Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, sosyal medya hesabından ekonomiye dair şu değerlendirmelerde bulundu:
"Son gelişmelere bakıldığında, 2024 yılı için bütçe açığı ve cari açık geçen yıl paylaştığımız OVP tahminlerinden çok daha iyi oranlarda gerçekleşecek. Büyümemiz daha dengeli bir yapıda devam ederken, enflasyon ile mücadelemiz çok daha güçlü bir zeminde sürdürülecek. Harcama, verimlilik ve gelir yönlü mali tedbirler ile dinamik ticaret politikaları risklerimizi azaltırken, dezenflasyon politikalarımızı da destekliyor. Ağustos ayında yüzde 50'ye yaklaşan, Eylül ayında ise yüzde 50'nin altına inen enflasyon oranları görmeyi bekliyoruz."
Evet, dengeli büyüme, yüzde 50'inin altına düşen bir enflasyon gerçekten arzuladığımız bir netice. Çünkü enflasyon düştükçe fiyat istikrarı sağlanır, vatandaşların satın alma gücü erimez, dengeli ve sağlıklı bir büyüme ile de refah ve huzur artar. Fakat bizde gerçekten böyle mi olacak?
Türkiye İstatistik Kurumu'nun temmuz ayı verilerine göre yıllık enflasyon yüzde 61,78 oldu. Akademisyenlerin oluşturduğu ENAG ise temmuz ayına ilişkin yıllık enflasyonu yüzde 100,88 olarak açıkladı.
Her zaman olduğu gibi arada ciddi bir uçurum var.
Sayın Yılmaz, eğer enflasyon yüzde 50'nin düşecek diyorsa, emin olun ki "resmi enflasyon" yüzde 50'inin altına düşecektir. Bunda hiçbir şüpheniz olmasın ama asıl mesele vatandaşların çarşıda, pazarda, markette karşılaştıkları fiyat artışları bu oranlara düşecek midir? Zira vatandaşların maruz kaldığı "hissedilen enflasyon" ENAG'ın verisine daha yakın.
Normal şartlar altında yapılan istatistik çalışmaları, ekonomideki temel sorunları tespit etmeye, vatandaşların geçimini engelleyen sebepleri ortadan kaldırmaya yönelik olmalıdır. Ülkemizde maalesef yıllardır, açıklanan istatistik rakamları vatandaşların satın alma gücünün daralmasına, üreticinin de tüketicinin de feryat etmesine, şirketlerin patır patır dökülmelerine neden oluyor.
Ülkemizde resmi enflasyon düşüyor ama asgari ücretli, emekli açlık sınırının altında bir maaşa talim ediyor.
Ülkemiz resmi olarak sürekli büyüyor ama bu istihdam artışına, vatandaşların gelir artışına vesile olmuyor. Türkiye büyüdükçe, şirketlerin konkordatoları, iflasları, borçları artıyor. Türkiye büyüyor ama devletin Hazine'sinin bütçe açığı katlanarak artıyor, dış borcu arttıkça artıyor.
Yeni eğitim-öğretim yılı yaklaşıyor. Öğrencileri ve velileri okul masrafı telaşı sarmış vaziyette. Enflasyonun düştüğü ve daha da düşeceği ifade ediliyor ama okul, öğrenci kıyafeti, kitap vs. masrafları ateş pahası! Temel malzemelerden oluşan bir okul çantasını doldurmanın maliyeti geçen yıla göre yüzde 83 oranında arttı. Geçen yıl 1.674 lira olan bir okul çantasını doldurmanın maliyeti bu yıl 3 bin lirayı aştı. Bu masrafın son 2 yılda yüzde 200 oranında zamlandığı belirtiliyor.
Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay, "Eğitim masrafları fahiş oranlarda arttı, enflasyon ezip geçiyor. Fahiş artış hem aile bütçesini hem de çocukların eğitim hakkını zedeliyor, tehdit ediyor" demişti. "Eğitim materyallerinin fiyatlarının kontrol altında tutulması, temel ihtiyaçların devlet tarafından karşılanması ve okullarda velilerden kayıt ücreti talep edilmesi yasaklanmalı" ifadelerini kullanan Özbay, "Eğitimin her çocuğun hakkı. Kâbus gibi ekonomik tablo yüzünden eğitimden geri kalan her çocuk, ülkenin geleceğini etkiliyor" diye konuşmuştu.
Bir diğer güncel örnek ise yakıt, otoyol ve köprülere yapılan zamlar…
Ocak 2022'de bir TIR'ın İstanbul'dan İzmir'e gidiş masrafı tam 5 bin 265 liraydı. Yakıt köprüler zamlandı. Masraf 18 bin 600 liraya çıktı. Tarlada kilosu 5 lira olan bir ürünün fiyatı, şehirdeki market rafına gelene kadar en az 10 misline çıkıyor.
Bunun en önemli nedeni ise akaryakıt, köprü ve otoyol zamları nedeniyle nakliyenin de artması…
Mazotun litresi 2.5 yıl önce 9.3 liraydı, bugün 44 lira. Köprü ve otoyol ücretlerine defalarca zam yapıldı. Örneğin Ocak 2022'de Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nden TIR geçiş ücreti 147 liraydı. Şimdi ise 545 lira. Osmangazi Köprüsü'nden 2.5 yıl önce TIR geçiş ücreti 585.5 liraydı. Şimdi 1765 lira. İzmir Otoyolu'nda 2.5 yıl önce TIR geçiş ücreti 1456 liraydı. Şimdi 2.585 lira. Bu kalemlerdeki her kuruş artış doğrudan mutfağımızdaki her gıdanın fiyatına zam olarak yansıyor.
Sayın Yılmaz, Sayın Şimşek, Sayın Erdoğan diyor ki, "Enflasyon düşecek."
Dedik ki, "Resmi enflasyon elbette düşecek", ama bu düşüş asgari ücretlinin, emeklinin ve de memurun cebinden götürecek!
- Birliğimiz ve üniter yapımız tehlikede! / 14.01.2025
- ‘Kevser’, Hz. Fatıma’dır / 11.01.2025
- Suriye’de tuzak kokusu var, aman dikkat! / 10.01.2025
- Siyasetin gündemi ‘Öcalan’, milletin gündemi ‘geçim’ / 08.01.2025
- İktidarı ‘millet rotası’nda tutan muhalefettir / 07.01.2025
- ‘Biz anayasanın bize tanımladığı siyasetimizi yapıyoruz’ / 04.01.2025
- Atatürk: Camileri yenilemek görevimizdir / 03.01.2025
- 2024’e bakarak 2025’ten umutlanabiliyor muyuz? / 01.01.2025
- ‘Biz korkuyu Kerbela’da bıraktık’ / 31.12.2024