Türkiye tarihî ve hayatî bir süreci yaşıyor. Aynı paralelde Başbakan R. T. Erdoğan da, her bakımdan ciddi bir süreç geçiriyor.
Türkiye ve Erdoğan adeta kaderdenk noktada bulunuyor.
Hem ateş çemberi, hem de vakit daraldıkça daralıyor.
Hem Türkiye’nin geleceği adına, hem de kendi geleceği adına Erdoğan’ın, dünden daha fazla ve daha acil bugün akl-ı selime, doğru karara, hak istikamete ve sağlam akil adamlara ihtiyacı var. Türkiye’nin de tabii!
Meselelerimiz basit değil…
Amerika ve Avrupa Birliği ile ilişkilerde sürüklendiğimiz noktalar…
Suriye ve İran ekseninde sürdürülmeye çalışılan Haçlı baharının ağır atmosferi…
Devlet ve milletimizin dağınık ve bölünmüş vaziyeti…
Ekonominin artık gizlenemeyen iflas tabloları…
Erdoğan’ın rahatsızlığı… Ve onun bu rahatsızlığını fırsata dönüştürerek devlet ve hükümet inisiyatifini Amerika ve Haçlı lobileri adına ele almak isteyen F tipi grubun Erdoğan’a yönelik “altın vuruş” manevraları.
Başbakan Erdoğan, bütün bu temel noktalarda kırk ölçüp bir biçmelidir. O da yetmez… Geçmiş 5-10 yılından farklı, dosdoğru, isabetli, hak ve haklı kararlar almaya mecburdur.
Zira artık Erdoğan’ın geçmiş yıllarının yanlışlarına ve yanılgılarına düşme lüksü yoktur. Yıllardan beri kendisini yanlışlara sürükleyerek bugünlere getiren “yanlış adam”larla bir ve beraber yürüme lüksü yoktur.
Kim ne derse desin, ne kadar inkar ederse etsin, Erdoğan’ın bizzat beslediği F tipi kargalar gözünü oymaya, sırtından hançerlemeye çalışıyor. Bunu dağdaki çobanlar dahi biliyor.
Dolayısıyla Erdoğan, geçmiş dönemlerde kendilerinden özel hizmet ve destek aldığı, zaman zaman paslaştığı ve hatta akıl danıştığı F tipi kadronun, bugün de Amerika ve Haçlı lobileriyle işbirliği içinde, hastalığından da istifade ederek, kendi boynuna yağlı ilmeği geçirmeye, yahut komşularımızla batıl bir savaşa tutuşmak gibi ateşten bir gömleği giydirmeye çalıştıklarını görmek durumundadır.
Erdoğan, bu gerçeği gördüğü ve kendisini sağlama alabildiği kadar, Türkiye sağlam kalabilir.
Bu sebeple Erdoğan’ın sağlam akil adamlara, basiretli danışmanlara hayati derecede ihtiyacı söz konusudur.
Vakıa şu ki, insanların ve elbette liderlerin zaman zaman basiretleri bağlanabilir. Akıl tutulması yaşayabilir. Gönül perdelenmesi olabilir.
Türkiye’nin cebelleştiği stresli atmosfer, bu akıl tutulma riskini daha da artırıyor.
Bu durum Erdoğan için de söz konusudur.
Böylesi “akıl tutulması” sürecinde en tehlikeli yardımcılar ve dostlar, kendisinin etrafını çevreleyerek görüş alanını daraltan yağcılar, rantlarının kesilmesinden can damarları kesiliyormuş gibi korkan menfaatçılar, doğruyu ifade etmek yerine gergin ve agresif ortamın rüzgarına göre yelken açarak doğru-yanlış her şeye evet diyen emme basma tulumbacılar, ecnebilerden aldıkları aklı kendi aklıymış gibi üfürenlerdir…
Bu iyi gün dostu güruh, Amerika ve Haçlı aklıyla kendisine oyun kuran ve arkadan hançerlemeye çabalayan F tipi bukalemunlar kadar risk taşırlar.
Erdoğan’ın gelişmeleri öngörebilen, basireti açık, ölçüsü ve duruşu sağlam, yanlışına yanlış doğrusuna doğru diyen gerçek dostlara ihtiyacı var. Erdoğan’ın etrafında istisnalar dışında bu dostlardan mahrum olduğu fark ediliyor.
Bu bağlamda Hz. Peygamberin hayati ikazları ve işaretleri sözkonusu: “Allah bir idareciye hayır murat ederse kendisine dürüst yardımcı/danışman nasip eder. Allah onun için hayır murat etmezse kendisine kötü akıl hocası nasip eder de, unuttuğu (hakkı) ona hatırlatmaz, hatırladığı şeyde de kendisine yardımcı olmaz” (Ebu Davud, Sünen, Harac ve İmare, 4 ; Nesai, Sünen, Bey’a, 33).
“İstişareyi ehil ve güvenilir kimselerle yapınız” (İbn-i Mace, Sünen, Edeb, 37).
“Bir millet istişare ettiği sürece zillete düşmez” (Zemahşeri, Keşşaf, 1/ 332).
Bu perspektiften bakarak Erdoğan’ın etrafını ve Türkiye’yi değerlendirdiğimizde, görünen şu ki, Erdoğan’ın ve Türkiye’nin, Prof. Dr. Haydar Baş beyin öngörülerine, ufkuna, basiretine, aklına ve planına ihtiyacı var.
Amerika ile olan münasebetlerimizde, AB ile ilişkilerimizde, Ortadoğu’daki gelişmelerde, Güneydoğu meselemizde, Kıbrıs konusunda, ekonomide, din ve medeniyette, devlet ve milletimize yönelik tehditlerde Prof. Dr. Baş’ın öngörü, teşhis ve tespitleri tek tek ortaya çıktı, çıkmaya devam ediyor. Kamuoyu bunları biliyor, okuyor, ekranlardan takip ediyor. Prof. Dr. Baş, sadece öngörülerini paylaşmıyor; söz konusu problemlerden çıkış ve çözüm yollarını gösteriyor, somut projeler ortaya koyuyor.
Erdoğan, Yenimesaj gazetemizi takip etsin, Meltem TV’yi izlesin, hem gerçek dostluğu görür, hem de gelişmelerdeki gerçekleri...
Erdoğan, başını biraz da bu yöne çevirirse; o da, millet de görecek ki, hem kendisi, hem de Türkiye başlarına örülen çoraplardan rahatlıkla kurtulmuş, sağlam, onurlu ve huzurlu bir yaşam rotasını tutturmuştur.
Türkiye ve Erdoğan adeta kaderdenk noktada bulunuyor.
Hem ateş çemberi, hem de vakit daraldıkça daralıyor.
Hem Türkiye’nin geleceği adına, hem de kendi geleceği adına Erdoğan’ın, dünden daha fazla ve daha acil bugün akl-ı selime, doğru karara, hak istikamete ve sağlam akil adamlara ihtiyacı var. Türkiye’nin de tabii!
Meselelerimiz basit değil…
Amerika ve Avrupa Birliği ile ilişkilerde sürüklendiğimiz noktalar…
Suriye ve İran ekseninde sürdürülmeye çalışılan Haçlı baharının ağır atmosferi…
Devlet ve milletimizin dağınık ve bölünmüş vaziyeti…
Ekonominin artık gizlenemeyen iflas tabloları…
Erdoğan’ın rahatsızlığı… Ve onun bu rahatsızlığını fırsata dönüştürerek devlet ve hükümet inisiyatifini Amerika ve Haçlı lobileri adına ele almak isteyen F tipi grubun Erdoğan’a yönelik “altın vuruş” manevraları.
Başbakan Erdoğan, bütün bu temel noktalarda kırk ölçüp bir biçmelidir. O da yetmez… Geçmiş 5-10 yılından farklı, dosdoğru, isabetli, hak ve haklı kararlar almaya mecburdur.
Zira artık Erdoğan’ın geçmiş yıllarının yanlışlarına ve yanılgılarına düşme lüksü yoktur. Yıllardan beri kendisini yanlışlara sürükleyerek bugünlere getiren “yanlış adam”larla bir ve beraber yürüme lüksü yoktur.
Kim ne derse desin, ne kadar inkar ederse etsin, Erdoğan’ın bizzat beslediği F tipi kargalar gözünü oymaya, sırtından hançerlemeye çalışıyor. Bunu dağdaki çobanlar dahi biliyor.
Dolayısıyla Erdoğan, geçmiş dönemlerde kendilerinden özel hizmet ve destek aldığı, zaman zaman paslaştığı ve hatta akıl danıştığı F tipi kadronun, bugün de Amerika ve Haçlı lobileriyle işbirliği içinde, hastalığından da istifade ederek, kendi boynuna yağlı ilmeği geçirmeye, yahut komşularımızla batıl bir savaşa tutuşmak gibi ateşten bir gömleği giydirmeye çalıştıklarını görmek durumundadır.
Erdoğan, bu gerçeği gördüğü ve kendisini sağlama alabildiği kadar, Türkiye sağlam kalabilir.
Bu sebeple Erdoğan’ın sağlam akil adamlara, basiretli danışmanlara hayati derecede ihtiyacı söz konusudur.
Vakıa şu ki, insanların ve elbette liderlerin zaman zaman basiretleri bağlanabilir. Akıl tutulması yaşayabilir. Gönül perdelenmesi olabilir.
Türkiye’nin cebelleştiği stresli atmosfer, bu akıl tutulma riskini daha da artırıyor.
Bu durum Erdoğan için de söz konusudur.
Böylesi “akıl tutulması” sürecinde en tehlikeli yardımcılar ve dostlar, kendisinin etrafını çevreleyerek görüş alanını daraltan yağcılar, rantlarının kesilmesinden can damarları kesiliyormuş gibi korkan menfaatçılar, doğruyu ifade etmek yerine gergin ve agresif ortamın rüzgarına göre yelken açarak doğru-yanlış her şeye evet diyen emme basma tulumbacılar, ecnebilerden aldıkları aklı kendi aklıymış gibi üfürenlerdir…
Bu iyi gün dostu güruh, Amerika ve Haçlı aklıyla kendisine oyun kuran ve arkadan hançerlemeye çabalayan F tipi bukalemunlar kadar risk taşırlar.
Erdoğan’ın gelişmeleri öngörebilen, basireti açık, ölçüsü ve duruşu sağlam, yanlışına yanlış doğrusuna doğru diyen gerçek dostlara ihtiyacı var. Erdoğan’ın etrafında istisnalar dışında bu dostlardan mahrum olduğu fark ediliyor.
Bu bağlamda Hz. Peygamberin hayati ikazları ve işaretleri sözkonusu: “Allah bir idareciye hayır murat ederse kendisine dürüst yardımcı/danışman nasip eder. Allah onun için hayır murat etmezse kendisine kötü akıl hocası nasip eder de, unuttuğu (hakkı) ona hatırlatmaz, hatırladığı şeyde de kendisine yardımcı olmaz” (Ebu Davud, Sünen, Harac ve İmare, 4 ; Nesai, Sünen, Bey’a, 33).
“İstişareyi ehil ve güvenilir kimselerle yapınız” (İbn-i Mace, Sünen, Edeb, 37).
“Bir millet istişare ettiği sürece zillete düşmez” (Zemahşeri, Keşşaf, 1/ 332).
Bu perspektiften bakarak Erdoğan’ın etrafını ve Türkiye’yi değerlendirdiğimizde, görünen şu ki, Erdoğan’ın ve Türkiye’nin, Prof. Dr. Haydar Baş beyin öngörülerine, ufkuna, basiretine, aklına ve planına ihtiyacı var.
Amerika ile olan münasebetlerimizde, AB ile ilişkilerimizde, Ortadoğu’daki gelişmelerde, Güneydoğu meselemizde, Kıbrıs konusunda, ekonomide, din ve medeniyette, devlet ve milletimize yönelik tehditlerde Prof. Dr. Baş’ın öngörü, teşhis ve tespitleri tek tek ortaya çıktı, çıkmaya devam ediyor. Kamuoyu bunları biliyor, okuyor, ekranlardan takip ediyor. Prof. Dr. Baş, sadece öngörülerini paylaşmıyor; söz konusu problemlerden çıkış ve çözüm yollarını gösteriyor, somut projeler ortaya koyuyor.
Erdoğan, Yenimesaj gazetemizi takip etsin, Meltem TV’yi izlesin, hem gerçek dostluğu görür, hem de gelişmelerdeki gerçekleri...
Erdoğan, başını biraz da bu yöne çevirirse; o da, millet de görecek ki, hem kendisi, hem de Türkiye başlarına örülen çoraplardan rahatlıkla kurtulmuş, sağlam, onurlu ve huzurlu bir yaşam rotasını tutturmuştur.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019