Ordu başkumandanları
Mladiç'in demeçleri:
Türkler Bosnalılara öyle diyorlar: Saadece buralardan değil, Anadolu'dan da kovulacaktır. Onların yeri Orta Asya'dır. İşte bu şekilde diye diye bütün Avrupa ve tüm dünyanın gözleri önünde soykırıma devam ettiler. Sonuç olarak; tam 250.000 kişinin kanına girdiler, bir o kadar da yaralı bıraktılar. İslam kadınlarına tecavüz ettiler. Onlardan zorla oluşturulan randevu evleriyle canlı olarak askerlere yıllarca peşkeş çektiler. Vahşetler ve canavarlıklar doruğa çıkmıştı. Her taraf toplu mezarlıklarla dolup taşmış durumdaydı. Stadyumlar bile mezarlıklara dönüşmüştü. Boşnak milletini aç ve susuz bırakılarak tümünü imha etmek istediler. Fakat onlar da sonunda etraftakilerin yardımlarıyla Armiya dedikleri askeri güçlerini kurdular ve direnişlere başladılar. Hırvatların da yardımlarıyla, onlara katolik oldukları için Almanya silah ve cephane vermişti). Sırpları geri püskürtmeye başlamışlardı. İşte o zaman ABD ve Türkiye (rahmetli Özal zamanında) Kamp David Anlaşması'na iki tarafı da razı ettiler. Sonunda yeni Bosna Hersek Cumhuriyeti oluşturuldu. Bu devlet üç kısımdan ibaretti.
1- Bosna Hırvatları,
2- Bosna Müslümanları,
3- Bosna Sırpları,
Bu devletin içindeki idari tarz şöyle oluşmuştu. Seçimle gelen bir Başkan, yardımcıları bir Hırvat ve bir Sırp olacaktı. Böylece üçlü idareyle iktidarı yürüteceklerdi.
Şu anda da üç kişilik bir ekip tarafından bir idare tarzı mevcuttur. Bir Hırvat (katolik), bir Sırp (ortadoks), bir de Boşnak (Müslüman) idare tarzı vardır. Tabii ki kararlar daima Hıristiyanların lehine olmaktadır. Allah yardımcıları olsun.
Rumeli bölgesindeki katliamların tarihleri
Rumeli bölgesi dendiği zaman genellikle Balkanlar kastedilmektedir. Balkanlar ise dünyanın en karışık bölgelerinden biridir. Hele şimdi milliyetçi laikler, şovenlikler almış yürümüş durumdadır. Onun için Balkanların durumu bir Pandora kutusu gibidir. Dıştan güzel ambalajları vardır. Ama açınca dünyanın bütün kötülükleri meydana çıkmaktadır.
Yarım ada şeklindeki Balkanların yüz ölçümü de yaklaşık olarak 800.000 km. kare civarındadır. Sınırları ise Tuna - Sava - Adriatik Denizi, Karadeniz, Marmara, Ege Denizi gibi tabii kıyılardır.
Daha Roma İmparatorluğu döneminden kalma, sonra da Bizans ve Osmanlı'ya intikal eden bölgede bir tabii sınır vardır. Burası Katolik ve Ortadoksların ayrıldığı bölgeyi ifade etmektedir. Ayrıca burada Müslümanların da batı sınırı görülmektedir.
Her üç din mensupları için bu bölge çatışmalarda en kritik sınırları ifade etmektedir. Bu bölgede (Bosna'da - Din üçgeni mevcuttur. Bu üçgene, aynı zamanda Katolik - ortodoks ve İslam sınırları üçgeni denebilir. En büyük barış içinde, hoşgörüyle, huzur içinde kaçamak da, en büyük çatışma ve katliamlar da genellikle bu bölgede başlamakta ve etrafa yayılmakadır. En büyük katliamlar ise genellikle İslam mensuplarına yapılmaktadır. Bu katliamlar Osmanlı'nın 2. Viyana muhasarasından sonra (1683) zayıflamasıyla başlamaktadır. O tarihlerde, bütünüyle ele alırsak Rumeli vatandaşlarımızı kayıpları yaklaşık olarak 5.000.000 kadardır.
Not: O tarihlerde beş milyon nüfus, çok büyük bir rakamı ifade etmekteydi. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti'nin 1927 yılındaki ilk sayımdaki nüfusu ancak 12.750.000 kadardı. Onların da yarısından fazlasını Rumeli'den göçenler ve Anadolu'ya akın edenlerden oluşmaktaydı.
Mladiç'in demeçleri:
Türkler Bosnalılara öyle diyorlar: Saadece buralardan değil, Anadolu'dan da kovulacaktır. Onların yeri Orta Asya'dır. İşte bu şekilde diye diye bütün Avrupa ve tüm dünyanın gözleri önünde soykırıma devam ettiler. Sonuç olarak; tam 250.000 kişinin kanına girdiler, bir o kadar da yaralı bıraktılar. İslam kadınlarına tecavüz ettiler. Onlardan zorla oluşturulan randevu evleriyle canlı olarak askerlere yıllarca peşkeş çektiler. Vahşetler ve canavarlıklar doruğa çıkmıştı. Her taraf toplu mezarlıklarla dolup taşmış durumdaydı. Stadyumlar bile mezarlıklara dönüşmüştü. Boşnak milletini aç ve susuz bırakılarak tümünü imha etmek istediler. Fakat onlar da sonunda etraftakilerin yardımlarıyla Armiya dedikleri askeri güçlerini kurdular ve direnişlere başladılar. Hırvatların da yardımlarıyla, onlara katolik oldukları için Almanya silah ve cephane vermişti). Sırpları geri püskürtmeye başlamışlardı. İşte o zaman ABD ve Türkiye (rahmetli Özal zamanında) Kamp David Anlaşması'na iki tarafı da razı ettiler. Sonunda yeni Bosna Hersek Cumhuriyeti oluşturuldu. Bu devlet üç kısımdan ibaretti.
1- Bosna Hırvatları,
2- Bosna Müslümanları,
3- Bosna Sırpları,
Bu devletin içindeki idari tarz şöyle oluşmuştu. Seçimle gelen bir Başkan, yardımcıları bir Hırvat ve bir Sırp olacaktı. Böylece üçlü idareyle iktidarı yürüteceklerdi.
Şu anda da üç kişilik bir ekip tarafından bir idare tarzı mevcuttur. Bir Hırvat (katolik), bir Sırp (ortadoks), bir de Boşnak (Müslüman) idare tarzı vardır. Tabii ki kararlar daima Hıristiyanların lehine olmaktadır. Allah yardımcıları olsun.
Rumeli bölgesindeki katliamların tarihleri
Rumeli bölgesi dendiği zaman genellikle Balkanlar kastedilmektedir. Balkanlar ise dünyanın en karışık bölgelerinden biridir. Hele şimdi milliyetçi laikler, şovenlikler almış yürümüş durumdadır. Onun için Balkanların durumu bir Pandora kutusu gibidir. Dıştan güzel ambalajları vardır. Ama açınca dünyanın bütün kötülükleri meydana çıkmaktadır.
Yarım ada şeklindeki Balkanların yüz ölçümü de yaklaşık olarak 800.000 km. kare civarındadır. Sınırları ise Tuna - Sava - Adriatik Denizi, Karadeniz, Marmara, Ege Denizi gibi tabii kıyılardır.
Daha Roma İmparatorluğu döneminden kalma, sonra da Bizans ve Osmanlı'ya intikal eden bölgede bir tabii sınır vardır. Burası Katolik ve Ortadoksların ayrıldığı bölgeyi ifade etmektedir. Ayrıca burada Müslümanların da batı sınırı görülmektedir.
Her üç din mensupları için bu bölge çatışmalarda en kritik sınırları ifade etmektedir. Bu bölgede (Bosna'da - Din üçgeni mevcuttur. Bu üçgene, aynı zamanda Katolik - ortodoks ve İslam sınırları üçgeni denebilir. En büyük barış içinde, hoşgörüyle, huzur içinde kaçamak da, en büyük çatışma ve katliamlar da genellikle bu bölgede başlamakta ve etrafa yayılmakadır. En büyük katliamlar ise genellikle İslam mensuplarına yapılmaktadır. Bu katliamlar Osmanlı'nın 2. Viyana muhasarasından sonra (1683) zayıflamasıyla başlamaktadır. O tarihlerde, bütünüyle ele alırsak Rumeli vatandaşlarımızı kayıpları yaklaşık olarak 5.000.000 kadardır.
Not: O tarihlerde beş milyon nüfus, çok büyük bir rakamı ifade etmekteydi. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti'nin 1927 yılındaki ilk sayımdaki nüfusu ancak 12.750.000 kadardı. Onların da yarısından fazlasını Rumeli'den göçenler ve Anadolu'ya akın edenlerden oluşmaktaydı.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006