hatta kredi için gereken formları bile okumaları olmadıgı için dolduramayacakları şeklinde oldu. Yunus ise bu insanların bankadan çekindiklerini, oysa her ay tefecilerden borç alıp geri ödediklerini söyledi ve kredi için kendisinin kefil olacağını ve formları köylüler adına dolduracağını söyledi. Banka müdürü durumu merkeze iletti, cevap olumsuzdu. Bangladeş'te de dünyanın heryerinde oldugu gibi bankalar sadece zengin müşterilere kredi veriyorlardi. Tabi bu zenginlerin birçoğu da devlete ait bu bankalardan aldiklari kredileri hortumluyor, hiçbir ceza almadan da işten yakalarını sıyırıyorlardı. Işte Muhammed Yunus bu çarkları tamamen tersine çevirecek Grameen (Yoksullar) Bankasını kurmak üzere bu ortamda yola çıktı.
Bangladeş köylerindeki en yoksul tabaka toprağı olan çiftçiler degil, hayatta hiçbirşeyi olmayan, bambu bir kulübede yaptıkları hasır, sepet gibi el işleri ya da besledikleri bir iki koyun veya tavuk ile geçinmeye çalışan insanlardan oluşuyordu. Bu ailelerin birçoğunda evin reisi ölmüş ya da uzaklarda iş bulmaya gitmiş oldugu için tüm yük annelerin üzerinde kalmıştı. Bazen bambu alıp sepet ören, bazen yün alıp ip eğiren bu fakir insanlar her ay 2 dolar civarındaki borç para ile aldıklari mallari işleyip sattıktan sonra ellerine geçen 3 doların 2 dolarını da borç aldıkları tefecilere faiz olarak vererek ellerinde kalan bir dolarla hayatta kalmaya çalısıyorlardı. Tüm
Bangladeş'te kurulu olan bu çark yüzünden fakir insanlar yaptıklari işin ancak üçte birinin karşılığını alıp; güç bela karınlarını doyurabiliyorlar ve kalan üçte iki payı tefecilere ödüyorlardi. Hayatta kalmak için başka şansları olmayan bu zavallılar ölene kadar bu çarkı çeviriyor, daha sonra da yerlerine çocukları geçiyordu.
Muhammed Yunus, Cobra köyünde gördüklerinden çok etkilendi. Bu köydeki yüzlerce fakir insana toplamda bir-iki yüz dolar faizsiz borç verse, bu insanlar tefecilerin kıskacından kurtulacak, emeklerinin tam karşılıgını alabildikleri için durumları yavaş yavaş düzelme yoluna girecekti. Ancak Yunus'un imkanı bir bilemedin iki ya da üç köye yeterdi. Oysa ülkede onbinlerce köy vardı ve bu işin kurumsal bir yapıya kavuşarak yayılması gerekliydi.
Yunus ise yörenin bankasına giderek başladı. Köyün fakirlerine iki yüz dolar kredi verip veremeyeceklerini sordu. Bankacıların standart tepkisi bunun çok saçma bir teklif olduğu, o insanların çok fakir oldugu ve aldıklari krediyi geri ödemeyecekleri, hatta kredi için gereken formları bile okumaları olmadıgı için dolduramayacakları şeklinde oldu. Yunus ise bu insanların bankadan çekindiklerini, oysa her ay tefecilerden borç alıp geri ödediklerini söyledi ve kredi için kendisinin kefil olacağını ve formları köylüler adına dolduracağını söyledi. Banka müdürü durumu merkeze iletti, cevap olumsuzdu. Bangladeş'te de dünyanın heryerinde oldugu gibi bankalar sadece zengin müşterilere kredi veriyorlardi. Tabi bu zenginlerin birçoğu da devlete ait bu bankalardan aldiklari kredileri hortumluyor, hiçbir ceza almadan da işten yakalarını sıyırıyorlardı. Işte Muhammed Yunus bu çarkları tamamen tersine çevirecek Grameen (Yoksullar) Bankasını kurmak üzere bu ortamda yola çıktı.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Mustafa Talhaoğlu / diğer yazıları
- KOBİ'lerle kalkınma / 21.06.2002
- Kâr/zarar / 24.05.2002
- Amerika AŞ.'nin Sonu mu Geliyor ? / 21.05.2002
- Enron ve Türkiye / 11.05.2002
- Merkez ve Büyüme / 07.05.2002
- Vergiler / 29.04.2002
- Devlet desteklemiş, Japon yapmış... / 25.04.2002
- Krizden harcamayla mı çıkılır yoksa tasarrufla mı? / 23.04.2002
- Dolar düşüyor. Sevinelim mi ? / 09.04.2002
- Yeni ekonomik program / 28.03.2002
- Kâr/zarar / 24.05.2002
- Amerika AŞ.'nin Sonu mu Geliyor ? / 21.05.2002
- Enron ve Türkiye / 11.05.2002
- Merkez ve Büyüme / 07.05.2002
- Vergiler / 29.04.2002
- Devlet desteklemiş, Japon yapmış... / 25.04.2002
- Krizden harcamayla mı çıkılır yoksa tasarrufla mı? / 23.04.2002
- Dolar düşüyor. Sevinelim mi ? / 09.04.2002
- Yeni ekonomik program / 28.03.2002