Erdoğan'dan kaçan kaçana

Başbakan R. T. Erdoğan'ın etrafı boşalmaya başladı. Havuz medyasındaki eski tüfek şakşakçıları bile yaka silkip kendisinden uzaklaşıyorlar. Erdoğan'ın hışmını en az zararla savuşturarak havuz medyasından sıvışmak üzere uzun kuyruklar oluştu.Erdoğan'ın ne şiş yansın-ne kebapçısı Fehmi Koru da, kademeli olarak filikayı terk etti. İbrahim Karagül'ün henüz BOP ekseninde AKP mayasıyla dönüştürülüp "Amerikancı"laştırılamadığı devirde, Koru'nun Karagül'ü ABD Büyükelçisi Eric Edelmanın önüne kurban olarak attığı Vikileaks belgeleriyle deşifre ve bizzat kurbanın kaleminden ifşa olunca, Star'a sıvışmıştı. İslam dünyasını işgal ve katliamlarla tarümar eden Büyük Ortadoğu Projesi sürecinde eşbaşkan Erdoğan'a epeyce cila çekti Koru? Şimdi de Habertürk'e kapat attı.Kendisi mahalle değiştirdiğini kabul etmiyor; lakin Ertuğrul Özkök'ten eski dostlarına kadar cümle âlem, Koru'nun mahalle değiştirdiğinde müttefik? Bitik Fehmi, yeni mahallesinden eski mahallesine söverek unutulan esamesini hatırlatmaya çalışıyor, diyor Yenişafak'taki eski ahbapları.Koru tescillidir, kulağı delik olduğu için, ilk önce batma sinyalini o alır, gemiyi ilk terk eden o olur? Nasibi o kadarlık mı, ne; Koru, AB filikasına biner, ABD filikasına biner, Vatikan filikasına biner, Bilderberg takasına zıplar, BOP sandalına atlar, liboşların kayığına kapak atar? Fakat bir kez olsun Hak ve hakikat gemisine binmek rast gelmez, Nuh'un gemisine adım atmak nasib olmaz!Koru'nun son filikasını da terk etmesi yahut apar-topar mahalle değiştirmesi, Erdoğan ve AKP'nin geleceği için hayra alamet değil?İki temel sebep öne çıkıyor.Bir, Erdoğan'ın gemisi batıyor.İki, Erdoğan'ın heveslenip seslendirdiği "demokratik krallık" hırsı kendisinin en yakınındaki şakşakçılarını bile endişelendiriyor.Bir tek yediği-içtiği ayrı giden on-oniki yıllık siyaset ortakçısı Gülen grubunu bir gecede "paralel devlet"e dönüştürüp tırpanlama furyası başlatan Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı sürecindeki halet-i ruhiyesi ile ahbap-çavuş ilişkisi içindeki yakınlarını bile korkutuyor.Erdoğan, tek adamlık modelini kurguluyor, demokratik krallık rejimini seslendiriyor.BTP iftarlarında Genel Başkan Prof. Dr. Haydar Baş'ın Erdoğan'ın siyasi hedefi ve Anayasa bağlamındaki ikazını, Koru başta olmak üzere birçokları yeni fark ediyor. Prof. Dr. Baş, şunu söylüyor: Sayın Başbakan, senin dediğin Başkanlık Sistemi? Türkiye'de böyle bir siyaset, böyle bir anayasa yok. Türkiye, başkanlık sistemine müsait bir devlet değil; üniter yapıya malik bir devlet. Beyefendi, Çankaya'da da siyasete devam edecekmiş. Devletin başındaki adam siyaset yapamaz; Anayasa buna müsaade etmez. Devletin başı siyasileri yönlendirir, yanlışlarını önler, hukuken onları dizginler? Sen bunu yapman gerekirken; yine o yanlışlarına orada da devam etmek istiyorsun! Yasama, Yürütme ve Yargı erklerini bir elde topluyorsun. Bunun adına krallık denir, saltanat denir, padişahlık denir. Bu arkadaş padişah olmak istiyor. O dönemi biz kapattık, artık geriye gidemeyiz.Gemiyi ilk terk eden Koru'nun başına saksı düşmüş gibi şimdi diyor ki; Erdoğan, Anayasa'da yazılanları aşmak istiyor; ama mümkün değil? Anayasa'ya uyacağına dair yemin edecek. Erdoğan'a oy verenler yahut verme niyetinde olanlar, geç de olsa Koru'nun bile gördüğü bu gerçeği görmelidir.En sağından en soluna kadar Türk milleti bu gerçeği gördü. CHP, MHP, DSP, DP ve BTP Genel başkanları bir araya gelerek Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu'nu "milletin cumhurbaşkanı adayı" olarak ortaya koydu.Aklın ve demokrasinin yolu Prof. Dr. İhsanoğlu; ihtiras, çatışma ve demokratik krallığın adresi de Erdoğan'dır? Tercih ise milletidir.