logo
13 NİSAN 2025

Endülüs'te üç filozof

01.05.2012 00:00:00
Şimdiki İspanya'nın bulunduğu topraklarda hüküm süren Endülüs'te felsefe, hükümdarların ilgi alanlarından birini oluşturmaktadır. II.Hakem'den beri yaygınlaşan felsefî eserleri anlama ve yorumlama konusunda filozof İbn Bacce'ye gelinceye kadar dikkate değer bir gelişme olmamıştır. Diğer düşünürler de bir çok çalışmalarda bulundukları hâlde Aristo'yu anlamada İbn Bacce çok ileri bir noktadadır. İbn Tufeyl; İbn Bacce'nin o döneme kadar Endülüs'te felsefî disiplinlerde yetişmiş en güçlü fikir adamı olduğunu kaydeder.
Aristo'nun çeşitli eserlerini şerheden İbn Bacce bunları model alarak bazı telif çalışmalarında da bulunmuştur. Böylelikle İbn Rüşd ile zirveye ulaşacak olan Aristo şarihliği bakımından öncü bir konumda yeralmaktadır. Ona göre gerçeğe sûfilerin önerdiği keşf ile değil, arzuların ve ihtirasların denetiminde olmadan "saf düşünce" ile varılabilir. İbn Bacce ; hakikate aklın dışında hiçbir şeyle varılamayacağını savunur. Bu noktada İmam-ı Gazâlî'yi eleştirerek, "Bize Ebû Hamid El-Gazâlî denen adamın kitapları ulaştı, insanlardan itizal ederek büyük hazlara vardığını söyler. Bunların hepsi birer zandır, hak yerine kendince ikame ettiği şeylerdir" der ve tasavvufu bir hata, ucuz mutluluk vaad eden bir yol olarak nitelendirir.
 İbn Bacce'yi takip eden dönemde İbn Tufeyl felsefede söz sahibidir. Muvahhidî halifesi Ebû Yakup Yusuf'un sarayında baş hekim olarak görevlendirilmesi onun hayatında bir dönüm noktasıdır. Felsefeye büyük ilgi duyan halife, İbn Tufeyl'i himayesine alır, sultanın özel hekimi ve veziri olur. Aynı zamanda en mahrem dostlarındandır. (Kutluer, İlhan, Diyanet İslam Ans. İbn Tufeyl isimli makale s.418).
Felsefî görüşlerini bir olayı hikâye ederek anlatma yolunu seçen İbn Tufeyl "Hayy b.Yakzan" adlı eserini kaleme almıştır. İbn Tufeyl kurgu romanında özetle dinin tebliğ ettiği gerçeklere filozofların aklıyla varabileceğini iddia etmektedir. Hatta bu mantığın bir uzantısı olarak nübüvvetin gerekliliği tartışma konusu olmaktadır. Diğer bir mesele ise, hakikate ulaşmada felsefeyi de din kadar yetkin görmesidir. Ona göre yöntemleri farklı olsa da din de felsefe de doğru yorumlandığında insanı hakikate taşır. Hatta; "filozof aklıyla helal ve haramları dahi bilebilir" diye düşünmektedir. Daha önceki felsefeciler gibi İbn Tufeyl de din ile felsefeyi uzlaştırma gayesi gütmüştür.
İbn Tufeyl'in Endülüs'e en büyük katkısı ise şüphesiz İbn Rüşd'dür. Veliahtlığı döneminde hayatının büyük bir kısmını Endülüs'te geçiren Ebû Yakup Yusuf, buradaki zengin kültür muhitinden etkilenmiş, ardından İbn Tufeyl'in sohbetlerine katılarak bilim ve felsefeye merak sarmış, bu amaçla felsefe ve tıpla ilgili eserleri kütüphanesinde toplamıştır. İlme ve felsefeye olan ilgisi onu Aristo'nun eserlerini incelemeye sevketmiş, fakat filozofun üslûbunu anlamakta zorlandığı için İbn Tufeyl'den açıklamalar yapmasını istemişti. O sıralar altmış sekiz yaşlarında olan İbn Tufeyl bu külfetli işi yapamayacağını, ancak bunu gerçekleştirecek birinin bulunduğunu söyleyerek İbn Rüşd'ü halifeye takdim eder. Felsefenin temel meseleleri üzerine halifenin sorduğu sorulara uygun cevaplar vermesi üzerine büyük takdir gören İbn Rüşd çeşitli armağanlarla ödüllendirilir. İbn Rüşd bir eserinde hükümdarla olan mülâkatını şöyle anlatır: "Sultan bana filozofların Allah ve ahiret hakkında ne düşündüklerini sordu. Ben onun ne düşündüğünü ve İbn Tufeyl'in evvelce kendisine ne söylemiş olduğunu bilmediğim için doğrusu korktum; cevap vermekte tereddüt ettim. Sultan doğrudan doğruya Eflatun ve Aristo'nun bazı fikirlerinden ve İslâm filozoflarının bundan ayrıldıkları noktalardan bahsetti. O zaman kendisinin felsefî konularda derinliğine hayret ederek serbestçe konuşabileceğimi anladım." (Diyanet İslam Ans., Gazali isimli makale).
Bu olaydan sonra 1169 yılında İşbiliye kadılığına tayin edilen İbn Rüşd, hükümdarın isteği doğrultusunda Aristo'nun eserlerini serhetmeye başlar. 1171 yılında Kurtuba başkadısı olur.
Endülüs'ün siyasî, kültürel ve dinî hayatında bütün bu fikirler ve felsefî çalışmalar son derece etkili olmuştur. Macit Fahri, "İslâm Felsefesi Tarihi"nde, "Aristo'yu Endülüs'ün ortasına diken İbn Rüşd, hakikati bulmada akıl ile vahyin ikiz kardeş olduğu inancını kökleştirdi. Âyet-i kerîmede belirtildiği üzere bazıları muhkem, bazıları müteşabih olan Kur'ân âyetlerinin müteşabih olanlarının ancak "rasihun" tarafından anlaşılabileceği beyanında felsefecilerin kast edildiğini iddia etti. Hıristiyan dünyasının temel taşı olan Aristo'ya bu derece yakınlık İbn Rüşd'ün içinde bulunduğu toplum için ciddî bir tehdit oldu" der.
Sadece felsefî söylemlerin saraylarda alıcı bulması ve millî birlik ve bütünlüğü bozması açısından Endülüs'teki başarısız Vebze Savaşı (1172) ilginç bir örnektir: Çok büyük savaş hazırlığı yaparak çok yüksek bir mevcutla sefere çıkan Endülüs Muvahhid ordusunun kalkıştığı Vebze kuşatması tam bir hüsranla sonuçlanmıştır. Böylesine muhteşem bir ordu Vebze gibi küçük, korumasız ve az bir topluluk tarafından savunulan şehri fethetmekten âciz kalmış, hatta imha edilmekten son anda kurtulmuştur. Bu savaşta halifenin istişare heyetini teşkil eden komutan ve ünlü filozof İbn Rüşd'ün de içlerinde bulunduğu devlet ileri gelenleri, siyaset ve harp usullerinde tecrübeli kimseler değillerdir. Ayrıca halife; ordusunun Mağripli askerler tarafında bir dağılma olduğunda çadırından çıkarak asker toparlıyor, ancak benzeri bir bozgun Endülüslü birlikler arasında meydana geldiğinde ise çadırında İbn Rüşd ve talebelerle oturup çeşitli tartışmalara giriyor, savaşın gidişatıyla pek ilgilenmiyordu. (Şeyban, Lütfü, Reconquista, İz Yay., İstanbul 2003).
Müslümanların askerî hâkimiyeti kaybetmeye başladığı bu dönemlerde Yahudi asıllı filozoflar ve onlara tâbi olan meslektaşları, Yahudi-Hıristiyan-İslam diyaloğu tezlerini geliştiriyorlardı. Tıpkı İbn Bacce-İbn Tufeyl-İbn Rüşd'ün din-felsefe uzlaşmasını sağlama çalışmaları gibi onlar da "Musevîlik ve İsevîlik de haktır" görüşünü gündem ediyorlardı.
Bütün bunların neticesinde sağlam akide sahibi olan Endülüs Müslüman şahsiyeti, bâtılın şubelerine hak nazarıyla bakmaya başladıktan ve bâtıl dinleri hak görmek gibi tavizkâr anlayışa düçar olduktan sonra, hükümdarlıklarını sona erdiren kaderin faturası önlerine gelmiştir. (Baş, Haydar, Din Tahripçilerine Kur'an-ı Kerim'in Cevabı, İcmal    Yay., İstanbul 1998, s.217).
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
 
Mehmet Maruf / diğer yazıları
Amasya'da şiddetli deprem
Çevre illerden de hissedildi
Erken seçim çıkışı
'Millet sandık istiyor'
Zarar çok büyük
Çiftçiyi zirai don vurdu
Tek ülke ABD!
Fidan'dan İsrail açıklaması
AKP iktidarları vatandaşı borca batırdı
'42 milyon vatandaş borçlu'
Bu açıklamalar çok konuşulur
Trump - Erdoğan dostluğu...!
Yeni bir insanlık suçu
İsrail yine hastane vurdu
Barajlar doldu
İşte İstanbul'daki son durum
Narin Güran davasında yeni yargılamalar
Cinayete ilişkin 15 sanık yarın hakim karşısına çıkacak
'Sınırların açılması dahil...'
Ermeni bakandan Türkiye mesajları
Soykırımcı İsrail'den tehdit
'Gazze'nin ortasını terk edin'
İsrail, Refah'ı kuşattığını açıkladı
İsrail medyası bir hafta önce duyurmuştu
Beşiktaş kaybetmeye devam ediyor
Taraftarın tepkisi Ole Gunnar Solskjaer'e
Minguzzi'nin ailesini tehdit eden şüpheli tutuklandı
Gümüşhane'de yakalanmıştı
Beşiktaş Divan Kurulu Karıştı!
Amasya'da şiddetli deprem
Çevre illerden de hissedildi
Erken seçim çıkışı
'Millet sandık istiyor'
Zarar çok büyük
Çiftçiyi zirai don vurdu
Tek ülke ABD!
Fidan'dan İsrail açıklaması
AKP iktidarları vatandaşı borca batırdı
'42 milyon vatandaş borçlu'
Bu açıklamalar çok konuşulur
Trump - Erdoğan dostluğu...!
Yeni bir insanlık suçu
İsrail yine hastane vurdu
Barajlar doldu
İşte İstanbul'daki son durum
Narin Güran davasında yeni yargılamalar
Cinayete ilişkin 15 sanık yarın hakim karşısına çıkacak
'Sınırların açılması dahil...'
Ermeni bakandan Türkiye mesajları
Soykırımcı İsrail'den tehdit
'Gazze'nin ortasını terk edin'
İsrail, Refah'ı kuşattığını açıkladı
İsrail medyası bir hafta önce duyurmuştu
Beşiktaş kaybetmeye devam ediyor
Taraftarın tepkisi Ole Gunnar Solskjaer'e
Minguzzi'nin ailesini tehdit eden şüpheli tutuklandı
Gümüşhane'de yakalanmıştı
Beşiktaş Divan Kurulu Karıştı!
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.