Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ve Arap Baharı kapsamında Suriye'de Mart 2011'de öyle bir fitne ateşi yakıldı ki, dünya adeta kıyamet savaşlarına doğru sürükleniyor.Vebal büyük; din istismarıylaüstü örtülemezTürkiye'nin böylesi vahim sürece sürüklenmesinde Başbakan R. T. Erdoğan ve AKP'nin vebali çok büyüktür? Erdoğan başta olmak üzere AKP kadroları İslam tarihinde bir benzeri daha görülmemiş "büyük bir BOP batağı"nın içinde debelenip duruyorlar.Kendi yanlışlarını din-iman ve Kur'an istismarıyla telafi edemezler, izah yapamazlar.Ne Erdoğan'ın son günlerdeki din-iman hatırlatmaları, ne de Bekir Bozdağ'ın "Bunlar hangi Kuran'ı okuyor, hangi peygamberi takip ediyorlar. Anlamıyorum. Kuran'ın neresinde Esed'in bu zulmü cihat olarak geçiyor" türünden ölçüden yoksun ve istismarcı sayıklamaları Müslüman kıyımını bitiremez, BOP eksenli yakılan fitne ateşini söndüremez. Bilakis daha da körükler!BOP'taki vaziyetinizi gözden geçirinErdoğan, Bozdağ ve Türkiyeli İslamcılar, Amerika, İsrail ve Haçlı dünyasının Büyük Ortadoğu coğrafyasına yönelik BOP projesindeki misyonlarını ve üstlendikleri görevleri samimiyetle ele alıp otokritik yapmadıkları müddetçe, tam bir imanla nefs muhasebesi yapmadıkları sürece, bu coğrafyada sergilenen vahşetler, katliamlar, Müslümanı Müslümana kırdırtmalar bitmez. Çok daha genişler.Mart 2011'den önce Erdoğan ve AKP kurmayları, Esad başta olmak üzere tüm Suriye yönetimiyle abi-kardeş gibiydiler. Esad yönetiminin evlerinde-saraylarında birlikte kahve fokurdatıyorlardı. Ortak Bakanlar Kurulu toplamışlardı. Sınırlar açılmış, vizeler kaldırılmıştı.O güne kadar Suriye huzur ülkesiydi.Başyazarımız Muharrem Bayraktar kardeşimizin dünkü makalesinde söz ettiği Suriye Müftüsü Ahmet Bedreddin Hassun'un capcanlı hatıralarını okuyun lütfen!Suriye'de Mart 2011'den önce huzur vardıMart 2011'e kadar kapı komşumuz Suriye'de bir mantar tabancası bile patlamıyordu.Müslüman Müslümana tetik çekmiyordu.Allahu Ekber naraları altında Müslüman kılıklılar Müslümanların başını kesmiyordu.Eli palalı İslamcılar tekbirlerle Müslümanların başını kesmiyordu.Kimyasal silahlar kullanılmıyordu.Esad yönetimine karşı her ülkede olduğu gibi siyasi muhalifler vardı. Fakat eli silahlı ihtilalci muhalifler diye bir vahşet güruhu yoktu ortalıkta.Kan gövdeyi götürmüyordu.Şii-Sünni diye bir ayrışma yoktu.Eksiklikler-noksanlıklar, yanlışlıklar konuşularak, tartışılarak, danışılarak adam gibi, Müslüman gibi hallediliyordu.Bir gece ne olduysa oldu?Ne olduysa oldu, bir gece yarısı Washington-Telaviv- Ankara hattında bir kırmızı telefon diplomasisi yaşandı.Ne oldu, ne dendi, ne konuşuldu, ne talimat geldi, biz bilmiyoruz. Başbakan Erdoğan biliyordur, AKP kurmayları biliyorlardır.Ne olduysa oldu, Esad bir anda zalim oldu.Vizesiz sınırdan elini-kolunu sallayarak geçenler silahlı ihtilalci oldu. Bombalar patlamaya başladı. İslamcı kılıklı terör güruhu mücahit kesildi.Filistin'in anasını ağlatan İsrail'e karşı bir mantar tabancası dahi patlatmayan, bir kedi edasıyla dahi cihat miyavlaması yapmayan güruh, Suriye'de Müslüman avına çıkıyor, cihat naraları atıyor, tekbirlerle Alevi-Müslüman kafalarını kesiyor.Devletini ve milletinin canını-malını-namusunu korumakla görevli ve yetkili Esad yönetiminin eli armut toplayacak değildi elbette? Mısır'da Müslümanları darbeci Sisi'nin önüne sürüp kardeş katliamını ayyuka çıkartanlar, Suriye'deki fitne ateşini söndürmek yerine, habire oraya İslamcı kılıklı canavar yolluyor, katliamları fiştekliyor, silah ve mühimmatlarla tahkim ediyorlar.Daha iki gün önce ihtilalci muhalif lider Muhammed Salim, Türkiye sınırından 20 TIR'ın taşıdığı 400 ton silahın Suriye'ye sokulduğunu Reuters'e açıklıyor. Ankara yalanlıyor. Suriye'ye müdahale konusunda BM'de dikiş tutturamayan, NATO'ya teşrifatçılık yaptığı halde bölgeye getiremeyen Ankara'nın ve Ahmet Davutoğlu'nun yalanlamasına kim inanır Mafyavari küresel müdahale grubuSuriye konusunda Rusya'nın tavrı sebebiyle BM ve NATO'yu maşa olarak kullanamayanlar, şimdi de "küresel mafya"vari hukukdışı bir "Gönüllü Ülkeler Koalisyonu" oluşturmaya çabalıyorlar.Suriye'de toplu Müslüman katliamı yapacaklar, Irak ve Libya'da yaptıkları gibi?Diğer yandan da BOP maşalığı yaptıkları bu katliam ve kardeş savaşlarının üstünü örtmek için de Cuma meydanlıklarında İslam nümayişleri, demokrasi yürüyüşleri yapıyorlar.Kim ne yaparsa yapsın; İslam dünyasını kan ve katliamla kavuran bu büyük fitne ateşini yakanların ve körükleyenlerin yatacak yeri yoktur.Barışın adresi belli?Bu anlayış, savaş ve katliamdan başka bir sonuç getirmez. Bölgedeki savaş ve vahşeti ülkemize de sıçratır.Bu yanlış gidişatın önüne geçecek tek yol ve çare, çeyrek asırdan beri yaptığı teşhis ve öngörülerinde hep haklı çıkan ilim, gönül, proje ve siyaset adamı Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın çözüm ve ikazlarına ram olmaktır. Sadece Yenimesaj gazetemizdeki makalelerine kulak versek, yeter?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019