ABD'nin dış politikası ve
uluslararası anlaşmalar
ABD devlet politikası genellikle güce, dayatmalara, kendi düşüncelerini dünyaya kabul ettirmeye ve istediklerini uygulamaya bağlı durumdadır.
Son hareketlerinde de bu açıkça görülmektedir. Dünya yakıt rezervlerini ve onların üzerindeki hakimiyetini sağlamak üzere dezenformasyon şeklinde kullandığı, kendi ve dünya basınındaki gücü sayesinde beyin yıkaması yapmakta ve en haksız durumlarda bile kendilerini haklı göstermeye doğru yol almaktadır. Bunun yanında ABD'de bulunan değişik milletlerin temsilcileri, temsil edilme güçlerine göre çeşitli lobiler oluşturarak, ABD'nin dış ve hatta iç politikalarını da kendi milletlerinin lehlerine çevirmeye çalışmaktadırlar. Bu devletler zaman zaman ABD politikalarında büyük değişimler yapmakta ve ABD'de güdülen siyaseti kendi lehlerine çevirebilmektedirler.
ABD'deki güçlü lobiler
ABD dünyanın keşfedilen en yeni kıtalarından biridir. Bu toprakların yüzölçümü, yaklaşık olarak Avrupa kadardır. 8,5-9 milyon metrekareyi bulmaktadır. ABD'de dünyanın her türlü milletinden oraya yerleşen topluluklar mevcuttur. Tam bir enternasyonal yapı izlenmektedir. Ama Hristiyanlık ağır basmaktadır. 275-280 milyonun ancak birkaç milyonu Müslüman bulunmaktadır. En kalabalık olarak Katolik ve Protestanların mezhepleri gelmektedir. Onun yanında çeşitli milletlerin lobileri dikkati çekmektedir. Bu sivil oluşumlar büyük bir gücü temsil etmektedir. Senatodaki temsilcileri yasamalarda, bütçe onaylarında, dünya sorunlarının kararlarında ve özellikle dış politika ve yapılan araştırmalarda daima lobilerin dedikleri istikamette oylama yapılmaktadir. Organize sivil oluşumların en gözde lobileri ise şunlardır:
1- Yahudi Lobisi,
2- Yunan Lobisi,
3- Ermeni Lobisi,
Tabii ki başka lobilerde mevcuttur. Ama bizim için önemli olan bu üç lobinin faaliyetleridir. Bunların son ikisi, Yunan ve Ermeni lobileri, çoğu zaman bizim sadece devletimize değil milletimize, hatta köklerimize karşı acımasız ve şantajcı politikalar üretmekte ve onları dünyaya yayarak ülkemizi zor durumlara getirmektedirler.
Bu acımasız baskı politikalarını çok değişik yöntemlerle uygulamaktadırlar ve o şekilde dünya entellektüel zümrenin beyinlerini adesta yıkamaktadırlar. Yunanistan'ın ve Ermenistan'ın Türkiye'ye karşı tutumları daima düşmanlıklar üzerine inşa edilmektedir. Bu düşmanlıklar adeta bir kompleks haline getirilerek milli politikalarının özetini oluşturmaktadır. Bu özette ise ezeli kin ve nefret bulunmaktadır. Bu kin ve nefretler kuşaktan kuşağa nakledilmekte ve genç insanların beyinleri bu peşin hüküm ve fikirlerle doldurulmaktadır.
Öte yandan, onların bu tutumlarını, kısmen gizli olarak kısmen de aşikare şeklinde diğer AB ülkeleri de -özellikle Fransa ve İngiltere- desteklemektedirler.
Mesela;
1- Türkleri büyük zorba, acımasız katiller ve ilkel olarak gösteren yazılar, makaleler yayınlanmakta ve medyanın büyük bir kısmı ellerinde olduğundan, onları dünyanın her tarafına dağıtmaktadırlar.
2- Okul kitaplarında tamamen yalan olan ve fakat hakikat olarak gösterilmeye çalışılan yazılar konulmaktadır.
3- Kendi yayın organlarında Türkler hakkında çeşitli karikatürler yayınlamaktadırlar. Bunlarla devletimizle, milletimizi hatta bütün Türk büyüklerimizi küçük düşürerek bizi aşağılamaktadırlar.
4- Kendilerinin yaptıkları mezalimi ve işkenceleri, Osmanlı'ya karşı yaptıkları ihanetleri, düşmanla işbirliklerini ve Türk köylerini, kasabaları ve yerleşim yerlerini basarak, yakıp yıktıklarını ise gözardı etmektedirler. Bu ihanetlere karşı devletin aldığı tedbirleri ise bir soy kırımı olarak göstermeleri tamamen uydurma ve hilafi hakikattır. Bu yalan ve iftira dolu iddiaları, adeta bir temcit pilavı gibi her yıl 24 Nisan'da ortaya çıkarılmakta ve ABD yöneticileri ile dünya milletlerini aldatılmaya kalkışmaktadırlar...
uluslararası anlaşmalar
ABD devlet politikası genellikle güce, dayatmalara, kendi düşüncelerini dünyaya kabul ettirmeye ve istediklerini uygulamaya bağlı durumdadır.
Son hareketlerinde de bu açıkça görülmektedir. Dünya yakıt rezervlerini ve onların üzerindeki hakimiyetini sağlamak üzere dezenformasyon şeklinde kullandığı, kendi ve dünya basınındaki gücü sayesinde beyin yıkaması yapmakta ve en haksız durumlarda bile kendilerini haklı göstermeye doğru yol almaktadır. Bunun yanında ABD'de bulunan değişik milletlerin temsilcileri, temsil edilme güçlerine göre çeşitli lobiler oluşturarak, ABD'nin dış ve hatta iç politikalarını da kendi milletlerinin lehlerine çevirmeye çalışmaktadırlar. Bu devletler zaman zaman ABD politikalarında büyük değişimler yapmakta ve ABD'de güdülen siyaseti kendi lehlerine çevirebilmektedirler.
ABD'deki güçlü lobiler
ABD dünyanın keşfedilen en yeni kıtalarından biridir. Bu toprakların yüzölçümü, yaklaşık olarak Avrupa kadardır. 8,5-9 milyon metrekareyi bulmaktadır. ABD'de dünyanın her türlü milletinden oraya yerleşen topluluklar mevcuttur. Tam bir enternasyonal yapı izlenmektedir. Ama Hristiyanlık ağır basmaktadır. 275-280 milyonun ancak birkaç milyonu Müslüman bulunmaktadır. En kalabalık olarak Katolik ve Protestanların mezhepleri gelmektedir. Onun yanında çeşitli milletlerin lobileri dikkati çekmektedir. Bu sivil oluşumlar büyük bir gücü temsil etmektedir. Senatodaki temsilcileri yasamalarda, bütçe onaylarında, dünya sorunlarının kararlarında ve özellikle dış politika ve yapılan araştırmalarda daima lobilerin dedikleri istikamette oylama yapılmaktadir. Organize sivil oluşumların en gözde lobileri ise şunlardır:
1- Yahudi Lobisi,
2- Yunan Lobisi,
3- Ermeni Lobisi,
Tabii ki başka lobilerde mevcuttur. Ama bizim için önemli olan bu üç lobinin faaliyetleridir. Bunların son ikisi, Yunan ve Ermeni lobileri, çoğu zaman bizim sadece devletimize değil milletimize, hatta köklerimize karşı acımasız ve şantajcı politikalar üretmekte ve onları dünyaya yayarak ülkemizi zor durumlara getirmektedirler.
Bu acımasız baskı politikalarını çok değişik yöntemlerle uygulamaktadırlar ve o şekilde dünya entellektüel zümrenin beyinlerini adesta yıkamaktadırlar. Yunanistan'ın ve Ermenistan'ın Türkiye'ye karşı tutumları daima düşmanlıklar üzerine inşa edilmektedir. Bu düşmanlıklar adeta bir kompleks haline getirilerek milli politikalarının özetini oluşturmaktadır. Bu özette ise ezeli kin ve nefret bulunmaktadır. Bu kin ve nefretler kuşaktan kuşağa nakledilmekte ve genç insanların beyinleri bu peşin hüküm ve fikirlerle doldurulmaktadır.
Öte yandan, onların bu tutumlarını, kısmen gizli olarak kısmen de aşikare şeklinde diğer AB ülkeleri de -özellikle Fransa ve İngiltere- desteklemektedirler.
Mesela;
1- Türkleri büyük zorba, acımasız katiller ve ilkel olarak gösteren yazılar, makaleler yayınlanmakta ve medyanın büyük bir kısmı ellerinde olduğundan, onları dünyanın her tarafına dağıtmaktadırlar.
2- Okul kitaplarında tamamen yalan olan ve fakat hakikat olarak gösterilmeye çalışılan yazılar konulmaktadır.
3- Kendi yayın organlarında Türkler hakkında çeşitli karikatürler yayınlamaktadırlar. Bunlarla devletimizle, milletimizi hatta bütün Türk büyüklerimizi küçük düşürerek bizi aşağılamaktadırlar.
4- Kendilerinin yaptıkları mezalimi ve işkenceleri, Osmanlı'ya karşı yaptıkları ihanetleri, düşmanla işbirliklerini ve Türk köylerini, kasabaları ve yerleşim yerlerini basarak, yakıp yıktıklarını ise gözardı etmektedirler. Bu ihanetlere karşı devletin aldığı tedbirleri ise bir soy kırımı olarak göstermeleri tamamen uydurma ve hilafi hakikattır. Bu yalan ve iftira dolu iddiaları, adeta bir temcit pilavı gibi her yıl 24 Nisan'da ortaya çıkarılmakta ve ABD yöneticileri ile dünya milletlerini aldatılmaya kalkışmaktadırlar...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006