Üçü bir arada tutunacak dal aradılarsa da? hem ağlarım hem giderim hesabı, yana yakıla bırakıp gittiler. Oysa bu hazin macera metal yorgunluğuyla başlamasına başlamıştı ama bir gizli sevap müjdesi mi bekliyorlardı bilinmez. Müjdeden eser yoktu kendileri için.
Üstelik tutunacak dalları vardı; halkın iradesiydi en haklı gerekçeleri. "Emir demiri keser" demelerinin arkasında ne olabilirdi, halk arkalarında iken. Hani bildik söylemleri "seçimle gelen seçimle gider"e ne olmuştu.
"Biz Çamlıca'nın üç gülüyüz" şarkısı gibi Ankara, Bursa ve Balıkesir Belediye Reisleri ağız birliği ederek, İstanbul'da erken top başı yapan Kadir ağabeylerinin aksine, büyük Reisin emrine karşı gelir gibi oldular ve istifa etmediler. Ancak, partilerinin Genel Başkanı Tayyip Erdoğan'ın "gereğini yaparız" demesi üzerine pılısını pırtısını toplayan başkanlar(!) gecikmiş istifalarını(!) açıklamak zorunda kaldılar veda öpücüğüne fırsat bulamadan.
Eğri oturup doğru konuşalım;
Recep Tayyip Erdoğan gerek partisinin Genel Başkanı olarak gerekse Cumhurbaşkanı sıfatıyla belediye başkanlarını görevden alabilir mi? El cevap: Alamaz! Hukuken buna yetkisi bulunmamaktadır.
Denilebilir ki, bu arkadaşlar istifa ettiler; görevden alınmadılar. Kendi arzularıyla istifa ettiler de, sızlanmaları, emir ve demire girmeleri niye. Niye olduğu besbelli, Genel Başkanlarının isteği bu. İstifa ettirildiler.
Tayyip Erdoğan Genel Başkandır ve partisinin teşkilatını değiştirebilir; il, ilçe başkanlarını, yöneticilerini görevden alabilir. Ancak partisinin adayı olarak seçim kazanan, belediye başkanı olan kişileri görevden alamaz, buna yetkisi yoktur. Cumhurbaşkanı olarak da ne kendi partisinin ne de başka partilerin ya da bağımsız belediye başkanlarını görevden alamaz.
Demokrasinin gereği seçimle gelen seçimle gider. İstisnası darbelerde görülür. Darbeyi yapanlar ne anayasa ne de babayasa dinler.
Başka istisna; belediye başkanı hakkında yolsuzluk ve benzeri şikâyet ve ihbarlar varsa, İçişleri Bakanlığı müfettiş göndererek durumun incelenmesini ister. Müfettiş raporu doğrultusunda bakanlık hareket eder. Varsa yolsuzluk; görevi kötüye kullanma, rüşvet, ihalelerde usulsüzlük gibi, görevden alınır. Görevden alınan başkan için yargı yolu açıktır.
Sözün özü, yetkili hükümettir. Ne Cumhurbaşkanı ve ne de parti Genel Başkanı.
Hukuk bunu söyler. Hukuk devletinde işler böyle yürür. Anayasasına hukuk devletini yazan ülkenin tüm kurumları ve kişileri hukukla bağlıdır.
Bir başka açıdan yerel yönetimler ve demokrasiyi masaya yatırdığımızda; demokrasinin beşiği konumundaki şehirlerin yerel yönetim kadrolarını belirleyecek seçimler, doğrudan demokrasiye en yakın, yaygın demokrasinin uygulanma alanıdır.
Hukuksuz demokrasi olamayacağına göre, demokrasinin yara almaması adına halkın iradesi zedelenmemelidir.
Görevi bırakmak zorunda kalan belediye başkanları sorunu parti içi demokrasi olmayışından kaynaklanmaktadır.
Parti bünyesinde milletvekili adaylarının, belediye başkan adaylarının belirlenmesi, genel başkanın iki dudağının arasına sıkışmışsa nihayetinde seçilmiş de olsalar yerlerinde sıkışıp kalırlar. Bugün gördüğümüz tablo da bunun kanıtıdır.
Son söz: İnsan odaklı demokrasidir işin olmazsa olmazı. İktidar odaklı demokrasiden insan odaklı demokrasiye, katılımcı demokrasiye geçilmedikçe toplum huzura kavuşmaz.
Üstelik tutunacak dalları vardı; halkın iradesiydi en haklı gerekçeleri. "Emir demiri keser" demelerinin arkasında ne olabilirdi, halk arkalarında iken. Hani bildik söylemleri "seçimle gelen seçimle gider"e ne olmuştu.
"Biz Çamlıca'nın üç gülüyüz" şarkısı gibi Ankara, Bursa ve Balıkesir Belediye Reisleri ağız birliği ederek, İstanbul'da erken top başı yapan Kadir ağabeylerinin aksine, büyük Reisin emrine karşı gelir gibi oldular ve istifa etmediler. Ancak, partilerinin Genel Başkanı Tayyip Erdoğan'ın "gereğini yaparız" demesi üzerine pılısını pırtısını toplayan başkanlar(!) gecikmiş istifalarını(!) açıklamak zorunda kaldılar veda öpücüğüne fırsat bulamadan.
Eğri oturup doğru konuşalım;
Recep Tayyip Erdoğan gerek partisinin Genel Başkanı olarak gerekse Cumhurbaşkanı sıfatıyla belediye başkanlarını görevden alabilir mi? El cevap: Alamaz! Hukuken buna yetkisi bulunmamaktadır.
Denilebilir ki, bu arkadaşlar istifa ettiler; görevden alınmadılar. Kendi arzularıyla istifa ettiler de, sızlanmaları, emir ve demire girmeleri niye. Niye olduğu besbelli, Genel Başkanlarının isteği bu. İstifa ettirildiler.
Tayyip Erdoğan Genel Başkandır ve partisinin teşkilatını değiştirebilir; il, ilçe başkanlarını, yöneticilerini görevden alabilir. Ancak partisinin adayı olarak seçim kazanan, belediye başkanı olan kişileri görevden alamaz, buna yetkisi yoktur. Cumhurbaşkanı olarak da ne kendi partisinin ne de başka partilerin ya da bağımsız belediye başkanlarını görevden alamaz.
Demokrasinin gereği seçimle gelen seçimle gider. İstisnası darbelerde görülür. Darbeyi yapanlar ne anayasa ne de babayasa dinler.
Başka istisna; belediye başkanı hakkında yolsuzluk ve benzeri şikâyet ve ihbarlar varsa, İçişleri Bakanlığı müfettiş göndererek durumun incelenmesini ister. Müfettiş raporu doğrultusunda bakanlık hareket eder. Varsa yolsuzluk; görevi kötüye kullanma, rüşvet, ihalelerde usulsüzlük gibi, görevden alınır. Görevden alınan başkan için yargı yolu açıktır.
Sözün özü, yetkili hükümettir. Ne Cumhurbaşkanı ve ne de parti Genel Başkanı.
Hukuk bunu söyler. Hukuk devletinde işler böyle yürür. Anayasasına hukuk devletini yazan ülkenin tüm kurumları ve kişileri hukukla bağlıdır.
Bir başka açıdan yerel yönetimler ve demokrasiyi masaya yatırdığımızda; demokrasinin beşiği konumundaki şehirlerin yerel yönetim kadrolarını belirleyecek seçimler, doğrudan demokrasiye en yakın, yaygın demokrasinin uygulanma alanıdır.
Hukuksuz demokrasi olamayacağına göre, demokrasinin yara almaması adına halkın iradesi zedelenmemelidir.
Görevi bırakmak zorunda kalan belediye başkanları sorunu parti içi demokrasi olmayışından kaynaklanmaktadır.
Parti bünyesinde milletvekili adaylarının, belediye başkan adaylarının belirlenmesi, genel başkanın iki dudağının arasına sıkışmışsa nihayetinde seçilmiş de olsalar yerlerinde sıkışıp kalırlar. Bugün gördüğümüz tablo da bunun kanıtıdır.
Son söz: İnsan odaklı demokrasidir işin olmazsa olmazı. İktidar odaklı demokrasiden insan odaklı demokrasiye, katılımcı demokrasiye geçilmedikçe toplum huzura kavuşmaz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023