İstanbul'un nüfusunun 16 milyon.
İstanbul'un, yüzyılın en büyük depremini yaşamasından endişe ediliyor.
Yetmedi, kanal İstanbul projesiyle en az 3 milyon daha insanın bu cendereye sokulması planlanıyor.
Bütün bunlar neden?
İstanbul dünya kentiymiş!
Eee sonra bir kar yağdığında neler olduğunu gördün mü?
Trafik yoğunluğundan dolayı insanların yarı ömürlerinin araç kuyruklarında geçmesi…
Metrolarda sürü psikolojisiyle hareket edilmesi…
Sen bırak bu masalları kardeş.
Bu insanlar İstanbul'a gelerek, kendi memleketinde bulamadıkları neyin peşinde koşarak maceraya atılıyorlar?
Ekmek parası…
Yoksa dünya kenti olması faso fiso.
Gel gelelim bu insanların bu kente nerelerden hangi sebeplerle geldiğine.
Örneği bu yazıda Gümüşhane'den örnek verelim.
Gümüşhane'nin nüfusu 142 bindir.
Bu kadar az bir nüfus burada barınamıyor olabilir mi?
Mümkün değil.
Peki, Gümüşhane'nin ne kaynakları var?
Hemen söyleyelim en büyük altın rezervlerimiz bu ilde.
Yıl 2005…
O zamanın FETÖ'sü değil, muhterem Fetullah'ı olan sümüklü adamın, adamlarına peşkeş çekilmişti altın dağları.
Ben deniz de oldum olası altın ve maden konularına ilişkin acayip bir araştırma dürtüm vardı.
Ancak bu dürtüyü bende oluşturan insan, elbette ki maden konusu ile ismi eş anlamlı kullanılan, Prof. Dr. Haydar Baş Bey'di.
Gümüşhane'ye çok özel bir değer atfetmişti.
Bir keresinde bu il de yapılan "Milli Ekonomi Modeli" konulu bir programda, altın madeni konusuna çok detaylı yer vermişti.
Bu programı izleyen bir üst düzey kamu görevlisi yıllar sonra bu konuşmayı bana hatırlatarak, "Haydar Hoca'nın dediklerinin tamamı doru hesaplamalar. Bu bölgede bahsettiği altın rezervi, Türkiye'yi tek başına bakabilecek düzeylerde" demişti.
Bende o yıl, yani 2005 yılında daha derinlikli bir araştırma için maden sahasına gitmeye karar verdim.
Kadırga TV'de haber müdürüydüm.
Yanıma aldığım Barış Kuyumcu isimli kıvrak zekaya sahip bir kameramanla maden sahasının giriş kapısına dayandığımızda 10 kadar özel güvenlik karşımıza dikilmişti.
Ben de kendilerine işletme Müdürü ile randevulu olduğumu ve beni beklediğini izah ettikten sonra yola koyulduk.
Derken telefonda konuştuğum işletme Müdürü bizi tesisin önünde karşıladı.
Ancak bir sorun vardı.
Ben kendisine, yöre halkından siyanürle ilgili şikayetlerin bize geldiğini, durumun gerçekten de böyle olup olmadığını görmek için tespite geleceğimizi söylemiştim.
Tabi ki asıl maksadım siyanür ve yarattığı olası tahribat değildi.
Benim amacım burada gerçekten de varlığı hep gizli tutulan altın rezervlerinin miktarına ilişkin bilgi koparmaktı.
Neyse işletme müdürü bizi yanına alarak siyanürlü olduğu ileri sürülen yeşil alanları bize gösteriyor, bakın işte ne kadar çevreciyiz diye de kendini övüyordu.
Bu kısmı anladık şimdi tesis hakkında bize birileri bilgi versin dedim.
Zira istediğimiz bilginin işletme müdürü tarafından bize verilme ihtimali sıfırdı.
Allah'ın işi…
Güney Afrika'dan yeni gelmiş genç bir Türk mühendisi yanımıza verdi ama bir metre uzağımızda durup, ne soru yönelteceğimi ve adamının ne cevap vereceğini yakından izlemeye alması bizi tedirgin etti.
Derken kendisine bir telefon gelince biz de genç Mühendise soruları yapıştırdık.
Soru: Bu madende bir ton hafriyatta ne kadar altın rezervi var?
Cevap: Burada öyle özel damarlar var ki, tonda 1.250 gram ve üzeri saf altın çıkıyor.
Aman Allah'ım istediğimiz cevabı bir soruda almıştık.
Soru: Buranın rezervleriyle Türkiye kaç yıl idare edilir?
Cevap: En az 100 yıl.
Tamamdı artık.
Haydar Baş Bey'in salonlarda Gümüşhaneliye anlattığını, maden sahasında çalışan mühendis fazlasıyla teyit ediyordu.
Peki, Gümüşhane sokaklarında işsizlik konusunda durum nedir diye mikrofon uzattığımızda, hemen herkes işsiz ve esnaflar siftahsızdı.
Oysa Haydar Baş Bey bu insanların ayağına kadar kaç kez gelerek, "Burada yer alan madenleri devlet-millet ortaklığı ile işleteceğiz" demişti.
Eğer Haydar Baş Bey o gün iktidara getirilseydi, Gümüşhane'nin şimdiki nüfusu 500 bin bilemedin 1 milyon olurdu.
Bu anlayışla tüm bölgelerdeki göç tersine döner, İstanbul ise 10 milyonda kalırdı.
Bu takdirde her gün haber bültenlerinde sadece 81 ilden biri olan İstanbul konuşulmaz, Türkiye'nin tüm kalkınmış bölgeleri konuşulur olurdu.
Aynı fırsat, BTP ile ve Hüseyin Baş Bey'le devam ediyor.
- Para yok ki ‘BOYKOT’ olsun! / 06.04.2025
- “Kürt sorunu” ifadesi ‘SEVR’ in ürünüdür! / 02.04.2025
- TÜRK milletine ters kelepçe! / 01.04.2025
- Türkler Ehl-i Beyt ile akrabadır / 31.03.2025
- Türk’ler Ehl-i Beyt İslam’ını kabul etmiştir / 30.03.2025
- İktidar çok tehlikeli oynuyor! / 26.03.2025
- Suriye için tek çözüm: Atatürk modeli / 25.03.2025
- Ne ekersen onu biçersin! / 24.03.2025
- Muhalefete tarihi görev: TEK ÇATI altında birleşin / 23.03.2025