Dikkat Türk Milleti!12 Eylül öncesinin sokak hakimiyeti kavgalarının mensupları; 12 Eylül 1980 öncesinin 20-30, şimdinin, 50-60 yaşlarındaki ana-babaları, dikkat!Başta BOP Eş Başkanı Tayyip'in olmak kaydıyla bizim kuşağın aklını başından alan, "Gezi Direnişçisi Gençler"in ana-babaları Allah aşkına dikkat!Bir hâtırâmla başlayayım: 1990'lı yılların ortalarında, evime çok yakın olan bir Ülkü Ocağı Şubesi'ne, hemen her gün giderdim. Ülkü Ocağındaki gençlerin, "Ulaş, Deniz, Barış, Devrim, Mahir" ve benzer adlar taşıdıklarını gördüğümde şaşırmıştım! Solcu sivil toplum örgütlerinde "Kürşat, Almıla, Kağan, Hakan, Alp, Alper, Alperen, Mücahit" ve benzeri isimleri gördüğümde de çok şaşırmıştım!Günlerce düşünmüş sonra; "Ben biliyorum!" diye haykırmıştım! Birinci 12 Eylül Kıyâmeti'ni bizzât yaşayan kuşağımız, çocuklarımız çektiklerimizi çekmesinler diye özel bir korumaya almıştık! Bu korumayı eksik yaptığımız, sonra belli oldu! Bedenlerini her türlü polis-güvenlik güçleri ve karşıt görüşlü saldırılardan koruduğumuz çocuklarımızın zihinlerini korumasız bırakmıştık! Ana-babalarının fikri ile zikrinin bir olmadığını gözlemleyen çocuklarımız da, aksi fikir kulvarlarına kaymışlardı tabi! Ülkücülerin çocukları solcu kuruluşlara, devrimcilerin çocukları Ülkü Ocağı'na ve cemaatlere kaymışlardı!...Farkında olunca, buna da müdahale ettik! Çocuklarımızın bizim nesil gibi sert kardeş kavgaları yaşamalarına mani olduk! İyi de yapmışız ama sonra; bizim kuşağın, milletin ve devletin başına belâ ettiğimiz AKP Kaosu'na karşı, sessiz kaldılar diye çocuklarımıza; "a-sosyal, a-politik" iftiralarıyla sitem edenler de biz olduk!Mezhep farklılıklarından, fikrî hasımlıklardan, etnik farklılıklardan dolayı çocuklarımızın münakaşa ve kavga etmelerine engel olmuştuk ama siyâseten hem bizim, hem de çocuklarımızın yok sayılmışlığını kolaylaştırdığımızı da fark edememiştik!...Biz, çocuklarımızı korumakla meşgûlken meydanı boş ve sahipsiz bulan birileri, gizlice beğlik ilan etmişlerdi tilkice ve sinsice! Aslında, açıkça, "Hazmettire-alıştıra" yapmışlardı her şeyi ama biz, çocuklarımızı korumak adına, görmezden gelmiştik!..."Cemaat" adı altında Allah ile aldatanlar'ın siyâsetteki hakimiyeti gerçekleşmiş, devlet kurumları paylaşılmıştı! Türklüğün verdiği özgüvenle önemsememiştik ama Silahlı Kuvvetler, üzerine vazife olmadan güya müdahele etmiş, vesâyetçi tavrı ile mürâileri, ezilen-mazlûm tarifine sokarak yeraltına indirmişlerdi! Biz de bile-bile seyirci kalmıştık!Yeraltında, hareket ve örgütlenmelerini iyice gizleyerek "Kılcal damarlara sirâyet edinceye kadar gerekirse bir milyar harcayın, bir lira kazanmayın! Hakim satın alın, savcı satın alın!" öğüdünü de uygulayarak gelişen din tâcirleri, birden bire ezici bir çoğunlukla karşımıza çıkmışlardı! Tek slogan ve doktrinleri; "İnadına Tayyip!"ti!İnadına her şeyi yaptılar! Babalar gibi sattılar! "Kozmik Oda"ya girerek Genelkurmayı teslîm aldılar! Artık açıkça tehdît ediyorlar! Kendilerinden olmayanları, Taksim'de satırlamaktan da çekinmiyorlar!Çünkü bizler %52'lik ama iskambil destesi gibi 52 farklı ve parçalı haldeyiz!...Yeryüzü cenneti ülkemizde, özellikle de İstanbul'da kontrolsüzlükten iş yerleri patlıyor, akla zarar iş kazaları oluyor, dev firma ve şirketler bir gecede el değiştiriyor ama kimsenin umurunda değil! Ortada suçlu da yok! Minârenin kılıfı önceden hazır çünkü!...Yıllarca; yetersiz raylarda trenler devrildi, tersanelerde ve maden ocaklarında ha bire insanlarımız can verdi, halk otobüsünde çocuklarımız yakıldı, evimizin önünde araçlarımız kundaklandı, kap-kaççılar hayatı zindan etti, her gün onlarca Mehmetçik şehît oldu ama suçlu, yoktu! Varsa yoksa türban, varsa yoksa oluşturulan sûni gündemleri örtmede türbanın yanına, tesettürün yamalanışı!İleri Demokrat Sultan ve yandaşlarının çocukları, 17-18 yaşlarında ticâreten hârikalar yaşarken bizim çocuklarımız, unutulmaya terk ediliyorlardı! Bizim de gücümüz yetmiyordu! Arkalarında, AB ve ABD vardı çünkü!...Arşivime bakınca; "Türk Milleti! Devletimin ve Cumhuriyetimin bütün kurumları, dikkat! Vallahi tehlikedeyiz!" diye sayısız kere yırtındığımı gördüm! Gençliği, iş başında görünce Türk gönlüm coşuverdi! Türk Milleti Allah aşkına, dikkat!"Yeryüzü Sofrası" açarak dîn tâcirlerine, Allah ile aldatanlara, İftar Sofrası'nı ve bereketini de gösteren Gezi Direnişçisi Gençlik, sizin gadanızı alırım! Tanrım sizi korusun!"Dedik de ne oldu?" diye morali bozulanlardan, Türk Milletine güvenmeyen yılgınlardan olmadığım için, bana; sağcı-solcu, ülkücü-devrimci, Sünnî-Alevî, Türk-Kürt ayırımı yapmadan "İnadına Tayyip!" doktrini(!)ni, Millî karakter ile çökerten "Tayyip istifa!" tavırlı Türk Gençliği'ni gösteren Allahım'a şükr'ederim!TÜRK, TÜRK'Ü KORUMAZSA TANRI TÜRK'Ü KORUMAZ, vesselâm...Selam, sevgi, dua...
Mustafa Aslan / diğer yazıları
- Atatürk'ün anlatımıyla Çanakkale savaşları / 20.03.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017