Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Ağustos ayına ilişkin enflasyon verilerini dün açıkladı. Buna göre, enflasyon tırmanışını sürdürdü ve kritik seviye olan yüzde 80'i aşarak yüzde 80.21 olarak gerçekleşti. Üst üste 15'inci ayda da yükselen enflasyon bu oranla beraber son 24 yılın yeni rekorunu kırmış oldu.
Tabii ki TÜİK'in enflasyonu, gerek bağımsız kuruluşların enflasyon rakamlarına göre, gerekse beklentilere göre oldukça düşük kaldı.
Akademisyenlerin oluşturduğu ENAG'ın enflasyonu ise yıllık yüzde 181.37 oldu. ENAG'ın enflasyonu ile TÜİK'in enflasyonu arasındaki fark 100 puanın üzerine çıktı.
Beklentilerin altında kaldı dedik, zira enflasyonun öncü göstergesi olarak ifade edilen İstanbul Ticaret Odası'nın (İTO) açıkladığı perakende fiyatlardaki yıllık artış yüzde 99.91 idi. TÜİK'in enflasyonu ile İTO'nun enflasyonu arasındaki fark da görüldüğü gibi 20 puana yaklaştı.
Milletimiz, market alışverişi yaptığında ya da pazara gidip yüksek fiyatlarla karşılaştığında, geçen yıla göre maruz kaldığı fiyat artışlarının ENAG'ın enflasyonunu doğruladığını, TÜİK'in enflasyonunun sahadaki gerçekleri yansıtmadığını, maaşların TÜİK'in enflasyonuna göre arttığını, bu sebeple gelirinin sürekli eridiğini çok çok iyi biliyor, bilmek ne kelime iliklerine kadar hissederek yaşıyor.
Ama yine siyasi tercihlerini değiştirmiyor, çözüm arayışlarına girmiyor, yaşanan bu haksızlığı, bu kısırdöngüyü kabullenmiş gibi görünüyor. Hatta kabullenmenin ötesinde, siz bilimsel bir yaklaşımla gerçekleri ifade ettiğinizde de tepkisini kendisine haksızlık yapanlara değil, doğruları söyleyen size gösteriyor.
Her türlü sorun çözülür, ölüm dışında çözümsüz hiçbir mesele yoktur ama insanların önyargılarını, cehaletini, inatlarını aşabilirsen. Bu da oldukça zor bir konu.
Milletimizin bu "kabullenmiş" halini çok iyi analiz eden hükümet, tüm olumsuzluklara rağmen toz pembe tablolar sunmaya devam ediyor.
Hükümet 2023-2025 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Programını açıkladı ve bu program Resmi Gazete'de yayımlandı. Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, programla ilgili yaptığı değerlendirmede, "Program dönemi sonunda, ihracatımızın 305 milyar dolara ulaşacağını, işsizlik oranının yüzde 9.6 ile önemli ölçüde gerileyeceğini, cari işlemler açığının GSYH'ye oranının yüzde 0.9 olacağını, enflasyonun tek hanelere ineceğini öngörüyoruz" dedi.
Bakan Nebati, geçen yılın Aralık ayı başında göreve geldiğinde, gözlerimizi kapatmamızı ve 6 ay sonra çok farklı bir Türkiye'ye uyanacağımızı müjdelemişti.
6 ay değil, 9 ay geçti geldiğimiz nokta ortada.
Daha fazla borç, daha fazla dış ticaret açığı, daha fazla cari açık, daha fazla enflasyon, daha fazla işsizlik, geliri daha fazla erimiş bir millet tablosu…
Atalarımız, "Aynası iştir kişinin lafa bakılmaz" derler; vadettiğiniz geçen 6 ayda ne yaptınız ki, 2022-2025 döneminde bu hedefleri tutturabileceksiniz?
Önce bir başarı hikayesi koyarsınız, ardından da onun üstüne diğer başarıları ekleyerek gidersiniz. Ortada hiçbir başarı yok, sonrasına umut dağıtıyorlar.
Bakan ihracatımız artıyor diyor ama ithalat daha fazla rekor kırdığı için dış ticaret açığımız, cari açığımız daha çok artıyor. Masa başı çalışmalarıyla halının altına süpürülmeye çalışılan işsizlik rakamları da sahadakini hiç yansıtmıyor.
TL rekor düzeylerde tüm para birimlerine karşı değer kaybetmeye devam ederken, ithal hammadde ve ithal enerjiye olan bağımlılık, vergilerdeki artış, yüksek faiz ve daha birçok etken sebebiyle üretim ve yatırım faaliyetleri tüm cazibesini kaybederken, ithalata bağımlılık her geçen gün artarken, Bakan'ın dediği gibi enflasyonun düşme ihtimali ufukta var mı?
Enflasyon hangi bilimsel gerekçeyle tek haneye düşebilir?
TÜİK'in Ağustos ayı için açıkladığı üretici enflasyonu (ÜFE artışı) yıllık yüzde 143.75. Üretici yüzde 143.75 bir maliyet artışına maruz kalacak ve bu maliyet artışını fiyatlarına yüzde 80.21 olarak yansıtacak! Bu sizce ne kadar mantıklı?
Diğer taraftan üretici enflasyonunun yüzde 143.75'lere çıktığı bir ekonomik ortamda, Bakan'ın iddiasıyla enflasyon tek hanelere düşecek! Bu mümkün mü?
Konu ekonomi ise; dilek ve temenniler, hayaller, hedefler, vaatler bilimle ve matematikle uyumlu olmalıdır. Matematik yoksa, sonuç hüsrandır.
Bağımsız Türkiye Partisi'nin (BTP) parti programında bulunan Prof. Dr. Haydar Baş'a ait Milli Ekonomi Modeli ekonomik sorunlarla ilgili birçok çözüm sunmaktadır.
Bu modeli eşsiz ve mükemmel kılan ise, sunduğu her çözümün matematikle uyumlu olmasıdır. Bu sebeple BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş'a fırsat verilmelidir.
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025